trafik denetimi en iyi olan ildir diyebilirim.ayakta dolmuşa binilmemesi en önemli trafik kuralıdır.
bir dolmuşta oturacak yer yoksa o dolmuşa binemezsiniz.bu uğurda beklediğiniz dolmuşun gelebilmesi ve sizin ona binebilmeniz için en az 20 dk en fazla 1 saat beklersiniz.bazen dolmuşçular acıyıp alır.ama o zaman da tüm yolculuk boyunca trafik polisi görmesin diye cenin pozisyonunda durmanız gerekir.
bu ilimiz ankraya yakın olmasına rağmen fazla gelişememiştir.halk üniversiteyi ve üniversitelileri pek sevmez ama esnaf halinden memnundur.son yıllarda oradaki üniversiteliler sayesinde esnaf para kazanmaya başlamıştır.
Eski zamanlarda ankara'ya dahil iken şehir olan ama sadece adı şehir olan yerleşim birimi. orada yaşayan oranın yerlisi sayıca azdır geri kalanı ankaraya falan gelmiştir. Üniversite gelince kırkkale'nin dejenere olduğunu savunanlar kadar üniversitenin kırıkkale'yi geliştirdiğini,güzelleştirdiğini savunanlar vardır.
kısaca: Kocaman ve rafinerisi olan bir köy.
hayatın ucuz olduğu, ucuz olduğu için de fazla bir beklentinizin olamayacağı şehir... Tabiat olarak hemen hiçbir güzelliğe sahip değildir ve şehrin kendisine has bir karakteri dahi yoktur. Sıradandır... Yine de seveni vardır, fakat bir anket yapılsa, dışarıdan bu şehre gelenlerin minimum yüzde doksanı kırıkkale'den nefret ettiklerini söylerler.
(bkz: tecrübeyle sabittir)
mke patlamalarında üniversite öğrencisini yurttan çıkarıp yerine gırıkkale halkını yerleştiren, sonra da halkın öğrencilerin eşyalarını talan ettiği gerçeğini görmezden gelen zihniyetin yaşandığı şehrimsi.
neden seveyim ki? insanları kültürden nasibini almamış, şehircilik namına fiyasko, koskoca bir köydür memleketim. ne zaman gitmek zorunda kalsam işimi 1 günde bitirip kaçmak isterim.
koskoca şehirde adam gibi bir park, adam gibi bir otel, adam gibi bir mekan olmaz mı? işte kırıkkale nin özeti budur. adam çıkmaz çünki bu şehirden. milletvekilleri ve belediye başkanları bu kadar çapsız başka bir il daha olamaz. o yüzden yerlerde sürünmeye devam eder memleketim.
keşke il olmasaydı. en azından nüfus kağıdımızda ankara yazmakta idi ve böyle daha mutlu idik.
sonuç: demek ki her nüfusu kalabalık olan yeri il yapmıyacaksın. il yapacağın yerin bi kültürü, bi tarihi, bi geçmişi olacak.
dışardan gelenler bilmez kırıkkalenin değerini. fabrikaları, rafinerisi, silah fabrikaları olmasına rağmen neden bu kadar medeniyetten uzak kaldığını anlamakta zorluk çekerler. ankaraya bu kadar yakınken neden bu kadar geri kalmış bir il olduğunu anlayamazlar. lakin gerçek farklıdır ankaranın gölgesinde kalmıştır memleketim. ankarada siyaset yapanlar hep ihmal etmiştir kırıkkaleyi. kırıkkale ye yatırım yapılmamıştır. neden yapılsın ki diye düşünmüşlerdir. 75 kilometre ötesinde ankara vardır. vatandaş işini bir saatlik bir yolculuktan sonra ankarada da halleder denmiştir.
şairin ankara için "ankarayı sevmeyene bir zulümdür bu kadar insanın neden ankarayı bu kadar sevdiğini anlamadan ankarada yaşamak" dediği gibi kırıkkaleyi sevmeyene de zulümdür bu kadar insanın neden kırıkkaleyi bu kadar sevdiğini anlamadan kırıkkalede yaşamak.
çocukluğuma tanıklık etmiştir kırıkkale. çamurlu yollarda oynadığım futbol maçlarına, dedemin arkasından gözümden süzülen gözyaşlarıma, ilk aşklarıma, ilk kaybedişlerime,ilk cigarama şahit olmuştur. yıllarca ekmeğini yediğim, suyunu içtiğim kırıkkalem. lise için kırıkkaleden ayrıldığımda ne annemden ne babamdan ayrılışım koymuştur, kırıkkale özlemiydi en çok içimi acıtan.
tek dezavantajı vardır kırıkkalenin küçük memlekettir. herkes birbirini tanır. çarşıda sigara içsem mutlaka babamın haberi olurdu, ya da batak oynamak için hangi kahveye girsem babamın kulağına mutlaka giderdi. akşam 5 oldumu ben de kabalı mekanlarda kalmayı tercih ederdim. zira mke nin iş bitimi vaktidir. ve mutlaka babamın arkadaşlarından biriyle bir şekilde karşılaşmamak için 5-6 arası dışarda görünmemeye çalışırdım. kırıkkale yi anlatmaya sözlük yetmez. kısacası bir sevdadır benim için kırıkkale.
kafa kağıdımdaki doğum yeri kısmını kaplayan küçücük ufacık şehrimzdir.gelişmemiştir hiçbir yönden gelişmeyecektir de;bir çok çünküsü vardır.ankaraya yakın olması çoğu zaman pek bir şey ifade etmez.zafer caddesi vardır ki çarşısı hemen hemen buradan ibarettir.yıllar önce en gözde mekanlardan biri olan doğan hamburgerin yerini kısmen makromarket almıştır ki bütün Kırıkkale buradadır çoğu zaman. Migrosu vardır küçüğün bir daha küçüğü. Meydanını sürekli değiştirirler ki en son hali hoşuma gitmemiştir.bütün mütahitlerinde boncuklu apartmanlar yapma sevdası vardır.mkenin yüzme havuzu vardır ki bir kulaçlık yere onbeş kişi düşer,ama artık olimpik havuzu vardır kırıkkalenin.üzerinde 7 8 tane dondurmacının bulunduğu Maraş caddesi vardır bütün dondurmacılar bıyrrrrrıııııın bıyrııııınnnn diye bağırır,sevgili halkımız!bu caddeye 'yalama caddesi'adını layık görmüşdür! Celal Bayar parkında insanlar hep mutlu aile tablosu çizmek isterler.ne yazık ki akşam bir vakitten sonra özellikle bayanların dışarı çıkması hoş karşılanmaz,çıkanda pek hoşlaşmaz maalesef.kocaman bir kasaba diyebiliriz biz kırıkkaleye,herkes burada birbirni mutlaka bir yerlerden tanır.karasal iklime sahip olmakla birlikte bitki örtüsü bozkırın bozkırıdır.
Diğer bir mevzu ise insanları yolun ortasından yürür diye bilinir,ama Kırıkkale insanının bir savunması vardır hep,şudur ki;'bundan yıllar önce mke de o kadar çok insan çalışırdi ki bunların çıkma saati yani saat beşte kaldırımlar dolup taşardı bu yüzden bazı insanlar hooopp yoldan yürürlerdi';vs vb
Ve her caddesinde anım olduğu,nefes aldığım şehirdir.*
1997 yılında (bkz: MKE)'nin silah fabrikasının patlamasıyla bir nebze kıyameti yaşamış olan,şehirde kaldırım olmadığı için insanların yolun ortasından yürüdüğü,yıllardır gelişemeyen iç anadolu şehri.