ingilizler'in özel ilgisinin olduğu coğrafya. sadece organik uçak gemisi yönüyle de değil, çevresinde barındırdığı doğalgaz rezervi ile de önemli artık.
Geçen hafta ki izlenimlerim neticesinde kumar harici hiç bir numarasının olmadığı kara parçası.bi maraş sahilleri var orasıda zaten yasak bölge ki kıbrıs barış harekatı öncesinde dünyanın ilk 3 tatil mekanlarından biriydi.
98 yılında vefat eden babamın hâlâ yaşıyor göründüğü ada. 20 yıldır kaç hükümet değişti, biri bile "Bu insan hayattaysa neden onun çocuklarına mahkeme tarafından vasi tayin edildi? Neden Kıbrıs'taki evine, dükkanına vekil tayin edildi?" Demedi mi?
20 yıl aradan sonra, babamın Kıbrıs'ta kütükte hâlâ yaşıyor göründüğü ve soyadımızın bazı belgelerde, kimliğimizdeki ile aynı olmadığı ortaya çıktı. Kardeşim askerliğini yapmak için Kıbrıs'a gitmese, bu gerçeği hiç öğrenemeyecektik. Böyle olunca da insanın aklından ister istemez "Acaba hayattaydı da biz mi bilmiyorduk?" sorusu geçiyor. Şimdi yine mahkeme açmamız ve veraset ilamı vermemiz gerekiyormuş. iyi de biz 20 yıl önce, babam vefat ettiğinde Kıbrıs'ta veraset ilamı vermiştik; Neden aynı işlemi 2 kere yapmamız gerekiyor; Anlamıyorum. Sadece Kıbrıs'ta karşılaşılabilecek türde bir olay... Şurada da bahsettim:
(bkz: tomb raider 2018/#39189478)
Nazilli yazın cehenneme dönüyor Kıbrıs'ı düşünemiyorum. Belki denizin ortasında diye bir parça daha serin olabilir ama orada yazı geçirebilenleri takdir ediyorum.
tam yaz geliyorken karar değiştiren canım ülkem. ayrıca sözlüğe bu kıbrıs aşkı nereden geldi bilmiyorum ama mutlu da olmuyor değil insan... artarak devam etmesini dilerim.
Fazla değil otuz altı gün sonra ayrılacağım ada. Havalar değişken, bir esiyor bir ısınıyor. Özlermiyim diye sorarsanız hayır. Ben kıbrısta aradığım kişiyi bulamadım.
askerliğimi yaptığım ingiltere adası. bildiğin ingiliz hakimiyeti altında sanki. bilen bilir Türkiyelileri sevmezler ve istemezler. bunu yapanlar türk kesiminin vatandaşlarıdır bu arada. esnaf kürt ve araplardan oluşur normal bir Kıbrıslı çalışmaz zaten. türk ordusuna adada işgalci gözüyle bakılır ki bir zamanlar Lefkoşa belediye başkanı türk askerine hitaben 'ben askeri severim ama sadece kışlada' demiştir.
1974'de oradaki insanlarımızı korumak amacıyla ABD'ye hatta herkese karşı çıkıp bir kısmını aldık. Ama başımıza gelmeyen kalmadı. Ambargo belimizi büktü, yıllardan beri o zamanın kuyrukları, yoklukları, 50 sente muhtaçlıkları unutulmadı, fatura genellikle ahmetli Ecevit'e kesildi. En dost bildiğimiz ülkeler bile kurduğumuz devleti tanımadı. Bu kesimde ekonomi, üretim,tarım, aldığımız zamankinden daha kötüye gitti, bütün çabalar sonuçsuz kaldı. Oradaki insanlarımız anavatanın desteğiyle yaşayabildi. Oy kaybı kaygısı ile hiç bir hükümet anlaşma yoluna gitmedi. Bırakılırsa 100 yıl da gider 500 yıl da.
Sonuç olarak, kuzey bölgesi yazık olmuş, akdenizde bir adadır.
Aralık ayı gibi gelmeyi planladığımız ülke KIBRIS.
artıları nedir eskileri nedir nereler gezilir nereler gidilip görülmeli öncelik verilmeli diye sormak isterim, bir de kıbrısta yaşayan arkadaşlar için konaklama hakkında nasıl bir yol izlenmeli.
Adı sözlük olan yerin instagram gibi kullanıldığına göre Kıbrıs hakkında bilgi vermesek de olur. Sonuçta kızın kıçını başını görmek yeterli. Hayır biri şu sözlüğe girip Kıbrıs'la alakalı yazı okumaya kalksa göreceği şey bir kendini bilmezin götü başı. Hep diyorum kızıyorlar ama sokayım böyle sözlüğe. Evet.
https://galeri.uludagsozluk.com/r/1555703/+
Türk askeri ve rum askerinin sınırda yüz yüze nöbet tuttuğu bölüm birbirine aşırı yakın. Arada sadece United Nations askeri var. Orada bir de tarihi bir kilise var. Kilisenin yarısı türklerin yarısı rumların. Kilisenin Rum tarafındaki bölümünde sakalsız papaz varmış; sanırım şu "katolig papaz" denen türden. Kilisenin Türk tarafında olan bölümü ise kullanılmıyormuş.