hepimiz köy kökenliyiz. daha doğrusu istanbul da olanlarımız.
son yıllarda istanbul un nufus artışı bunun ne kadar hızlandığını gösteriyor. biz bu sorunu ya da olguyu 70 lerde de yaşıyorduk ama bu kadar yoğun asla olmadı. köylerde adam kalmadı.
işte bunun en bariz etkilerini sorduk.
şahsımca en bariz etki giyim tarzında olmuştur. bir caddeye çıktığınızda en az %50 insanın köy tarzı kıyafetler giydiğini görüyorsunuz.
bunu siyasi etkiyle oldu sananlar aslında yanılıyor. bu insanlar köylerinde bu şekilde giyiniyorlardı. belki biraz daha muhafazakar giyiniyorlardı. kentlere gelince bu muhafazakarlık biraz yumuşadı ama asla bir şehirli kıyafet haline dönmedi. köyle, kent giyimini sentezlediler. ortaya yeni bir tarz çıktı. bu tarz içinde maalesef araplardan esinlendiler. çünkü onlar da daha muhafazakar olan ülkelerinden türkiye ye gelirken bir sentez giyim tarzı benimsemişlerdi. bu bizim insanımıza örnek oldu.
yani aslına bakılırsa muhafazakar giyim tarzı bir siyasi akımdan çok bu köyden kente gelmenin bir etkisi ile yayıldı.
Türkiye’de iç Anadolu ve Akdeniz köylüsü hariç diğer bölgelerin kırsalında ülke genelinin tarımsal gıda ihtiyaçlarını karşılayabilecek hububat, meyve, sebze hiç üretilemedi. Diğer bölgelerde halk ancak kendi ihtiyacını karşılayabilecek kadar üretim yapabildi. Zirai iyileştirme, iyi tarım uygulamaları hiç araştırılmadı. Bundan dolayı ülke tarımı doğal afet, iklim sorunları vb. Nedenlerden ötürü daha kırılgan bir hale geldi.
Baştan patlıcandan yola çıktık yine patlıcandan gidelim. Patlıcanın değişik iklim koşullarına uyum sağlayabilen onlarca türü var. Her bölgeye tam uyumlu türleri standartlaşmış uygulamalarla yetiştirebilseydik bugün raflarda patlıcanın fiyatı %1000 artmış olmazdı.
çomar nüfusunun artması. çünkü bu tipler o köylü kafasından kutulamıyor. araba alır otobanda babasının tarlasında traktör sürer gibi sürer kurallara takmaz.