Kiraları ile ünlü muğla köyü. üniversite yerleşkesi orda bulunmaktadır. şehir merkezi dışındadır yaklaşık 6 km kadar. fakat son dönemlerde oldukça gelişmiş cafeleri barlarıyla kendine çeken bir yanı olmuştur.
üniversite giriş kapısından, sıtkı koçman caddesine kadar olan kısım iş makineleri tarafından kazılmış durumda. arabayla giremezsiniz. belediyenin her zamanki göstermelik seçim öncesi çalışmaları. üst entry de yanıltıcı bilgiler verilmiş, kürtler burada sadece ellerini sikiyorlar, net bilgi yayalım.
efendim nasıl anlatsam, nerden başlasam bilemiyorum. tam bir öğrenci yeri. öğrenci dışında birilerini bulma ihtimaliniz çok az. dün akşam ordaydım. bir kaç arkadaşımı ziyarete gittim ve dönmek hiç hoşuma gitmedi ordan açıkçası. bu kadar güzel kızın bir arada bulunduğu başka bir yer var mıdır acaba? aynı zamanda bu kadar çok çirkin, paspal, apaçi tarzı erkeğin bir arada bulunduğu başka bir yer mıdır? evet var kötekli... allahtan orda okuyan doğulu gençler var da biraz erkek kalitesini artırıyor. nitekim karşılığını da alıyorlar. hangi ince belli, sarışın, bakımlı, sosyetik bir kız görsem yanında dalyan gibi uzun boylu, geniş omuzlu, yüzü sakallı, cengaver, yağız bir kürt delikanlısını da görmek mümkündür. dün akşam bir arkadaş evinde şahit olduğum bir olay çok dikkatimi çekti. yaklaşık bi sekiz - dokuz kişi vardık. sohbet, muhabbet, gırgır, şamata derken konu döndü dolaştı siyasete geldi. tabi bu benim için sürpriz olmadı tam tersi ne zaman konu siyasete bağlanacak diye bekliyordum. çünkü biz kürtler çok çektik ve gülerken bile başımıza gelmiş olaylardan medet umarız. her neyse kapı çalındı şirvan geldi yanında kız arkadaşı su, heval geldi yanında kız arkadaşı çisil, bahoz geldi yanında kız arkadaşı ayça, aram geldi yanında kız arkadaşı çağla, bertan geldi yanında kız arkadaşı aleyna... ve önceden bizimle beraber oturan; beste, aylin ve başak... kızların yüzündeki mutluluk dikkatimden kaçmadı. sanki yıllardır aradıkları erkekleri bulmuş gibi güvenle gülümsüyorlardı. erkek diye yıllardır tanıdıklarına beddua okudukları ve onlardan kurtulmuş olmanın rahatlığını üzerlerinde taşıdıkları belliydi.. siyaset bilmiyorlardı ama konuşulanlara pür dikkat ettikleri gözümden kaçmadı. sevgilileri konuşurken onaylarcasına ellerini sıkı sıkı tutmaları görülmeye değerdi. ama erkek arkadaşları da konuştuklarına onları da katmak, onlara da söz hakkı tanımak için onlardan onay alırcasına değil mi heval su, heval çisil, heval ayça, heval çağla diye soru sormaları verilmiş değerin sözcüksel haliydi. ve ben izmir'e dönerken tüm yol boyunca idam ettim kendimi. sanki orda kalmıştı bir yanım. o tabloda benim de bir parçam kaldıydı sanki...
esnafından, apart sahiplerinden tutun da köpeğine kadar öğrencileri sömürmeye alışmış alıştırılmış bir yerleşim birimidir. mezun olsak da kurtulsak.
edit: ya babasının parası bok gibi olup da iki göz odaya 600 700 lira para verip kazık yemeyi seven arkadaş ya da esnaf rahatsız.
Genel olarak Muğla Üniversitesi öğrencilerinin ikamet ettiği yer. Dönem içinde oldukça kalabalık ve şendir. Şahinle gezen apaçileri boldur.
Ayrıca Hane Cafe ya da eski adıyla Blacman in tostu acayip güzeldir.