evet yenmişizdir.
hatta çanakkale'deki bu yenilgi sonrası, izmir'in kurtuluşundan sonra ingiliz'ler yeniden türk'lerle savaşmaya cesaret edemeyip, istanbul'u savaşamadan terketmek zorunda kalmışlardır.
onların hedefi istanbul'du ve bunu başaramadılar.
ingiliz'ler bile bunu kabul ediyorken, eğer yenmedik diyebiliyorsan, kurura bakma ama malsın.
yanlıştır. istanbul'u elinde tutan ingiliz ordusu, niçin istanbul'u savunmak için 1 tek kurşun atmadan çekip gitmiştir.
yunanlılar yenilirken, isteseler sömürgelerinden yüzbinlerce asker getirebilirdi. niçin yapmadılar ?
genelde bu tür teorilere dudak bükerim çünkü belge göremem ama üretilmesinde demem. beynimiz gelişir.*
ama şu soruyu da sorarım. madem türkiye o kadar etki altında idi neden ikinci dünya savaşına girmedi. değil mi, o zaman için türkiye büyük bir potansiyel. madem bu devlet kontrol altında halkını sür cepheye koca bir dünya savaşı. az şey mi.
ha bak şuna bişey diyemem. ekonomik çıkarlar için her ülke birileriyle işbirliği yapmak zorunda. adı geçen ülkelerle de yapılmıştır. başkalarıyla da.
haa bir de başlığa dönecek olursak, türk gibi tarihe yön vermiş bir ulustan bahsediyoruz. asla esir olmamış bu beylik bir laf değil. tarih belgeliyor bunu. ingiliz olsaydı o da boğulurdu bu topraklarda.
gittikçe açılıyorum bak. istanbul gibi bir şehir bırakılır mı güzel kardeşim. bu adamlar zamanında burayı işgal etmiş. neden bıraksınlar ki.
istanbulu işgal eden ingilizlerle sasvaşacağımız gücümüz olmadığından dolayı, istanbulu terk etmelerine karşılık paşa paşa isteklerini kabul etmemiz sonucunda hiç kan dökmeden memleketimize kavuşmamız sağlanmıştır. peki neydi bu ingiliz istekleri; öncelikle halifeliğin kaldırılması( hala bazı gençler atatürk' ün kaldırdığını sanarlar), petrol kaynaklarını terk etmemiz ve boğazlardaki haklarımız gibi sürer gider.
(bkz: osmanlı) ingilizlere yenilmiştir. mısır arabistan ırak filistin vs. toprakları binlerce şehit verilerek kaybedilmiştir. sadece (bkz: gazze muharebesi)nde 2000 şehidimiz var, ingilizlerin 5000 kaybı. (bkz: filistin) cephesinde "300.000 şehit" vermişiz. kurtuluş savaşı kaybımız "11.000 şehit" civarıdır(büyük dedem de dahil (bkz: sarıkamış harekatı)). allah(c.c) şehadetlerini kabul etsin
tarihi sadece mustafa kemal endeksli algılarsanız herşey kurtuluş savaşından ibaretmiş gibi zannedersiniz.
kurtuluş savaşında ingilizlerle çarpışmadık ama politik anlamda ingilizleri yenmiş olabiliriz. zira 1.dünya savaşını kaybetmemize rağmen kurtuluş savaşı kazanımlarıyla sevr'in üstüne toprak atıp 4444 kere gulfü okuduk.
dolaylı yoldan ingilizlerde yenilmiştir. kısmen doğrudur yani. nitekim yunanlıları üstümüze salan ingiltere'nin ta kendisidir. ancak kahraman türk milleti ve mustafa kemal atatürk 9 eylül'de izmir'de yunanı denize dökerek ingilizleri göt etmiştir.
ingiliz, türk ve dünya tarihine Fransa ve ingiltere'nin 200 yıllık yenilmezliği kurtuluş savaşıyla bozulduğu yazmaktadır. Daha fazla açıklamaya gerek yoktur.
evet fiiili olarak yunan krallığını yenmiştir türkiye, bu açıdan bakıldığında doğrudur. ama bu yunan krallık ordusunu anadoluya kim çıkartıp türklere karşı maşa olarak kullanmıştır, ona da bakmak lazım yunanı denize döktük tamam ama ingilize'de el siki ile gerdeğe girilmeyeceğini fiili olarak gösterilmiştir. yani kısacası atatürk ingiliz ve ingiliz yandaşlarına koymuştur çocuğu; yandaşları hala böyle başlıklar açarak içlerindekini çıkartmaya çalışıyolar, uğraşmayınız efendim kıpırdadıkça iyice içinize kaçar.
ingilizler alacağı yeri aldı önceden zaten, bizim beş para etmez topraklarımızda gözü yok adamların. isteselerdi onuda alırlardı zaten. senin askerinin ayağında çarık yoktu. kemalistlerin lozan diye bildiği, sevr in son şekli zaten. anlamazlar ki geri zekalılar.
Adamlar yunanı, fransızı üstümüze salıp, Musul'u almış. Üstelik Musul ateşkesten sonra işgale uğramıştı. ingiliz için Musul'a sahip olmak yeterli bir başarıdır. üstelik savaş esnasında kazandığı toprakları da barış anlaşmasıyla teyit ettirdi.
dünya tarihinde 3 cephede eş zamanlı "kurtuluş savaşı" vermiş ve sonunda bağımsızlığını ilan edebilmiş tek ülkeyiz.
kuzey hariç ( ruslarla aramız iyiydi çok şükür) ülkenin her cephesinde savaş verilmiş ve sonunda tam bağımsız Türkiye Cumhuriyeti devleti kurulmuştur, bu devlete yakın zamanda bağımsız hatay devleti de dahil olmuş ve sınırlarımız resmi olarak belirlenmiştir.
siz neyin kafasını yaşıyorsunuz?
kurtuluş savaşında hangi ülkelerle savaşıldığını bilmeyenler için buyurun kısa bir tarih özeti ;
Doğu Cephesi > kazım karabekir Ermeniler ile savaşmıştır ki yıllarca bize "soykırım yaptınız" demelerinin sebebidir.
Güney Cephesi > ingilizler Musul, Antep, Urfa ve Maraş; Fransızlar ise Adana ve Mersin işgal etmişlerdi. ingiltere 15 Eylül 1915’de Fransa ile anlaşarak Maraş, Urfa ve Antep’i Fransa’ya terk etmiştir. Fransızlar Ermenilerle işbirliği yaparak Maraş, Urfa ve Antep’i işgal ettiler. Yöre halkı Fransızlara karşı savunmaya geçmiş ve sonuçta Şubat 1920’de Maraş, Nisan 1920’de Urfa ve Ocak 1921’de de Antep işgalden kurtulmuştur. Fransa, kuva-yı milliye ( halk ordusu) tarafından Sakarya savaşında malup edilmiş ve 20 Ekim 1921'de bölgesi terk etmiştir. güney cephesi kuva-yi milliye sayesinde kapanmıştır.
Batı Cephesi > tüm yunan ordusu ile mücadele edilen cephedir. 1. ve 2. inönü savaşlarının geçtiği cephedir ( ki burada yer alan inönü isminin ismet inönü ile alakası yoktur) Batı cephesindeki gelişmelerin ardından Sakarya Meydan Muharebesi, Büyük Taarruz ve Başkomutanlık Meydan Savaşı verilmiştir.
Tarihin 30 Ağustos 1922'yi gösterdiği gün "Ordular ilk hedefiniz Akdeniz’dir. ileri!" burada kastedilen akdeniz aslında Ege denizi ve izmir ilidir...yunan'ı denize dökme zamanı gelmiştir...
Dünya tarihinde bu kadar kısa sürede 3 cephede farklı milletlerin işgal kuvvetleriyle mücadele ederek Zafer kazanmış Tek milletin vatandaşları olarak bu ülkeyi, bu bayrağa ve bu savaşta canını kaybeden tüm şehitlere saygı duymak zorundasınız.
Siz unutmuş olabilirsiniz ama biz bu ülkenin nasıl kurulduğunu hatırlıyor ve çocuklarımıza tüm detaylarıyla öğretiyoruz...
i)5 eylül 1919'da, birer ingiliz-fransız taburu dörtyol'un gürlevik mevkiinde, işgalcilere karşı çıkan kara hasan'ın kuvvetini kuşatır. çatışma sonunda, oldukça zayiat veren ingiliz ve fransızlar, dörtyol'a çekilirler.
ii)27 eylül 1919'da, merzifon'daki ingiliz birliği samsun'a, kendisini izleyen bir kuva-yı milliye birliği ile çarpışa çarpışa çekilir.
iii)21 haziran 1920'de, 150 kişilik bir türk birliği çamlıca'daki ingiliz mevkilerine saldırır, top ve makineli tüfek ateşiyle püskürtülür.
iv)25 haziran 1920'de, yunan ilerlemesini kolaylaştırmak için mudanya'ya çıkan ingiliz kuvvetini, türk birliği ateşle karşılar, bazı kayıplar verdirir ve geri çekilir, akşam ingilizlerin çekilmesi üzerine mevzilerine geri döner.
v)ingilizlerle kurtuluş savaşı sırasında yaptığımız muharebelerden biri de güney cephesindeki revandiz harekatıdır. revandiz harekatı da kurtuluş savaşımızda nedense fazla bahsi geçmeyen muharebeler dizisidir ve ingilizlere karşı verilmiştir.
(bkz: kurtuluş savaşının bilinmeyen cephesi revandiz/#42137933)
yani ingilizlerle çarpışmış mıyız? evet. kurşun atmış mıyız? evet.
ama ingilizleri asıl perişan ettiğimiz, hatta britanya imparatorluğu'nun dağılmasına sebep olduğumuz olay ise çanakkale krizi'dir.
hani istanbul tek kurşun atılmadan nasıl alındı diye soruyorlar ya bunlar sürekli, işte o sorunun cevabı bu olaydır.
istanbul'un işgali, bizim için 1. dünya savaşının resmen bitişi olan mondros mütarekesinin hemen ardından 13 kasım 1918'de başlamış, 16 mart 1920'de ise resmi bir işgale dönüşmüştür.
takip eden aylarda ve senelerde şanlı türk kurtuluş savaşı sona ermiş, anadolu işgalden temizlenerek 9 eylül'de düşman izmir'den denize dökülmüştü.
lakin bütün bu zaferlere rağmen işgal hala sona ermemişti.
istanbul ve çanakkale işgal altındaydı.
trakya işgal altındaydı.
işte, izmir'in düşman işgalinden kurtuluşunun hemen ardından, başkomutan mustafa kemal, ordunun çanakkale üzerine yürümesini emreder.
emir gayet açıktır, müttefik kuvvetlerin herhangi bir direnişi ile karşılaşılacak olunursa, türk yurdunun gerçek bir vatan olabilmesi için gerekirse yeniden savaş dahi göze alınacaktır.
aynı emir, izmir limanında demirli olan ingiliz savaş gemileri için de verilmiş ve izmir körfezindeki düşman unsurları aldıkları ultimatom sonrası türk karasularını terketmek zorunda kalmışlardı. https://galeri.uludagsozluk.com/r/2113963/+
çanakkale boğazına yürüme emri alan türk ordusu 2 gün içinde çanakkale boğazına varmışlardı.
ingiliz hükümeti işgal kuvvetleri komutanı general harrington'a, "türk ordusu'nun çanakkale'ye girmesi halinde karşı konulmasını ve bölgenin ne pahasına olursa olsun savunulması" talimatını göndermişti.
fakat çanakkale'de bulunan fransız ve italyan işgal kuvvetleri türk süvarilerinin bölgeye ulaşması ile birlikte geri çekildiler.
(fransızlar ile 1921'de yapılan ankara antlaşması bunun en önemli sebebidir)
böylece general harrington türk ordusuna karşı yalnız kaldı ve çıkacak yeni bir savaşın sadece ingilizlerin inisiyatifinde çıktığı algısı yaratmamak için bu sorumluluğu üstlenmedi ve londra'dan gelen emre rağmen direniş göstermedi.
böylece türk süvarileri çanakkale müstahkem mevki komutanlığı karargahına türk bayrağını çekmişlerdi.
lakin çanakkale boğazı hala düşman zırhlılarının kontrolündeydi, bunun üzerine türkiye, ingilizlere bir nota ve ultimatom daha verdi.
savaştan yeni çıkmış yorgun türkiye, yeni bir savaşa hazırlanıyordu. britanya imparatorluğu da keza türkiye'nin bu restini görmüş, savaş hazırlıklarına başlamıştı.
lakin konunun parlamentoda görüşülmesi esnasında lloyd george hükümeti karşısında son derece sert ve kararlı, bir o kadar da savaştan bıkmış bir muhalefet buldu.
muhaliflere en büyük desteği verenler ise kanada ve hindistan gibi büyük dominyonlardı.
savaş kararı alabilmek için kanada ve hindistan'ın da oluru gerekliydi.
söz isteyen kanada temsilcisi "konu hususunda kararın kanada parlamentosunda alınacağını belirterek, savaş kararı alınacaksa bu kanada'yı bağlamaz, kanada parlamentosu savaş kararını kendi alır, londra'da değil" diyerekten kanada'nın ingiltere'ye karşı ilk siyasi ayrılığını başlatmış oldu.
kanada'nın gösterdiği bu tepkiye avustralya, yeni zelanda ve hindistan'da destek verince britanya parlamentosunda bir kriz başgösterdi.
işte bu kriz sonrası ise lloyd george ve partisi liberal parti istifa etmek zorunda kaldı.