1 su bardagının yarısına kola ve diğer yarısına şarap ekledikten snra yarımdan daha az limon da sıkılıp yarım çay kaşıgıda şeker içine atılınca çok değişen içkidir.
köpeköldüren candır. slavenewworld'ün zor zamanlarında her zaman yanında bulunmuştur. asla ihanet etmez, uzun anadolu'yla pek tatlı gider. kimi tatlı, kimi ekşi. kimi hafif, kimi çarpan cinsten. ancak hepsi de bir o kadar yardımcı.
köpeköldürenin kötü nitelik sıfatı olarak kullanılması yalnıştır. köpeköldüren denilip, burun kıvrılan bazı şaraplar vardır ki bordeaux şaraplarına kök söktürür. slavenewworld olarak en ısrarcısından tavsiye ettiğim canlar; dimitrakopulo, şirince, biricik, şarköy. ancak bir de dolucanın ucuzundan 1 litrelik asması vardır ki o da candır. yüzde 14lük alkol oranı ve sert mizacıyla 1 şişede iş görür. biricik ve şarköy daha içimi kolaydır.
şarköy şarabı markalı, 3 litrelik sırmakeş damacanasına doldurulmuş bir şekilde satılan şaraplara ve onların türevlerine verilen genel isim. ne anlarız arkadaş şaraptan, adam gibi şarap içmemişiz ki o güne kadar ömrümüzde. öğrenci adam litresi kaça geliyor diye bakar. 3 litrelik sırmakeş su 5 lira bu şarap aynı şişede 7 lira atıyorum. bunun yarım şişesini tüketip, üzerine arkadaşın babasının tekilasından 3-5 shot atıp küvette kusmuk içinde uyanmıştım. baktım kusuyorum, elemanlar küvete atalım, kalkınca kendisi temizlenir demişler. **
sanki alternatif tıpa ait otlardanmış gibisinden bir imaj veren isim. günde 2 kere kaynatınız, sıcak içiniz, uyguladığınız aynı gün yoğurt yemeyiniz falan gibi bir reçete bekliyor insan.
bin hevesle oturduğu bilgisayarının başında, şarkılarını özenle seçtikten sonra radyo şifresi invalid olduğu için hüzünlere gark olmuş yeni dicey. on eyir demeyi çok isteyip söyleyemeyen bedbaht. hor, hakir, fakir, sefil, süfela!
sokak köpeklerinin * içtiği ucuz içkidir.. hep farklı şehirlerde, hep farklı hayaller kurarken,
büyümeyi reddederek, dilinde olmamış bir şiiri tekrar ederek, kendi kendini ağlatarak, yanından geçenleri korkutarak ve onların gözünde herhangi bir üçüncü tekil şahıs olarak, kendini öldürmeyi isterken yaşama daha sıkı sarılarak ve bir yudum daha alarak..
haa şiir diyorsun
osman cavcı'nın ilk ve tek romanı.
hisar'da geçiyor, gerçeküstü öğeler barındırıyor.
pek çok tanıdık isim de yer alıyor ancak
kitabın başında osman cavcı'nın ön sevişmesi mevcut şöyle
"ben bu romanı yazarken lamba gibiydim ve kendi başımdan geçmiş gibidir "ben" öznesi kullandım. ben ve diğerlerini kesinlikle tanımıyorum. mekanlar. tanıdık gelebilibilir ama her şeyin ikizi vardır. tamam mı canım! woody allen'in "kahire'nin mor gülü" filmini hatırla; oyunculardan birinin perdeden hayata düşmesi gibi bu romandaki tipler de rüyalardan hayata düşmekte. hem de kafa üstü. hepsi birer uyurgezerdir. ayrıca bu roman kıyak kafayla yazılmamıştır..."
hangi manyak bunu köpeğe içirmiş? sorusunu birçok insanın aklında uyandıran, ancak kötü şöhreti kadar kötü olmayan içkidir. gazeteye sarılıp, bir kaldırıma çökülüp sabahın üçünde geçen tek tük otomobilleri izlerken içilince, iyi giden içkidir.
tekele yapılan son zamlardan sonra artık böyle bir kavram kalmamıştır... hayvansever iktidarımıza teşekkür ediyoruz, sayelerinde artık köpekler ölmeyecek... *
Bekri Mustafa ve Hasret geceleri isimlerini duyunca şaşırdığım, tadına baktığımda daha beter olduğum şaraplar. Şimdi de Urartu var. 2 litrelik şişelerde ve köpek öldüren fiyatına. Ama tadı güzel. Sıcak şarap yapımına da birebir.