Maziden koparılan bir millet, atiyi nasıl inşa eder? Köklerinden uzaklaşmış bir ağaç, meyve verebilir mi?
Bu söz, bir milletin hem geçmişe hem de geleceğe aynı anda bağlı olma idealini dile getirir. Ancak mesele, bu bağın nasıl kurulduğudur. Maziyi anlamadan, onu bir "tarihi süs" gibi kullanarak atiyi inşa etmek mümkün değildir. Bugün bu söz, bir "modernleşme fetişizminin" gölgesinde dile getiriliyor; geçmiş, bir vitrin süsü, gelecek ise Batı’nın kalıplarına göre tasarlanmış bir illüzyondan ibaret.
Maziyi Anlamak: Hakikat mi, Masal mı?
Mazi, yalnızca hatıralar değildir; o, bir milletin ruhudur. Bu ruhu kaybeden, geçmişini birer masal olarak anlatmaya mahkûmdur.
Osmanlı’nın mirasına sırtını dönenler, "kökü mazide" demeye ne kadar hakkı olduğunu sorgulamalıdır.
Geçmişi inkâr eden modernizm, geleceği de kuramaz; çünkü geleceği inşa eden, mazinin kökleridir.
Maziyi anlamak, onu sadece nostaljik bir övgü nesnesi hâline getirmek değil, onun ruhunu bugüne taşımaktır. Türkiye’nin modernleşme adı altında yaptığı, maziyi unutmak ya da onun ruhunu yozlaştırmaktır. Oysa bu söz, bir varoluş davasının manifestosu olmalıydı.
Ati Olmak: Gelecek mi, Gölge mi?
Ati, yalnızca bir gelecek tahayyülü değil; maziden alınan ilhamla hakikatin inşasıdır.
Geleceği Batı’nın paradigmalarına göre tasarlayanlar, kendi köklerine yabancılaşır. Böyle bir "ati", bir gölgeye dönüşmekten başka bir şey değildir.
Kendi köklerinden beslenmeyen bir millet, geleceğini başkalarının kalemiyle yazdırır.
Bugün Türkiye’de "ati" adı altında yapılan, Batı’ya benzemekten ibarettir. Mazinin ruhunu taşıyan bir ati değil, geçmişinden kopmuş ve Batı’nın değerlerine eklemlenmiş bir gelecek tasavvuru ön plandadır.
Hakikati Söylemek: Ağzımızdaki Baklayı Çıkarmak
"Kökü mazide olan atiyim" diyerek maziden utananlar, geleceği inşa edemez.
Bu söz, bugün siyasetin ve modernleşmenin bir süsü hâline gelmiştir. Laf güzel ama altı boştur; çünkü mazisiyle hesaplaşmaktan korkan, atiyi de korkakça inşa eder.
Türkiye, mazisini vitrine koyup ruhunu Batı’ya satan bir ülke konumundadır.
Bu sözün hakikatini yaşamak, Batı’nın kalıplarını yıkmak ve islam’ın hakikatine dönmekle mümkündür. Mazisi islam’la yoğrulmuş bir millet, atisini ancak Allah’ın hükmüyle kurabilir. Aksi hâlde, "kökü mazide" olan bir kukla, "ati" diye yutturulur.
Son Söz: Maziden Atiye Hakikat Yürüyüşü
Hakikatin kökü mazidedir; hakikatle yürünen yol ise atiye çıkar.
Bu söz, bir iddiadır; bu iddia, ancak Allah’ın nizamıyla yaşanır. Şeriattan kopmuş bir mazi ve Batı’ya teslim olmuş bir ati, bu sözün anlamını çürütür.
Türkiye’nin kurtuluşu, bu sözü yalnızca söylemekle değil, onun ruhunu yaşamaktadır. Maziden ilham, atiden umut!
Bugün bu söz, bir hakikat çağrısından ziyade bir yaldızlı yalan gibi duruyor. Ancak bu millet, mazisine döner ve hakikati yeniden keşfederse, atiyi inşa edebilir. Hakikat, Allah’ın hükmünde; kurtuluş, o hükme teslimiyettedir.