bugün

bazı yerlerde telaffuzu "cin gız" olan sıfat tamlaması.
Nev'in bir şarkısı.
muhteşem bir illet eseri. depremde ölen 6 aylık bir bebeği anlatmaktadır. sözleri şu şekildedir:

bu yaratık değer bilmez
acımaz, hıçkırık dinlemez
altı ay geçmiş ona ne,
kapa gözünü bebek beni bekle
kopmuş artık dananın kuyruğu,
kan revan hayatın sunumu,
sen emek harca, besle, büyüt,
kefenle dönsün sana!

küçük kız, sen ağlama,
dayanamam ben, o buruşuk suratına,
hayat bu, aldatır, sen ona kanma
dönme toprağa!

bu yaratık şaka yapmaz,
acımaz, gülücükten anlamaz
sen sakin ol, korkma bebek
çünkü bu oyun hiç bitmeyecek!
masallar olmuş artık rüya,
üç günlük hayat eziyet sana,
dün, bugün, yarın göçüp gider
bak kefenle döndüm sana!

küçük kız, sen ağlama,
dayanamam ben, o buruşuk suratına,
hayat bu, aldatır, sen ona kanma
dönme toprağa!

ses ver

küçük kız, sen ağlama,
dayanamam ben, o buruşuk suratına,
hayat bu, aldatır, sen ona kanma

bak ki kalmamış yer sana
bu kirli dünyada, kıydılar hayatına
nur içinde yat bebek ama
beni unutma
beni unutma!
yarınların genç kızı, kadını, annesi, babaannesi/anneannesi.
ayça ve elma şekerleri grubunu 1978 yılında meşhur etmiş şarkıdır, çocuksudur.

küçük kız küçük kız
söyle bana derdini
küçük kız küçük kız
söyle derdini
dün sabah bekledik
oynamaya gelmedin
dün sabah bekledik
hiç görünmedin
sormayın çocuklar
ah neler oldu
yüreğim tutuştu
gözlerim doldu
hani bir bebeğim vardı
kapardı gözlerini
yatırınca hani açar yeniden
dün sabah oynarken düştü elimden
kırıldı.
Üzerine geçirdiği elbise çok yıkanmışlıktan mı, güneşte çok kalmasından mı yoksa kirden mi soluktu yahut hayallerinin soluk gölgesi kıyafetini de mi kaplamıştı, o an kestiremedim. Ancak yüzündeki ve saçlarına kadar ulaşmış olan kirlerinde sönmeyen ve ışıltısını koruyan tek şey onlardı: iki koskocaman ve ışıl ışıl yeşil gözler. Kaderinin ahugüzâr gitmeyen tarafının tek meydan okuyan kanadı ve kanıtı idi onlar şu kısacık yaşamının upuzun çilesine inat.

Okulundan kalan zamanında dersleri ile meşgul olup, geleceğine yaratıcılık namına yatırım yapacağı hayallerini kurmak, oyunlar oynamak varken ve biraz da anneciğinin demlemiş olduğu çayını sıcak yuvasının en sevimli ve çocuğa yaraşır yeri olan bir soba kenarı ya da cumba dibinde içmek varken; o bardaktan boşanırcasına yağan yağmurun altında, cimri olan ve kendinden fazla ödün vermeyen bir saçak altında, kimilerince duygu hırsızı, kimilerince para arsızı olarak nitelendirilip mendil, kalem, silgi, uçurtma satsa da, en temiziydi hayata, hayatta kalana dair. Umudu fırından yeni çıkmış, sımsıcak ve gevrek bol susamlı simit tadıydı o; yanına en güzel çaylar, peynirler ve dost sohbetler yakışanı.

Ne kadar hor görülse de üzerindeki kirden-pastan dolayı ve yolların-hayatın kurallarından ötürü; o bir çocuktu ennihayetinde, en pişkin ve laubali hallerine rağmen. Aslında en çok da bizler utanmalıydık, onun yanından vurdumduymaz, sorgulamasız, hissiz geçtiğimiz için. Bir an durup, düzeni eleştirmediğimiz için. O gözlerin içindeki anlamı görmekten sakındığımız, kaçtığımız için. Mutluyduk ya küçük olan büyük hayatlarımızda, ne gerek vardı şimdi durup dururken elalemin bir piçinin gam yükünü de üzerimize almaya! Zaten hayat yeterince yoruyor, kasıyordu bizi.

Bize uzatılan minik elin ucundaki mendile, kaleme, silgiye, uçurtmaya uzanırken, hiç temas etmemeliydik o gözler ile ya da bakılanda bir şey görmemeliydik. Oluşan bu kayıt-dışı kayıtsızlıkta, hiç vicdan muhakemesi yapmamalıydık. Çünkü o küçük kızın orada bulunmasına hiçbir zaman katkımız olmamıştı! Vicdanlarımız rahat olsun ağabeylerim, ablalarım, kardeşlerim, arkadaşlarım...

Üzerine geçirdiği elbise çok yıkanmışlıktan mı, güneşte çok kalmasından mı yoksa kirden mi soluktu yahut hayallerinin soluk gölgesi kıyafetini de mi kaplamıştı, o an kestiremedim. Ama bildiğim, peyderpey bu küçük kızın hayatının bir parçasının da sebebi ve sorumlusu bendim. Bendim, çünkü insan olan tarafımdan çok, hayatta olan kısmımı düşündüm, kaygılandım ve kendim için çalıştım. Devlet nasıl olsa keseceğini kesiyordu benden, bunlarla da o ilgilensin!..
anasınıfındaki çocuklara öğretilen eğlenceli şarkının adı. sözleri;

( koro halinde )
küçük kız küçük kız söyle bize nerdeydin?
dün sabah bekledik
oynamaya gelmedin

( küçük kız )
sormayın halimi
ah neler oldu
yüreğim sıkıştı
gözlerim doldu
başıma gelenleri eğer bilseydiniz
çok üzüntü duyar, ağlardınız siz
...
diye devam eder.
türkiyenin en iyi ses sanatçılarından olan nevin * en sevdiğim şarkılarından...

kucuk kiz

kucuk kiz acelen nereye
bir selamin yok mu
eteklerin zil caliyor
orgulerin nerede
korkuyorum yorulacaksin
bos sokaklarda diye
kucuk kiz acelen nereye

kucuk kiz acelen nereye
kucuk kiz acelen nereye

kim bilir neydi derdin
neler gecerdi aklindan
baska baska seyler anlatirdin da bana
yine de anlamani isterdin
herkesten daha fazla
ne soylesem de yetmezdi sana ne yapsam da

kucuk kiz acelen nereye
kucuk kiz acelen nereye

hangisi anlatir seni
susmak mi aglamak mi
onmesenmeyi beklerken
yitip giderdin ya hani
bu sehir derdin ya hep
mutsuz ederdin kendini
hep birseyler eksikti
ne yapsam da

kucuk kiz acelen nereye
kucuk kiz acelen nereye
kucuk kiz ne zaman buyuduk soyle

hangi zamanlara yolculugun
hangi hevesler pesinde bu bekleyis
ya neden bu yenilgi daha simdiden
(bkz: yüzünü dökme küçük kız)
bir bülent ortaçgil şarkısı. http://www.youtube.com/watch?v=Ae-pIsr_cuk
(bkz: öyle bir geçer zaman ki/#18901360)
Bir lakaptir.
Akıllara schindler'in listesi filmindeki kırmızı kabanlı küçük kızı getirmiştir.
koca kafalar klibi pek güzel olan şarkı ehe..

https://www.youtube.com/watch?v=MuIyNwATc2w
Bitaneciğim çok tatlısın ama kediyi haşat ettin ahaha, kedinin haline bak.

görsel

Bence bu kedi çok yaramazlık yapmış, sen misin yaramazlık yapan al sana enerjisi bitmeyen bir varlık gör gününü diye yavrucağa teslim etmişler *