Kimi utanır.
Kimi aslını inkar eder.
Kimi yok sayar.
Çocıukluğum geçti lan burada.
Teyzelerim evlenmemişti. ilk torundum.
Bilsem vermezdim kocaya sadece beni sevsinler diye.
Bayram harçlığımla bi sürü gazoz alıyordum.... büyüdüm bayram harçlığı da vermez oldu oruspular.
Burda büyüdüm lan ben. Kimi zaman toprak çekti.
Köylü değilim de... şehirli diye hiç satmadım kendimi. Ruhumu da satmadım. Özümü de... beni tanımayıp yaygara koparan tavuğu da... evin kedisini de...
Ruhumu satmadım... benliğimi... pazarlamadım da.
Neyse... edip Akbayram’ın Pink floydun sesini bu saatte açıp dinleyebilmek özgürlüğü.
Köy, toplumsal, ekonomik, coğrafi ve nüfus özellikleri ile şehirden ayrılan düşük nüfus yoğunluğa sahip kırsal yerleşim birimleri olup, ekonomik olarak genelde tarıma dayalı ve iş bölümünün gelişmediği yerleşimlerdir.
Köy yerleşimleri görece düşük nüfusa sahip (birkaç yüz ile birkaç bin arasında), şehirlere göre geniş aile tipinin yaygın olduğu, komşuluk ilişkilerinin, geleneksel dayanışma ve yaşam biçimlerinin sürdüğü sosyal yapılardır.
sosyal medya kurbanı olmuş yerleşim birimi. suratında binbir ton makyaj yahut günlük bakımıyla, yaşlı nineleri yanlarına alıp poz veren cici kızlarımıza ev sahipliği yapıyor bir süredir.
Kitabi tanımı dışında herkes için başka başka anlamları olabilecek yerleşim yeridir. Benim içim çocukluk, bulutlara koşma, çimenlik, toprak kokusu, soğuk, kuzine...
Küçük yerleşim merkezleridir, şehirlerden ziyade köylerin tarihi cezbeder beni, ne zaman kurulmuş? Neden kurulmuş? Neden dağın başına gitmişlerde bu küçük köyü kayaların arasına kondurmuşlar? insanların birbirini tanıdığı, herkesin bir aile olduğu yerlerdir köyler.
Yeni neslin köy kavramı artık yok. Ailelerin çoğu merkezlerde ve baba ocaklarında hiç bir aile büyüğü yok. Bu sebeple de köye gitme kavramı zamanla kayboluyor. Eskiden şarkılarda söylediğimiz gerçek oluyor.