bugün
- cinlerin musallat olma sebepleri21
- uzay pornosunun adı ne olmalı9
- bizi tanrı değil bilim kurtaracak16
- hiç yaşamadığın şeyi hatırlamak11
- ali koç da bizim aziz yıldırım da bizim16
- herkesle iyi geçinmek13
- rte türkiyenin geleceğinin garantisidir14
- akraba evliliği bir özgürlüktür18
- kur koruma ne demek11
- ali koç12
- kadının kocasına ismi ile seslenmesi mekruhtur18
- icardi190519
- ellerim bos gonlum hos9
- gavsın 4 büyük meleğin özelliklerini taşıması9
- irem derici'nin erkek sevdası13
- gideon reid morgan jj29
- jose mourinho19
- küresel ıkınmanın yahudi olması gerçeği14
- islam10
- meral akşener14
- bir insanın sizi sevmediğini nasıl anlarsınız12
- ctrlx ile adana sokaklarında gece vakti gezmek9
- anın görüntüsü14
- üstteki yazar hakkında fikrini söyle13
- allah'ın bizi yobazlarla imtihan ettiği gerçeği15
- arkadaşlar sizce bu bana yakışır mı8
- saraca silsüpüroğlu14
- tatvan belediyesinde rte'nin resminin indirilmesi36
- mustafa kemal atatürk8
- aktroll yazarları donuzlayıp umursamamak11
- savaştaki ülkelerden daha fazla enflasyon olması15
- amerikan film klişeleri9
- namaz kılmayan türk değildir13
- esma bint mervan15
- fenerbahçe9
- atatürk'ün yabancılarla evliliği desteklememesi11
- aziz yıldırım ve ali koç'un canlı yayına çıkması43
- dursun özbek'in aziz yıldırım'a verdiği ayar9
- erkek sünnetine 18 yaş sınırı getirilmesi16
- maca sekiz8
- erkek erkeği siker mi15
- yazarların bira içme rekorları13
- bik bik'in gece kapısına gidip serenat yapmak14
- tezgahtarlık yapan doktora mezunu26
- aziz yıldırım12
- bir hafızın ateiste karşı müthiş açıklamaları9
- 9 haziran 2024 fenerbahçe başkan seçimi11
- kürt milliyetçiliğinin çok komik olması16
- akp nin iktidardan düştüğü gün13
- sözlükten hatun kaldırmak8
bir çocuk için bakkala çaktırmadan içinde taso var mı diye cipsleri kurcalamaktır. bir bakkal için "kaşarım kötü abi, beyaz peynir keseyim sana" deyip elinde kalan beyaz peyniri kakalamaktır.
charlotte fiona freyja nickli yazarın, bilmem kaç küsur erkeği birlikte idare edip, mesaj yoluyla "kocişim" diye hitap edip şuh ve titrek orgazmlara gark olması kurnazlığı, aklıma geçmişten hatırladığım kurnazlıkları getirdi...
mesela aklıma geçmişte uyanık bir türk vatandaşının marlboro'yu mahkemeye vermiş olduğu geldi... elli milyon dolar istiyordu. Paketin üzerinde sigaranın sağlığa zararlı olduğu yeterince büyük yazılmamış, vatandaş da sigaranın zararlı olduğunu daha önce hiç duymamışmış, çok bozulmuş... ne oldu acaba akıbeti?
Öyle ya, ayağı kaldırıma takıldı diye belediyeye dava açıp milyon dolar isteyen, kedisini sokup öldürdüğü mikrodalga fırının üzerinde "kedi kurutmada kullanılmaz" yazmadığı için üretici firmayı mahkemeye verip milyon dolar isteyen Amerikalı uyanıktı da, biz enayi miydik?
tam bunları hatırlarken aklıma daha da bomba bir kurnazlık hikayesi geldi!
Bir başka vatandaşımız, ingiltere ve Fransa hükümetlerine karşı şu ünlü Avrupa insan Hakları Mahkemesi'nde dava açmıştı.
Tam bir milyar dolar istiyordu, bir milyar dolar!
Neden mi? Çanakkale'ye saldırmış oldukları için!
Olay tam doksan sene evvel cereyan etmiş ama o bugünkü hükümetlerden davacı olmuştu. Zarar yok, "devletin sürekliliği" ilkesi var ya, herifler doksan sene önce yapıldığı ileri sürülen sözde Ermeni soykırımının hesabını bugün bizden sormuyorlar mıydı?
Fakat vatandaşımızın dava dilekçesinde öne sürdüğü gerekçe hepsine tuz biber ekiyordu;
Davacı, söz konusu hükümetleri, Çanakkale saldırısını "insanlık değerini hiçe sayarak başlatmış olmakla" suçluyordu.
Bildiğimiz kadarıyla Çanakkale'de zehirli gaz kullanılmadı. Kaldı ki, zehirli gazı 1916 yılında batı cephesinde ilk başlatanlar, müttefikimiz Alman hükümeti ve ordusudur. Yani, "bizimkiler"!
Atom bombası da, bildiğimiz kadarıyla Çanakkale'den tam otuz yıl sonra atıldı.
Ne zamandan beri toplu tüfekli "klasik" cephe saldırıları "insanlık değerlerini hiçe saymak" sayılıyordu acaba?
Gene bildiğimiz kadarıyla, ingiliz ve Fransız hükümetleri bize savaş ilan etmemişlerdi, tam tersine, biz onlara ettik!
Etmeden önce de, Osmanlı üniforması giymiş Alman bahriyelileri, Osmanlı bayrağı çekilmiş Alman gemileriyle gidip Rusya'nın Karadeniz kıyısını bir güzel bombalamışlardı... Yani sahtekarlık da yaptık... Bu olaydan da Osmanlı hükümetinde yalnızca dört kişinin haberi vardı... Ya şimdi de Putin bizim Deniz Kuvvetleri Komutanlığı'nı mahkemeye verirse?
Sen herifin müttefikine saldıracaksın, herif onlarla yapmış olduğu anlaşma gereği sana yanıt verince kabahatli olacak. Üstelik Çanakkale saldırısı da, savaşın başlamasından tam yedi buçuk ay, bizim savaşa girmemizden tam beş ay sonra... Azıcık gecikmiş bir yanıttı.
Davacı vatandaş ayrıca söz konusu hükümetleri bu saldırıyı yapmakla "Türkiye'nin büyümesini ve toplumun gelişmesini on yıllarca geciktirmiş" olmakla da suçluyordu.
Davacı vatandaş ya okul sıralarında işi kuşbazlığa vurup tarih derslerini kırdığı için ya da hiç mi hiç okul yüzü görmediğinden, bunları duymamıştı.
Ya da "Türk'e Türk propagandasının" etkisinde kalmıştı.
Ya da bir yerlerden "Avrupa insan Hakları Mahkemesi para dağıtıyor abi" şeklinde bir duyum almış olmalıydı...
Sorun sanırım, "Çanakkale muharebelerini kurtuluş savaşımızın bir parçası sanmaktan" kaynaklanıyordu. "Her iki filmde de Atatürk oynuyor" şeklinde algılıyorlar ya... Oysa ikisinin arasında altı yıl vardır.
bu dava da ne oldu bilmiyorum ama sanırım bir şey çıkmamıştır...
Fakat benim korkum da şu; Ya herifler de bizden Süveyş Kanalı'na saldırdığımız için bir milyar sterlin isterlerse ne olacak?
Efendim? Öyle bir şey mi vardı? "Sözde kanal seferi"...
Genel kültür, adamı durduk yerde madara olmaktan korur. Genel kültür edininiz sevgili yazarlar. Çok faydalıdır.
mesela aklıma geçmişte uyanık bir türk vatandaşının marlboro'yu mahkemeye vermiş olduğu geldi... elli milyon dolar istiyordu. Paketin üzerinde sigaranın sağlığa zararlı olduğu yeterince büyük yazılmamış, vatandaş da sigaranın zararlı olduğunu daha önce hiç duymamışmış, çok bozulmuş... ne oldu acaba akıbeti?
Öyle ya, ayağı kaldırıma takıldı diye belediyeye dava açıp milyon dolar isteyen, kedisini sokup öldürdüğü mikrodalga fırının üzerinde "kedi kurutmada kullanılmaz" yazmadığı için üretici firmayı mahkemeye verip milyon dolar isteyen Amerikalı uyanıktı da, biz enayi miydik?
tam bunları hatırlarken aklıma daha da bomba bir kurnazlık hikayesi geldi!
Bir başka vatandaşımız, ingiltere ve Fransa hükümetlerine karşı şu ünlü Avrupa insan Hakları Mahkemesi'nde dava açmıştı.
Tam bir milyar dolar istiyordu, bir milyar dolar!
Neden mi? Çanakkale'ye saldırmış oldukları için!
Olay tam doksan sene evvel cereyan etmiş ama o bugünkü hükümetlerden davacı olmuştu. Zarar yok, "devletin sürekliliği" ilkesi var ya, herifler doksan sene önce yapıldığı ileri sürülen sözde Ermeni soykırımının hesabını bugün bizden sormuyorlar mıydı?
Fakat vatandaşımızın dava dilekçesinde öne sürdüğü gerekçe hepsine tuz biber ekiyordu;
Davacı, söz konusu hükümetleri, Çanakkale saldırısını "insanlık değerini hiçe sayarak başlatmış olmakla" suçluyordu.
Bildiğimiz kadarıyla Çanakkale'de zehirli gaz kullanılmadı. Kaldı ki, zehirli gazı 1916 yılında batı cephesinde ilk başlatanlar, müttefikimiz Alman hükümeti ve ordusudur. Yani, "bizimkiler"!
Atom bombası da, bildiğimiz kadarıyla Çanakkale'den tam otuz yıl sonra atıldı.
Ne zamandan beri toplu tüfekli "klasik" cephe saldırıları "insanlık değerlerini hiçe saymak" sayılıyordu acaba?
Gene bildiğimiz kadarıyla, ingiliz ve Fransız hükümetleri bize savaş ilan etmemişlerdi, tam tersine, biz onlara ettik!
Etmeden önce de, Osmanlı üniforması giymiş Alman bahriyelileri, Osmanlı bayrağı çekilmiş Alman gemileriyle gidip Rusya'nın Karadeniz kıyısını bir güzel bombalamışlardı... Yani sahtekarlık da yaptık... Bu olaydan da Osmanlı hükümetinde yalnızca dört kişinin haberi vardı... Ya şimdi de Putin bizim Deniz Kuvvetleri Komutanlığı'nı mahkemeye verirse?
Sen herifin müttefikine saldıracaksın, herif onlarla yapmış olduğu anlaşma gereği sana yanıt verince kabahatli olacak. Üstelik Çanakkale saldırısı da, savaşın başlamasından tam yedi buçuk ay, bizim savaşa girmemizden tam beş ay sonra... Azıcık gecikmiş bir yanıttı.
Davacı vatandaş ayrıca söz konusu hükümetleri bu saldırıyı yapmakla "Türkiye'nin büyümesini ve toplumun gelişmesini on yıllarca geciktirmiş" olmakla da suçluyordu.
Davacı vatandaş ya okul sıralarında işi kuşbazlığa vurup tarih derslerini kırdığı için ya da hiç mi hiç okul yüzü görmediğinden, bunları duymamıştı.
Ya da "Türk'e Türk propagandasının" etkisinde kalmıştı.
Ya da bir yerlerden "Avrupa insan Hakları Mahkemesi para dağıtıyor abi" şeklinde bir duyum almış olmalıydı...
Sorun sanırım, "Çanakkale muharebelerini kurtuluş savaşımızın bir parçası sanmaktan" kaynaklanıyordu. "Her iki filmde de Atatürk oynuyor" şeklinde algılıyorlar ya... Oysa ikisinin arasında altı yıl vardır.
bu dava da ne oldu bilmiyorum ama sanırım bir şey çıkmamıştır...
Fakat benim korkum da şu; Ya herifler de bizden Süveyş Kanalı'na saldırdığımız için bir milyar sterlin isterlerse ne olacak?
Efendim? Öyle bir şey mi vardı? "Sözde kanal seferi"...
Genel kültür, adamı durduk yerde madara olmaktan korur. Genel kültür edininiz sevgili yazarlar. Çok faydalıdır.
kurnazlık herşeyden önce korkunun ifadesidir, bu yüzden de kadınlara ve çocuklara özgüdür.
toplumda yaygın şekilde olduğunu düşünüyorum. onun yerine dürüstlük ve açıklık daha yaygın olsaydı keşke.
Kimi doğuştan kurnaz kimi sonradan, kimi de bazan ve kendini uyanık sanan, halbuki çoğu zaman ayakta uyuyan, baltayı taşa vuran ve ancak ölünce uyanan..
güncel Önemli Başlıklar