Ya dayım ufak çaplı bir trafik kazası geçirdi geçen yaz, kimseye de söylemedim hesapta herkes gelmiş geçmiş olsun diyor ulan nereden öğrendiniz? *
Meğer birisi balkonda ben telefonla konuşurken duymuş herkese söylemiş. Bütün tekirdağ duymuş maşallah hürriyete gidiyorum geçmiş olsun kumbağ’a gidiyorum geçmiş olsun puhahaha.
Bir de ölsen ne olurdu kim bilir dedirten hadisedir, küçük şehirde yaşamak aynı zamanda sıkıcıdır, geçim derdi vardır, iş aramaya kalksan alternatif çok azdır, evlenmeye kalksan insan çeşitliliği çok azdır, insanlar trafikte nasıl araç kullanılır bilmezler bazen, her türlü problem yani.
küçük şehir değil de küçük bir sahil kasabasında yaşamak istiyorum. müstakil ufak bir bahçesi olan ilk okul çoğunun resmettiği gibi devamlı bacası tüten lambası dışardan gözüken bir evim olsun; gezindiğimde selamlaşacağım, hal hatırlarını soracağım küçük esnafların olduğu bir çarşısı olsun.
Kardeşim bu nasıl bir ağ ya aklım almıyor.
Şimdi güya ben ameliyat olduğumu gizledim çevremden. Çok az kişi biliyordu. Dün ilk kez dışarı çıktım görenler tanıyanlar olmuş. Babaanneme biri demiş torun iyileşmiş dyt arkadaşı da gelmiş çıkmışlar dışarı. O biri de kim bizim pazarda duran cevizci abla.
Abla senin nerden haberin oldu lan benim ameliyat olduğumdan. Tövbe Estağfirullah. Senle samimiyetimiz ceviz bademden ileri gitmedi bizim ya.
artıları eksileri kişiden kişiye değişir. ben hayatımda verdiğim en doğru karar olarak görüyorum. öncesinde istanbul'da yaşıyordum. tabii yaşamak denilirse. her gün kalabalık minibüse bin. minibüs tıklım tıklım ise nasıl ineceğim diye tribe gir. her yer gürültü ve görüntü kirliliği ile dolu. ağaçlar herkese inat betonların arasından ayakta durmaya çalışıyor gibi. kimse anı yaşamıyor ya geçmişin yaralarını kaşıyor ya da gelecek kaygısı yaşıyor. yani benim gözümde istanbul bu durumdaydı. giderken hiç ardıma bakmadım. yukarıya bakınca yeşillik aşağıya bakınca deniz görülen bir yere taşındım. neredeyse 3 yıl geçti ve mutluyum.
iyidir, hoştur; ama insanlar arasında gereksiz bir samimiyet vardır.
ilk görev yerim böyle küçük bir kasabaydı. Her akşam yürüyüş yapardım. Birgün, daha önce hiç gormediğim ve kapısının önüne oturmuş bir teyze "nereye gidiyon" diye sormuştu. Şaşkınlıktan cevap veremedim.
90 bin merkez nüfuslu, bir avm'si, bir sineması, bir bowlingi, sayıca ortalamayı yakaladığı tek sosyal aktivitesi kafeleri olan, şehir içi ulaşım sorununu çözmüş, ucuz, insanların saygılı olduğu, stresten ve karmaşadan uzak, ekonomik olarak geri kalmış bir şehir. uzuuun bir (bkz: mecburiyet caddesi) burada da var. ancak birkaç cadde daha canlandırılmaya çalışmakta. bana göre pek mümkün olmayacak. *
ve hatta üniversite açılana kadar ne kafeleri, ne şehir içi ulaşımı olan bir köymüş. üniversiteyle toparlamış.
işin garip yanı yobazlık coğrafyasında, yobaz tahmin edilen bir şehir. fazlasıyla da muhafazakar olduğu doğrudur. ancak sevgilinizle el ele gezin kimse bir şey demez, bakmaz. her ne kadar hayat gece 11'de bitse de kızlarımız gece 2-3'lere dek gezse yine bir şey olmaz. içeni açık olanı da vardır kimse karışmaz.
yeri gelir felsefeden, şiirden de konuşulur; yeri gelir din de sorgulanır, siyaset de tartışılır. zıt kutuplar gerek dini, gerek siyasi tartışma bittiği an o tartışmayı masada bırakır.
şehir merkezi 1.5 milyonun üzerinde nüfusu olan bir şehirde büyümüş olmama rağmen bin çeşit insanını, karmaşasını sevemedim.
Büyük şehirde normal bir hayat yaşayan insanın sonradan yapmakta zorlanacağı şeydir. Berbat ve zor bir yaşantınız varsa ve küçük şehire taşındıktan sonra huzur bulduysanız alışırsınız. Püf noktası büyük şehirden artık bıkmış olmak gerektiğidir.
Genç, kanı kaynayan kesim için belki pek çekici gelmeyen durumdur ancak insanın çoğu özelliklerini açığa çıkarabilecek şeylerden biri de mekan olgusudur. Küçük şehirler de buna katkı sağlayan etmenlerden biri olabilir. Zira büyük şehirlerin o yaygaralı ortamından uzaktırlar.
Huzurlu yaşamdır. Dolandırıcılık, hırsızlık, yaralama, adam öldürme, taciz tecavüz yok denebilecek kadar azdır bu şehirlerde ulaşımı çok kolaydır eğer merkezi birse heryere yürüme mesafesinde gitme olasılığınız vardır. Ulaşımı kolaydır trafiği rahattır sizi strese sıkıntıya sokmaz, lakin büyük şehirlerde olan canlılık, gece hayatı, sosyal aktiviteler azdır böyle şeylere alışmış insanlar için sıkıcı gelebilir.
gayet huzur verici bir durumdur. bir yerden bir yere seyahat etmek gerçekten kolay,zahmetsiz ve ucuzdur. şehrin gürültü pek yoktur. havası temizdir ve strese sebep olacak etkenler yok denecek kadar azdır. hele ki denize kıyısı varsa new york'a , londra'ya değişmezsiniz.
Hayalimdir. Gerekli altyapıyı sağladığım anda kaçacağım bu boktan şehirden. Küçük, sakin, sessiz ve koşturmacanın olmadığı herhangi bir şehre gitmek, orada yaşamak en büyük hayalim. Belki de küçük şehire yerleşince misafir olarak ziyaret edersem istanbulu biraz da olsa sevimli gelebilir gözüme kim bilir.
büyükşehirde yaşamaya alışkın biri olarak başıma gelmesini istemediğim bi durumdur. hatta üniversite tercihlerimi bile bu şekillendirmiştir. özellikle hayatı sokakta, dışarıda yaşamayı seven ya da kültür&sanat etkinlikleriyle bir arada olunca kendini var edebildiğini düşünen insanlar için tam bir travma olsa gerek.
olum düşünsene yozgat'ta yaşıyorsun ve sinema falan yok. ama aldığın maaş 4000 kanka sık dişini. yok abi kalsın...