orta son sınıfta rahmetli babam oradaki alayın komutanı idi ve daha önce ayaş'da konuşlanmış olna bu alayı, ayaşlı milletvekillerinin baskısına maruz kalmamak için, bir gece yarısı alarm vererek, bütün ağırlıkları ile birlikte kırıkkaleye "kaçırmıştı". ayaşlılar sabah uyandıklarında alay artık orada değildi.
babamdan önce de çok kere ankaradaki tümen komutanlığı ayaştan kırıkkaleye taşınma emrini vermiş, ancak her seferinde milletvekilleri araya girerek kararı durdurmuşlar haklı olarak, çünkü alay demek binlerce askerin çarşı iznine çıktığında esnafın geçim kapısı demek. ayrıca alayın günlük gıda ihtiyacının ayaştan temin edilmesi demek.
Ankara'nın dibinde olmasına rağmen gelişmemiş bir kent.
30 senedir yerinde sayıyor der çoğu kırıkkaleli..
ilçeyken daha hızlı gelişirken, il olduktan sonra gelişmesi durmuş ve düzensiz, özgünlüğü olmayan bir kent ortaya çıkmıştır.
il olduktan sonra gelişmesini durdurmayı başaran nadir kentlerden.
MKE'nin burada olması dışında pek bir özelliği yoktur.
ilçeleri de çok küçük olup köy ve kasabadan hallicedir çoğu.
3g'li şehirdir. (bkz: gırıggale). Bütün il komple açık hava düğün salonu gibidir. Zira sokak düğünü çoktur. Erkekleri genelde asker ve polis olur. Eskiden makine kimyaya girebiliyorlardı. Kızları ise hemşireliğe merak salmıştır. Buradaki kırıkkale üniversitesi şehrin (bkz: yahşihan) ilçesinde bulunduğundan kırıkkale il merkezine uğramadan ankara'ya gelip giderek üniversite bitiren adamı çoktur. Ev fiyatları abartılı bir şekilde pahalıdır. Yastık altında biriken altının haddi hesabı yoktur. Ayrıca bahar ve yaz aylarında halk celal bayar'a pikniğe gider. Ben bu kadar piknik seven bir halk görmedim.
şu an öyle bir fırtına var ki yani camlar kapılar zangır zangır. rüzgar sesinden birbirimizi duyamıyoruz hayırdır inşallah bu geceyi sağ salim çıkaralım.