kör kelimesi osmanlıca'da kef, vav ve re harfleri ile yazılır. göz kelimesi ise kef, vav ve ze harfleri ile yazılır. ze ile re şekil bakımından aynıdır ve tek fark ze harfinin üzerinde bir nokta olmasıdır. bununla ilgili bir hikaye, ihsan oktay anar'ın kitab'ül hiyel kitabında şöyle anlatılır:
- " rivayet ederler ki, vaktiyle maveraünnehir'de kör bir adam yaşıyordu. dünyanın güzelliklerini göremediğini sanan her kör gibi meyus* ve dertliydi. sonunda ağlaya sızlaya bir sihirbaza gidip üzüntüsünü ona anlattı. gelgelelim sihirbaz ona çok tuhaf bir cevap verdi: o aslında kör değildi. çünkü o, gerçekte, dünyada bulunan sadece bir tek şeyi, son derece değerli bir şeyi görmekle ödüllendirilmişti. gördüklerini sanan diğer insanlar da, aslında bu değerli şeyi görmemekle cezalandırılmışlardı. sihirbazın söylediklerinin tesiriyle dünyayı dolaşmaya azmeden kör adam, görebileceği bu yegàne şeyi aramaya koyuldu. dağ tepe, tarla bayır dolaştı. vadileri, denizleri ırmakları aştı. nihayet günün birinde hayatında ilk kez gökyüzüne bakmayı akıl etti. çünkü aradığı şey aslında onun tam tepesindeydi. önce bir yıldız gördüğünü sandı. oysa bu sadece bir noktaydı. böylece, aslında kör olmadığını ve her şeyi gördüğünü anladı. çünkü gördüğü noktanın olmaması, bütün gözlerin kör olması demekti."
Kale direği niyetine, görmeyen iki insan koyuyorlarmış. Penaltıyı çeken bağırıyormuş:
"- Sağ kale direği?.."
Karşıdan ses geliyor:
"- Buradayım!.."
"- Sol kale direği?.."
"- Ben de buradayım!.."
"- Kaleci?.."
"- Burada!.."
Şut.!..
şapkasız çıkmam dedi ama. şapka çoktan kalktı dedim. ama anlaşılamam ki dedi. üzüldüm. halini düşündüm. allah kimseye göstermesin; herkese göstersin, görelim tüm saçma sapanlıkları ki öğrenelim dedim. içimden... onu kırmak istemezdim. güzellikler de görülebilir istersen, sen bakmayı bilirsen derdi belki duysaydı. duymadı. demedi. duymadım. duymadık, ikimiz de ama...
bi' süre küp ile küre elletilmiş doğuştan bi' köre zaman sonra gözleri açıldığında, görmeye başladığında neyin hangisinin küp ya da küre olduğunu çalozlaması üçün o iki cismide dokunması gerekirmiş diye duydum.
diderota göre; işeyen biri ile, hiç ses çıkarmadan litrelerce kanayan bir kişi arasındaki farktan münezzehtirler. erdem sahibi olmaktan uzak, verimsizdirler.
"ilk cümlesi güzel olan her şiir yazılır.
güzel vurur tele dizine yatırabilen sazını.
aklından silinmeyecek, geçmeyecek yazınım.
sisli bir ormanda unuttum cancağızımı.
arıyorum, bulamıyorum, arıyorum tekrar.
yoruluyorum haliyle sayılmam da pek rahat.
durmam benim yatağımda ayılana dek baht!
ruhum senin, bedenimden çek, yat.
ruhum tarafından terk edildim.
ilacım sendekiydi, ilaç sandım bendekini.
herşeyimi aldın seni o yüzden halâ seviyorum,
sende öfkem, sende bütün nefretim ve kinim.
benim sahip olmadığım herşeye sahipsin, aşkım hariç.
aşkın sahipsiz.
biz aşkı olanlar aslında herşeye sahibiz.
aşkın hariç, aşkım tarifsiz.
kara bi kutunun içine hapsedilmiş yıldızlar.
seni çekip çıkardım içlerinden cımbızla.
gök ışıksız kaldı, bu durum yakışıksız,
dünya sahipsiz,ortada dımdızlak.
dinlediğin bölüm beş, masal bir.
tecavüz sahnelerinin aranan ismi oldu kalbim.
hiç bir gösterim yasal değil.
sen olmasan çekilmez, sezon sonu yapımcının vaadi.
ihtiyacı var canımın muhkem ilaçlarına.
hapsetmişsin kudretini başka dil altlarına.
seni hatırda tutmak için herşeyi unuttum.
sınadıkça beni keder, yaşarım inatlarına.
ilacımın yan etkisi yaşayamamak.
tenime bulaşmışken aşk yaşayamam ak.
sensizlik varken yaş ayan ama,
sensizlik varken seninle yaşayan ahmak.
herkesin doğruları varmış, doğru birdir.
öyle sanıyorsun da belki doğru değil bildiğin.
vermeden alamazsın dediler, varımı yoğumu verdim.
birini geriye alamadım, hayat bu denli pinti.
senden alır, benden alır, ondan alır.
sana vermez, bana vermez ondan alıp.
senden bardak, benden halı, ondan anı.
eğlenir bizimle sofrasında büyük rakı.
zayıf yönlerimiz meze masasında.
göz boyayan bir ışık sızar asasından.
erdem ve dürüstlük yoktur yasasında.
dünya adaleti daha da az azından.
masamda bir sen eksiksin, sigara yaksan alev alırım.
ateş olurum bir harlarım ki kızıla çalar sarın.
yüzün gider, közün kalır.
özün gözümü alır, gönül gözün sağır.
görülecek bir şey yok, duyamazda.
sanıyor musun ki körler uyumazlar?
göremiyorum, duyamıyorum, tadamıyorum,
koku yok dokunamam, biraz fazla beş duyum azdan.
yokluyorum duvarları, karanlıkta yuvarlanıp.
duyamıyor ve göremiyorken önemi yok kuralların.
biliyorum bir son var, bildiğimi bilmiyorum.
hepimiz için şeytani planlar kurar yarın.
önümüzde koca bir ömür, koca görünür.
bir dünya! içinde yok çeşit hazine gömülü.
görebilirsen önünü, duyabilirsen gönlüm,
çalış telaşla aşk için.
omuzlarında saten önlük parlıyorsun güneş gibi, güneş ne ki?
güneş bu ateşte kir, ateşte kim?
güneşi ya da ateşi, ısıyı ateşteki,
kalbinde taşıdıklarını elinle taşıyabilir misin?"
canfeza nın son şarkılarından ve güzel olanlarından bir tanesi.
ilk cümlesi güzel olan her şiir yazılır.
güzel vurur tele dizine yatırabilen sazını.
aklından silinmeyecek, geçmeyecek yazınım.
sisli bir ormanda unuttum cancağızımı.
arıyorum, bulamıyorum, arıyorum tekrar.
yoruluyorum haliyle sayılmam da pek rahat.
durmam benim yatağımda ayılana dek baht!
ruhum senin, bedenimden çek, yat.
ruhum tarafından terk edildim.
ilacım sendekiydi, ilaç sandım bendekini.
herşeyimi aldın seni o yüzden halâ seviyorum,
sende öfkem, sende bütün nefretim ve kinim.
benim sahip olmadığım herşeye sahipsin, aşkım hariç.
aşkın sahipsiz.
biz aşkı olanlar aslında herşeye sahibiz.
aşkın hariç, aşkım tarifsiz.
kara bi kutunun içine hapsedilmiş yıldızlar.
seni çekip çıkardım içlerinden cımbızla.
gök ışıksız kaldı, bu durum yakışıksız,
dünya sahipsiz,ortada dımdızlak.
dinlediğin bölüm beş, masal bir.
tecavüz sahnelerinin aranan ismi oldu kalbim.
hiç bir gösterim yasal değil.
sen olmasan çekilmez, sezon sonu yapımcının vaadi.
ihtiyacı var canımın muhkem ilaçlarına.
hapsetmişsin kudretini başka dil altlarına.
seni hatırda tutmak için herşeyi unuttum.
sınadıkça beni keder, yaşarım inatlarına.
ilacımın yan etkisi yaşayamamak.
tenime bulaşmışken aşk yaşayamam ak.
sensizlik varken yaş ayan ama,
sensizlik varken seninle yaşayan ahmak.
herkesin doğruları varmış, doğru birdir.
öyle sanıyorsun da belki doğru değil bildiğin.
vermeden alamazsın dediler, varımı yoğumu verdim.
birini geriye alamadım, hayat bu denli pinti.
senden alır, benden alır, ondan alır.
sana vermez, bana vermez ondan alıp.
senden bardak, benden halı, ondan anı.
eğlenir bizimle sofrasında büyük rakı.
zayıf yönlerimiz meze masasında.
göz boyayan bir ışık sızar asasından.
erdem ve dürüstlük yoktur yasasında.
dünya adaleti daha da az azından.
masamda bir sen eksiksin, sigara yaksan alev alırım.
ateş olurum bir harlarım ki kızıla çalar sarın.
yüzün gider, közün kalır.
özün gözümü alır, gönül gözün sağır.
görülecek bir şey yok, duyamazda.
sanıyor musun ki körler uyumazlar?
göremiyorum, duyamıyorum, tadamıyorum,
koku yok dokunamam, biraz fazla beş duyum azdan.
yokluyorum duvarları, karanlıkta yuvarlanıp.
duyamıyor ve göremiyorken önemi yok kuralların.
biliyorum bir son var, bildiğimi bilmiyorum.
hepimiz için şeytani planlar kurar yarın.
önümüzde koca bir ömür, koca görünür.
bir dünya! içinde yok çeşit hazine gömülü.
görebilirsen önünü, duyabilirsen gönlüm,
çalış telaşla aşk için.
omuzlarında saten önlük parlıyorsun güneş gibi, güneş ne ki?
güneş bu ateşte kir, ateşte kim?
güneşi ya da ateşi, ısıyı ateşteki,
kalbinde taşıdıklarını elinle taşıyabilir misin?
Körüm ben, aydınlığa karşı kötürüm
umrumda değil gündüzün uzaması
hiç karışmam Tanrının işine
mesela kaç ölçek kırmızı katıyor güle
-gül neyse-
körüm ben, seslerden insan yaparım
dolaşıp dururum gece bekçisi gibi
şart olsun ki
insan burda karanlıktan kuruyor
bana mı bulaştı yoksa,
dünyanın isi. *