bir garip ülke. birkaç gün önce teyzemin bu ülkede ingilizce öğretmenliği yapan lübnanlı bir arkadaşıyla tanıştım. aksanını saymazsak türkiyedeki çoğu ingilizce öğretmeninden daha akıcı ingilizce konuşuyor. neyse. kendisi bir kanser atlattığı için oruç tutmuyor ve sürekli su içmesi gerekiyor. kuveyt'te bir ramazan günü dışarda su içtiğinde arkadaşı onu uyarmış. meğer kuveyt'te ramazan günü dışarda bir şey yiyip içen biri görülürse polise şikayet ediliyormuş ve dahası o kişi ramazan bitene kadar hapiste tutuluyormuş. ayrıca uluslararası olan havaalanları dahil heryerde yiyecek satan yerler sahurdan iftara kadar kapalı oluyormuş. kendisi yine de su içmeden yapamadığı için her zaman yanında kanser olduğunu gösteren bir belge taşıyor. insan daha neler diyor yahu.
hintçe kale anlamına gelen sözcüğün arapça kısaltmasından adını alan, 1756 yılında iktidarı alan ve günümüze kadar da taşıyan sabah ailesinin yönetiminde olan abd maşası, kuklası, uşağı ülke.
sokakları lüks oto galerisi misal 18 lik zıpırların lamborgini ve ferrari ile dolaştığı hintlilerin her işi yaptığı ama adam yerine konmadığı hatta kasdi arabalarına çarpıldığı yarım litre suyun 1 litre benzinden 2 kat pahalı satıldığı 1 dinarın takribi 5 dolar olduğu ülke...
çenesi düşük insanların ülkesi. amiyane tabirle mahalle karısı diye tabir ettiğimiz kişiler bunların yanında bok yemiş.
şuan karşımda bir tanesi var. birazdan 1 saat 45 dakika olacak, ayağa kalktı, montunu giyindi ama hala lafını bitiremedi. "bi huzur ver lan" diye bağırmamak için kendimi kasıyorum. şeytan diyor kalk, ağzını burnunu kır.
edit: bugun dayanamadim, bi tanesine "yeter ulan" dedim.
ayrıca kuvet dinarı dünyanın en yüksek değeri olan para birimidir.
saati greenwich saat ayarlamasından 3 saat geridir.
kuveyt halkı her türlü zenginliğe erişmiştir (petrol sağolsun); fakat bir türlü bu zenginliklerini ülke menfaatleri için kullanamamaktadır. belki halkın yeterince zeki olmadığından kaynaklanabilir. ama bunun bir de diğer yüzü var.