orta asya türk boylarının yöneticilerine, yönetim görevinin tanrı tarafından verildiğine inanılıyordu. ayrıca hakanın ve sülalesinin kanının kutsal olduğuna inanılırdı.
(Kut/Kud) kökünden türemiştir.
Temizlik anlamını içerir.
Farsça Hüda kelimesinin dönüşmüş biçimi olduğu öne sürülse de aslı Türkçe Kut (kutsallık, kutluluk) kökünden türemiştir.
Bereket, yaşam gibi anlamlar içerir.
Kutan, dua, yakarış demektir.
Evenk dilinde Khutu sözcüğü kutsallık manası içerir.
Kudagaçı sözcüğü, büyücü, şaman anlamına gelir.
Kuthu şeklinde Tunguzcaya ve Hutu şeklinde Mançucaya geçmiştir.
Sümercede de ayen Kut biçimiyle yer aldığı görülmektedir.
itelmenlerin (Kamçadalların) Kuth veya Kutka (Kutku) adlı dünyayı ve canlıları yaratan bir Tanrıları vardır.
Osmanlı tarafından hile hurda ile çok güzel kullanılmış olan anlayıştır. efendim durum şu; ankara savaşında Timur'a yenilen Osmanlı anadoludaki hakimiyetini kaybetmeye başlar. beylikler yeniden palazlanır ve Osmanlı zor duruma düşer. Osmanlının bşr yalana ihtiyacı vardır ve oğuzname adında bir eser yazdırıp çoğaltırlar. o kitapta Osmanlının hükümdar yetiştiren soydan (aşina) gelen kayı boyuna mensup olduğu yalanını yayarlar. tabi türk töresinde hükümdar yetiştiren soydan gelmek bir prestij meselesidir. buna inananlar Osmanlı etrafında birleşmeye ve diğer beyliklerle savaşmaya başlarlar. Osmanlı oğuz han soyundan olabilir belki ama kesinlikle hükümdar yetiştiren aşina kolundan değildir. bu tarihi bir yalandır. bunu neden anlattım onu da izah edeyim; tanrı tarafından yetkilendirildiği inanışı denildiğinde bik bik ötüp osmanlıya gelince toz kondurmayanların kulağına küpe olsun diye.
Aslında ülkeyi tek kişi (Kağan) yönetiyor şeklinde değil de, devleti hanedanlık yönetiyor şeklinde bir sistem kurulsa idi, kut anlayışı aristokrat bir sistemin temelini atabilirdi.
Ülke yönetiminin sadece, tanrının ülke kurma becerisi verdiği, askeri anlamda donanımlı ve ülkenin eğitim gücünü elinde bulunduran bir hanedanın yönetmesi şeklinde..
Kağanlık sistemi olmasa kut anlayışı direkt aileye ve soya dayandığı için doğrudan aristokrat bir sistem doğurabilirmiş.
Kağanlık monarşisi ile, monarşinin de kurultay ile mutlak etkisinin kırılmasıyla Türklere özgü devlet geleneği doğmuş olmuş.