düz saçlıların sahip olmak istediği ama sahip olanların da baya bir çektiği saç şekli. kıvırcık saçların etraflarında gördükleri her şeyi kendi içlerine çekme gibi bir huyu vardır, kendi saçımdan biliyorum. ama arkadaşlarımlayken de saçlarımın buklelerini çekip çekip bırakıyorlar, yay gibi. çekip bırakınca eski halini alıyor.
dünyamızın yaşadığı susuzluğun bir numaralı sebebi olan sebze.
evet, ne küresel ısınma, ne de bilinçiz tarım sulaması...
bunun için bilimsel bir araştırmaya da gerek yok. yeşil salata yapmaya
niyet edip başlamanız, bu gerçeği gözler önüne seriyor.
bu kıvırcık denen zerzevat üyesi, alındığında üstünde toprak/çamur bulunduruyor.
suyla bu toprağından/çamurundan arındırmanız gerekiyor haliyle.
ama ne mümkün? bir su yap, iki su yap geçmiyor pisliği.
en az üç kez bol sudan geçirmek gerekiyor. ben diyeyim 5, siz deyin 8 litre su gidiyor
bir salatadaki kıvırcık için.
tasarruf konulu reklamlarda, bulaşık makinesinden, traş olurken, diş fırçalarken
harcanan suya dikkat çekiliyor ama esas bomba, yukarıda bahsettiğim sebepten ötürü
kıvırcıktır.
salata sonunda çok leziz oldu, ağzımıza yerken hiç toprak gelmedi ama
insanın içi gidiyor sarfedilen suyu görünce.
insanı daha havalı gösteren saçtır. genelde kıymeti bilinmez hep düzleştirmeye çalışırız ama düz saç 15 dakikada kıvırcık saç 1.5 saatte yapılır. yıka çık modeli gibi değil uğraşılmış gibi durur. saçı kabaranlara önerim elidor krem 7/24 kullanın ve saçınızı hergün yıkayın.
aslında pek ahlakım değildir ama, annemle alışverişe çıktım bugün. normalde gitmem bir kadınla alışverişe, hiç işim olmaz.
neyse işte kahvaltılık bir şeyler almak için girdik makromarket denen ilginç ötesi yere. ihtiyacımız olanları aldıktan sonra annem biraz da sebze-meyve alalım dedi. ailecek otobur olduğumuzdan, ilk iş yeşilliklere bakıyoruz. bu otlara niçin yeşillik denir onu da hep merak etmişimdir aslında.
kıvırcıklar çok güzel duruyor karşımızda. bu mevsimde valla on numara. annemin de dikkatini çekmiş olacak ki, ilk onlara baktı o da reyonda. ne kadarmış oğlum bunlar deyince, 1.95 dedim anne. alışamamış kadın daha ytl'ye. birmilyon dokuzyüzellibin dedim anne, iki milyon yani.
ne yaptın oğlum sen dedi tabi ki. ben de, o bana bunları söyleyene kadar düşünmemiştim hiç. gerçekten de ne yaptınız lan siz?