köy okulunda öğretmenlik yapan kamu görevlisidir. sınavların ölümü gösterip sıtmaya razı etmesi sonucu çoğu yerinden de halinden de memnundur. ben de köy öğretmeniyim. 26 öğrencim var, şehir merkezine 22 km uzaklıkta bir arap köyünde öğretmenlik yapıyorum. bölgenin en iyi köy okulu olabilir çünkü lojmanı temiz, elektrik sıkıntısı yok, suyu var ve en önemlisi öğrencilerin dil problemi yok. yerimden memnunum fakat benimle aynı parayı alıp şehrin bütün imkanlarından faydalanabilen meslektaşlarımı da kıskanmıyor değilim. okuldaki tek öğretmen hatta tek çalışan benim, bu sebeple zaman geçtikçe sıkıntıdan patlıyor gibi hissediyorum. ama bu çocukların eğitime benim de öğretmeye ihtiyacım var. devletin yanlış politikalarının öğrencileri mağdur etmesi adil değil. cefasını mecburen bizler çekiyoruz...
her gün rastgeldiğim, eli ayağı öpülesi , tapılası insandır.
altına işeyen , burnundan oluk oluk sümükler akan çocuklarla dır onun işi. doğudaysa ilk gittiğinde dünyası başına yıkılır, konuşacak insan bulamaz. bulsa ne söylediğini anlayamaz.
eğer şanslıysa kalacak bir odalı lojmanı vardır. lojman bulunmazsa sınıfın bir köşesinde yatar. banyo yapar.
belki hiç bilmediği sobayı yakmaya çalışır. beceremezse de oradaki çocukları yakar gönlüyle.
biraz daha devam edersem gerçekten dayanamayıp ağlayabilirim.
işbu entiri , yoğun duygular altında oluşturulmuştur.
birçok şeyi yoktan var etmeye çalışmaktan ibarettir. sadece okuldan ibaret bir yaşam sürülmez asla. velisi ayrı, köylüsü ayrı, muhtarı ayrı derttir. sınıfa girince her şeyi kapı dışında bırakamazsınız büyük şehirlerdeki okullardaki gibi. her işi sizden beklerler. okulun müdürü de, öğretmeni de, hizmetlisi de sizsinizdir. evrak hazırlar, ders anlatır, badana yapar, tuvalet temizlersiniz. ne işle orada olduğunuzu algılama problemi çekersiniz ilk zamanlar. ha bir de bunların hepsinin üzerine mutlu olmanızı, sakin olmanızı, mesleğinizi en iyi şekilde yapmanızı isterler beş sınıfı birden okutarak. dört sınıfa ödev verir bir sınıfa ders anlatırsınız aynı çatı altında. zaman zaman meslekten soğur, kendinize söverken bulursunuz kendinizi.
bu ülkedeki bir çok köy öğretmeni bunu yapmak zorunda, yapıyor da ama eğitimin verimi inanın tartışılır.
kısaca; zor, zahmetli, kafayı yedirten cinsten bir ortamda öğretmen olmaktır.
belirli illerimizde oldugu gibi ögrenciler tarafindan assagilanma, küfür, taciz, tehdit vs. yasamayacak olan ögretmendir.
ögretmen orada hayatin anahtaridir. onun agzindan cikan her kelime hazinedir bir ögrenci icin. bizim köyede bir ögretmen gelmisti gerci sürekli gelip gidiyorlardi ama biz hepsini cok severdik. anlasmada sorun yoktu türk köyünde yasiyorduk. bazilari vardi bize yukardan bakar emir verir asagilardi bazilari vardi (hala görüstügüm) agzindan bal damlar sanki. evde ders calisamayacagimizi bilirdi ve bu yüzden bizim köyde ögleden sonra ders calisma saati uygulamisti hayati ögretmen. ismi hayati toprakti. hatirliyorum bizim eve gelmisti bizimkiler anadolu lisesine baska bir ile göndermemekte direttigi icin. iyiki gelmis. neyse bu hikaye uzar giderde kücük emraha baglarim acitasyon olur. ama toparlayalim.
kisaca: elleri öpülesi ögretmendir.
Zaman zaman 1,2,3,4 ve 5.sınıf öğrencilerinin tek bir sınıfta eğitim aldığı okullarda öğretmenlik yaparlar.öğretmen atansa öğrenci bulamazsınız,kapı kapı gezip velilere adeta yalvarırsınız okula çocuklarını göndermek için.Kış şartlarını zor geçtiği yerlerde elleri ile tezek toplarlar sobaya atmak için.Kapısı,penceresi olmayan devamlılığın en alt düzeyde olduğu okullarda ayakta durmaya çalışırlar.Bazısının ufacık bir mezrada 10 öğrencisi vardır,bazısı 2 derslikli tek katlı bir okulda 90 öğrenciye eğitim vermeye çalışır.Eğitimin ilk kademesidir ve işlerini yürekten yapanların ellerin öpülmesi gerekir.
derece yaptığı sınavla il emrine atanıp kavanozdan bir dağ köyünü çeken öğretmendir. ilk anda kendi şanssızlığının birilerinin şansı olduğunu anlayamaz. görev yerine ulaştığında kimi gerçekleri daha net biçimde görür.
minik yüreklerin gülen gözleri dışında ışığı olmayan öğretmendir. banane demeden bütün mesaisini okulun fiziki iyileştirilmesine ve yokluğu varlığa çevirmekle geçirir. kimi çabuk bıkar ama kimisi de inadına dayanır. çocukları alıp odun toplamaya dahi gider. kısaca hayatı komple mesai tadında geçen öğretmendir. küçük şeylerden mutlu olur, mutlu eder.
yıllardır atanamayan eğitim fakültesi mezunu zavallı öğretmen adayının olsun da neresi olursa olsun nidasıyla etrafta dolanıp, sonra da 21. tercihten(tercihlerimin dışındaki herhangi bir yere atanmak istiyorum hedesi) ücra bir bölgenin, ücra bir ilinin, ücra köyüne çalışmaya gitmesidir. her köyde çalışan öğretmen köy öğretmeni değildir. benim anlattığım bu öğretmen, köy denilen 10-15 haneli, 70-80 öğrencili bir yerde çalışmaktadır. tek başınadır. kimlik yaşları ile fiziksel yaşları tutmayan, babası tarafından öldürülen bir anneye ya da babası öldüğü için amca dediği adama artık baba demek zorunda kalan öğrencilere öğretmendir o. cesur olmalıdır elektriksiz geceler için, anlayışlı olmalıdır türkçe konuştuğu halde sizi anlamayan velilere sahip olduğu için. yeri gelir tehditlere karşı dimdik durur, yeri gelir o minicik yavrucaklara tatmadıkları çocukluklarını birkaç saatliğine geri verir. köy öğretmeni orda sadece kutsal bi görevi yerine getiren biri değildir. herşeydir onlar için...