Bir anda insanın kulağına calındığında dağıtabilen eser. *
Türkünün asıl hikayesinden bağımsız bir asıl hikaye de sana yazdırır saniyeler içinde sadece bir dizesi; sevdiğin, sana sözler verip, senden sözler alıp, aslında ona bir zararının dokunmasından korktugundan (sanki kıyabilirmişsin gibi) seni gurbet ellere göndermistir, sen de onun o masum haline inanıp, varını yoğunu dağıtıp, dişinle tırnağınla kurduğun hayatını bırakarak dönersin gurbet ele. Aylar sonra haberi gelir, başkasına yâr olduğunun. Sırf ölemediğin icin yasamaya devam edersin. Eski guzel günlerden birinin sene-i devriyesinde calınıverir kulağına; "aman aman sevdiğim öyle böyle olur mu/ ah ben ölürsem dünya sana kalır mı?" Bir porsuk çayında değilse de o pınarların birinde boğuluverirmiş insan.
ne kadar alakali olacak bilmiyorum ama eskiden her kösede bulunan cesmeler, pinarlardan su icilirken; günümüzde üzerinde "içilmez" yazisi ile karsilasilan cesmelerdir. sebebi de yer alti suyunun lahim ve fabrika atiklari ile karismasidir. farkli farkli cesmelerden farkli farkli tad alinabilinecek su icilebilirken; artik zehir akitan cesmeler olmuslardir. bu da kütahya belediyesi´nin yillardir buna önlem almamasindan kaynaklidir.
Kütahya'da incik suyu meşhurdur. Burada kimse hazır su almaz. Buralardan akan su paketlenip satılıyor zaten. Su doğal kaynak olduğundan, kaynak sularının bir bölümü çıkarıldığı şehre verilmek zorundadır. O yüzden de Kütahya'da ve ilçelerinde çok fazla sayıda çeşme vardır.
Memleketimin bu yönünü seviyorum.
türkiye'nin kütahya ili sınırları içerisinde bulunan tatlı su kaynaklarıdır.
yeraltı sularının kütahyada bir yerlerde ortaya çıkması sonucu oluşmuştur.
Hikayesini ortaokuldayken bir kanal7 filminde izlediğim ve çok hüzünlenmeme vesile olan aslında bir ağıttır.
Buradaki olayın gerçek olması daha bir etkilemişti beni.