vücuttaki bir kılın deriden dışarı çıkmak yerine etin içerisinde gezinmeyi tercih ettiği talihsiz durum. ama bu durumun en talihsiz şekli g.t civarındaki birkaç arkadaşın bu yola başvurmasıdır. g.t sahibini acı, hırs, nefret ve intikam dolu günler beklemektedir.**
erkekte olur ise (ki genelde erkekte olur) güzel bir hastalıktır.
ameliyatı da hastalık kadar basit görünse de çilesi çoktur. 20 gün arkadaş tribi çektim. "su getir, bira aç, yemek hazırla" gına gelmişti. hep bir kılımın dönmesini istedim insanlara yüzüstü naz yapabilmek için. kılı dönen insanda bazı psikolojik yan etkileri de var. arkadaşım osuruğunun eskisi gibi gür olmadığından dert yanıyordu en son. bunu öğrendikten sonra daha bi sevdim, komşuları rahatsız etmek istemiyorum artık, hadi kıl, dön.
doğrusu her hangi bir kılın bir derimizdeki terbezi deliğinden tıpkı bir vida gibi içeri girerek, kendiyle birlikte açmış olduğu yoldan ter yoluyla mikroorganizmalarıda sürükleyerek deri altında oluşturduğu enfeksyonun verdiği rahatsızlıktır.
vucudun herhangi bir yerinde olabileceği gibi genelde erkeklerde iki kalça arasında göürülür. en başta çamaşırınızda iltahap görürsünüz... aldırmazsanız bi süre sonra iltahap karşı konulmaz bir hal alır. kalça aranızda irili ufaklı delikler görürsünüz. şişlik ve agrıda yapar.. kıllanırsınız doktora gidersiniz. ameliyat derler. vay be kıla bak dersiniz...kendinizi genel cerraha bırakırsınız.*... eger erken davranmışsanız veya doktorunuz özenmişse tekrarama ihtimali azdır. ama bir kaç ay sonra aynı şeyleri yaşama ihtimaliniz vardır.
halk arasında kılın dışarı çıkmayıp içeri yol alması inanışı sadece bir halk efsanesidir. yanlıştır. saçımızdan dökülen bir kıl bile kalça aramızdaki terbezi deliğine girip bize bu şanssızlığı yaşatabilir.
ameliyatta lokal anestezi veya epidural anestezi * yapılır.takriben 30 dk 1 saat sürer. ameliyat sonrası iltahap akması için dren konur. bir kaç gün kalır. çeşitli ameliyat tipleri vardır. yaranın açık bırakılması, dikiş atılması, fenolle tedavi edilmesi, fleple kaydırma yöntemi bunlardan bazılarıdır.
10 gün sonra dikişler alındıktan sonra bir şey kalmaz. ama artık kalçanızın üst tarafı 's' şeklini almıştır. kızsanız yazık olmuştur. artık o göt ömür boyu sizindir... geçmiş olsundur.
genellikle çok oturmaktan olduğu söylenen ama az oturan insanlarda da görülebilecek, kuyruksokumunda bir miktar kıl başının tam dışarı çıkamayıp tekrardan vücudun içerisine girmesi ve orada uzayıp büyümesi, kendine bir alan açıp oraya yerleşmesi hadisesidir. çaktırmaz, gelişir, büyür, iyice yayılır. dışarıdan baktığında bir mercimek tanesiymiş gibi görünür. hadi be bu muymuş dedirtir ammavelaki ameliyat masasından kalkılıp da doktorun elindeki poşete bakıldığında çıkan partikulun bir yumurta büyüklüğünde olduğu görülür. benim vucudumda toplasan o kadar kıl var zaten, nasıl bu kadar büyümüş bunlar der insan. haa ayrıca bir de, ee bu yumurta kadar şey oradn çıktıysa şimdi orası bomboş kalmıştır der, yoklar ama anlaşılmaz birşey. bu tıp ilginç şey der kapatır konuyu.
yapılan operasyon esnasında o bölgenin uyuşturulması ve hiçbirşeyin hissedilmemesi nedeniyle muzdariplerinin başlarına ya da g.tlerine bir şey gelip gelmemesinin doktorun insafına kaldığı durum.
Halk arasında kıl dönmesi olarak adlandırılan pilonidal sinüs genellikle kuyruk sokumunda görülen bir veya birkaç adet deriye açılmış delik, enflamasyon, şişlik veya apse şeklinde kendini gösteren bir hastalıktır.
Son yıllarda görülme sıklığı artan bu rahatsızlık kişilerin yaşam kalitesini bozması, tedaviye rağmen nüks etme ihtimali olması nedeni ile hastaların korkulu rüyası haline gelmektedir.
pilonidal sinüs kuyruk sokumu bölgesi dışında kasık bölgesinde, koltuk altlarında ve göbekte de görülebilir. En sık olarak 16 - 40 yaşlar arasında görülür. Erkeklerde görülme sıklığı belirgin olarak daha fazladır.
Genellikle genç yaşlarda görüldüğü için okul çağındaki öğrencilerin hem yaşam kalitesini bozar hem de çalışmayı ve okul devamlılığını da etkileyeceği için okul başarısını kötü yönde etkiler.
Hastalığın nedeni iki kalça arasında kalan intergluteal sulkus denilen oluk şeklindeki bölgeye sırt ve baştan dökülen kılların, bu oluklu bölgede sürtünme sonucu oluğun en dibindeki terbezi deliklerinden sanki bir vida gibi dönerek deri altı bölgeye girmesi, bu bölgede ağaç kökü gibi labirentler oluşturmasıdır. Bu deliklerden içeriye giren bakteriler burada iltahap başlatır, cerahatlı veya kanlı, pis kokulu akıntılar oluşturur. Eğer üstteki delik tıkanır ise iltahap dışarı akamaz ve apse oluşur.
pilonidal sinüste klinik bulgular nelerdir?
Kuyruk sokumundaki kıl dönmesi genellikle enfeksiyon oluncaya kadar kendisini pek belli etmez. Bu hastalarda tipik bir öykü kuyruk sokumunda ağrılı şişlik, oturamama, yürüyememe gibi yakınmalarla doktora giden bir genç erişkinde, burada apse saptanması ve bu apsenin açılarak drene edilmesi ile başlar. Apsenin drene edilmesi acil durumun tedavisidir. Eğer hasta ameliyat olmaz ise bu bölgede zaman zaman akıntı olması dışında yakınması olmadan bir süre yaşantısını sürdürebilir.
Ancak bir kaç hafta veya ay sonra yine aynı tablo tekrarlar. Her apse tekrarında ise ağaç kökü şeklindeki sinüsler daha ileriye gider ve olay daha büyümüş olur.
Muayenede bu bölgede açıklığı iğne ucundan kibrit çöpü çapına kadar değişebilir bir veya bir kaç delik saptanır, bu deliklerden açık renk akıntı, iltahap, zaman zaman kıl geldiği görülebilir. Yine bu bölgede kızarıklık, şişlik, ağrı sık görülen yakınmalardır.
pilonidal sinüs nasıl tedavi edilir?
pilonidal apsenin tedavisi: Kıl dönmesi apsesi acil tedavi gerektiren bir durumdur. Çünkü hasta ağrılıdır, oturmakta ve yürümekte güçlük çekmektedir. Apse tedavisi genellikle eğer apse çok büyük değil ise lokal anestezi ile yapılır. Apse, anestezi uygulandıktan sonra yapılan bir insizyonla boşaltılır, içi temizlenip yıkanır, antibiotikli pomadlarla kapatılır. Sık tekrarlanan pansumanlarla enfeksiyon geçirilir. Bu esnada apse civarındaki kılların da traş edilmesi gereklidir.
pilonidal sinüs tedavisi ise acil durum tedavisinden sonra sinüs traktuslarına yeni cilt altında yer alan ağaç kökü şeklinde yerleşmiş kıl yuvalarına yönelik olarak yapılır. Bu amaçla fenol enjeksiyonu, sinus traktusunun kesilip açık bırakılması, kısmi çıkarma, total çıkarma ve primer kapama veya açık bırakma (marsupializasyon), değişik flep çevirme denilen doku kaydırma yöntemleri uygulanmaktadır.
Vücudun diğer bölgelerinde görülen kıl dönmeleri kuyruk sokumu kadar olmasa da hastaları rahatsız eder. Özellikle kadınlarda kasık ve perine bölgesinde görülen ufak apseler şeklinde kendini gösteren ve bir türlü iyileşmeyen odaklar meydana gelebilir. Bu odakların çok büyümeden tedavi edilmesi ilerideki daha büyük sorun ve ameliyatları önleyebilecektir.
Göbek bölgesinde oluşan kıl dönmeleri kendini genellikle akıntı ve pis koku ile belli eder. Bu bölgedeki iltahabın ve sinüslerin de çok ilerlemeden tedavi edilmesi gerekmektedir.
Kıl dönmesi en iyi yapılmış bir operasyondan sonra bile tekrarlama ihtimali olan bir hastalıktır. O nedenle hastaların ameliyat öncesi iyi değerlendirilmesi, uygun ameliyatın seçilerek, titizlikle yapılması kadar, ameliyat sonrası hastanın doktorunun önerilerine uyması da önemlidir.
Ameliyat sonrası erken devrede yaranın iyi korunup bakılması, uzun dönemde ise o bölgenin hijyenine dikkat edilmesi gereklidir. Ameliyat sonrası dönemde en az iki yıl süre ile o bölgedeki kıllar traş edilmeli veya tüy dökücü ilaçlarla temizlenmelidir. **
yaklaşık 27 saat önce ameliyatından çıktığım Allah'ın düşmanımın başına bile vermesini istemeyecegim igrenc olay.ameliyatı 1 saat falan suruo ortalama.
3 saat önce ameliyat olup kurtulduğum hastalıktır.
ben merak edip sözlükten çok araştırmıştım, aynı durumda olanlar için ben de bilgilerimi aktarmak isterim.
uzun süredir kıl dönmesi vardı bende ancak rahatsız etmiyordu, 2 sene önce askerde apse yapmıştı bir kere ve sevk bekle, ambulans bekle derken o abse öyle bir hal almıştı ki değil oturmak, cm cm yürüyor, ayakta bile iki büklüm duruyordum, kabus gibiydi. doktor apseyi kesip akıtırken çektiğim acıyı hala hatırlarım (öyle bir iltihap çıkmıştı ki kokusu, karşıdaki hasta odasına gitmişti). neyse o apse alındı, rapor alıp yattım 15 gün koğuşta falan sonrası güzeldi. nasılsa tekrarlamıyor diye umursamadım.
geçen hafta baktım yine ağrıyor ve apse yapmaya başlıyor, bu sefer hemen doktora gittim. doktor kesti apseyi ki geçen seferki kadar olmasa da yine çok canım yandı. zaten kıl dönmesi şikayeti olan birisi büyük ihtimalle bu durumu yaşamıştır, bilir o acıyı. o zaman anladım ki ameliyat olmam gerekicek, tekrarlıyor çünkü.
doktor lokal anestezi ile yapıcam, kısa bir şey zaten dedi. ben de gelip internetten araştırmaya başladım. sözlüğümüze ve ekşisözlüğe baktım; bakmaz olaydım. narkoz verilenler baş ağrılarını, işeyememe durumlarını falan yazmışlar; ki o işeyememe durumunu askerde yatarken yanımdaki kişi yaşamıştı,şahsen yaşamak istemem. neyse, lokal anesteziyle olanları okuyorum, yazmışlar işte "işkence gibi, seçim şansınız varsa mutlaka narkoz, ölsem bir daha yaptırmam...". tabi ben bunları okuyunca başladım 3,5 atmaya şu son 2 gün kafayı yiycem. apse alınırken çektiğim acıyı biliyorum, kesin parçalarım sağı solu diye düşünüyorum.
bu sabah karşıyaka devlet hastanesine gittim. doktorun adı abdülkadir'di. kapıda beklerken kızın birisi daha vardı bekleyen, "eski hastasıyım çok iyi doktor" falan deyince bir sevinme oldu bende ama korkudan deliricem çünkü öyle anlatmışlar ki internette, sanki uyuşmadan kesicekler etimi... neyse önce bi giriş belgesi gerekiyormuş, aq'mun evrağını bilgisayara girsinler diye yarım saat bekledim kapı önünde. neymiş, saat 10'dan önce giriş yapılmıyormuş. ulan doktor aşağıda bekliyor kesmek için sana ne kaltak!
neyse yapıldı girişim, müdahele odasına gittim. sprinal veya genel anestezi olmadığı için ameliyat odasında olmuyor. "uzan" dedi doktor, indirdim bokserı aşağı. sıktım kendimi acıyla kıvranmayı, çığlıklar atmayı bekliyorum. en büyük umudum şoka dayanamayan şuurumun kapanması ve bayılmam idi. son kez sorayım dedim "spinal olmaz mı?" diye sordum, dedi gerek yok, hem daha pahalı olur, sigortan yok falan...
iğneyi yaptı, ilk iğne biraz yaktı, sonrakiler de bir şey hissetmedim. elin gezindiğini falan hissediyorum, dedim ne durumda? "kestim bile" dedi ki hayatımın en büyük rahatlamasını yaşadım. hiç bir acı hissetmedim ameliyat boyunca. yani serçe parmağımı masa ayağına falan çarpsam daha çok canım yanardı belki ameliyatın toplamından. bir yandan muhabbet ettik hemşireyle.
bir ara "ne kadar parça çıktı şimdilik?" diye sordum. "parmağımın eninde ve uzunluğunda" dedi. "sormaz olaydım" dedim. dediğim gibi hiç acı hissetmedim ameliyat boyunca ama şu var ki adamın dokunduğunu bir şeyler kestiğinin farkındasınız. yani ameliyat boyunca yüzümü ekşitip, ellerimi kastım, yüzümü oğuşturdum falan. acı ile alakası yok iğrenme duygusu gibi bir şey. yani nerdeyse kemiğime bir elin değiyor olduğunu bilmek benim için iğrençti en azından.
ameliyat 20 dk falan sürdü maksimum. tamam dedi, pansuman yaptı yapıştırdı. kalktım oturdum, hemşireyle çıkan parçayı inceledim evraklar dolana kadar. sonra yukarıda uzandım 2 saat kadar, şimdi de eve geldim. hafif sızlıyor çok kıpırdanınca, bunun dışında oturup yürüyebiliyorum, yani istesem akşam dışarı çıkıp takılabilecek durumdayım ama ben yine de kendime karşı nazik olmaya karar verdim bir kaç gün sadece yatıcam.
benim deneyimim bu şekildeydi. iyi ki spinal veya genel anestezi olmamışım. gittim uzandım, muhabbet ede ede 20 dakikada hallettim işimi çıktım. spinal olsa işeyememe, genel anestezide baş ağrısı, üzerine bir de ameliyat odası stresi falan... sonuç olarak diyeceğim şudur ki lokal anestezi olup da olumsuz yorum yazanların tüm ailesine edilmedik küfür bırakmadım. yok yere strese soktular beni. ameliyat olacaklar da hiç telaş etmesinler, apse aldırmanızın 10'da 1'i kadar can yakmıyor ameliyat. sonrasında da henüz bir sorun yaşamadım, yaşarsam da döner belirtirim burada tekrar.
kendisi başlı başına bir eziyettir. bende vuku bulduğu andan itibaren bi huzursuzluk yaratmış, "lan o değil rezil olacaz millete" psikolojisinde, ezik şekilde ortada dolaşmama vesile olmuştur.
hastanede ise ameliyata girmeden önce ameliyat kapısının önünden gelen "sanayivari" sesler, sanki kıçınızla bir daha görüşemeyecek havasına sokar sizi. "benimki herhalde hayvani bişey, kıçı komple kesecekler" gibi durumlara sürükler.
ama en kötüsü de sonrasıdır. 1 hafta boyunca yüzü koyun yatmak, yürüme egzersizlerinde bir nevi penguen edasında süzülmek, bacakların açılmamasından kaynaklı sağa sola paytak bir şekilde kayarak 30 metreyi 2,5 saatte almak gibi, bir çok yan etkisi vardır.
(burdan ben bu şekilde sürünürken, benimle dalga geçen, ben yürümeye çalışırken sırf gıcıklığına, yanımdan koşarak geçen hacettepe üniversitesi hastanesi hemşirelerine selam gönderiyorum.)