kuran ı hz muhammed in yazmış olma ihtimali

entry215 galeri5
    187.
  1. Yalan söylemekten verem olmuş, gecelere bok atar utanmadan.
    0 ...
  2. 186.
  3. Gerçeklerin Ağır geldiği Kişinin normal tepkisidir.

    Sen öyle inanmak istiyorsan inan.
    3 ...
  4. 185.
  5. madem öyle düşünüyorsun neden bu mevzuyla bu kadar ilgileniyor bir de üzerine başlık açıyorsun diye sormak istediğim yazar beyanı.
    8 ...
  6. 183.
  7. "Göğü büyük bir kudretle bina ettik ve biz onu genişletmekteyiz"

    Zariyat 47

    "Rüzgârları da aşılayıcı olarak gönderip yukarıdan su indirerek sizi onunla suladık. Onu toplayıp depolayan da siz değilsiniz"

    Hicr 22.

    Sayın kefereler! Eğleniyor muyuz!
    2 ...
  8. 182.
  9. 181.
  10. Kur'an'ın mucizeleri kabaca incelendiğinde dahi böyle bir ihtimalin söz konusu olmadığı açıkça belli olacaktır. Kur'an'ın tavrı nettir ayrıca, açıkça meydan okur. yazabiliyorsanız benzerini yazın, yazamıyorsanız susacak, Allah'a teslim olacaksınız.

    19 mucizesi: http://19.org/tr/19-kodu/
    1 ...
  11. 180.
  12. Kendi yazsa niye allaha atfetsin.
    2 ...
  13. 179.
  14. Okuma yazma bilmeyen, neredeyse hiç mekkeden çıkmamış ümmi bir peygamber. Hiç bir alimden ders almamış. Cenabı allahın yüce kitabı Kuranı kerimin bildirdiği ve haber verdiği olayları ve kıssaları, hz peygamberin (s.a.s) kendiliğinden bilmesi mümkün değildir. Eee başkalarından da duyup öğrenmediğine göre, kerim kitabın ilahi kaynaklı olduğunun delilidir. Tabi inanmak istemeyen ona da bir kulp bulur. Fakat isnad edilenlerin hiç bir kıymeti harbiyesi yoktur aslı esasında. Kaldı ki bilim dünyasınca bugün daha yeni yeni açığa kavuşturulan onlarca mesele var, kur'anın haber verdiği. Onları nereye koyacaksınız ?
    3 ...
  15. 178.
  16. Olmayan ihtimaldir. Efendimiz (s.a.v) okuma yazma bilmezdi. Kuran da Allah' dan gelmiştir ve kıyamete kadar koruyucusu Allah' tır. Değişmesi mümkün değildir.
    2 ...
  17. 177.
  18. içerisinde geçen hikayelerin tamamına yakını kendinden önceki sözlü ve yazılı mitlerden alıntı olduğuna göre hayli yüksek bir ihtimaldir, ancak şiirselliğini taktir etmeden geçemeyeceğim.
    2 ...
  19. 176.
  20. bazı surelerde akla gelendir. kuranın tamamı kusursuz olduğu halde bazı sureler insan elinden çıkma gibidir. belki de bu da bir imtihandır deyip geçmek lazımdır. yoksa 1400 yılda başka peygamberler de çıkardı öyle kolay olsa bu iş.
    2 ...
  21. 175.
  22. 174.
  23. enfal süresinde geçen ayetler dikkatle okunursa birinci ayette;

    'sana ganimetler hakkında soruyorlar. de ki; ganimetler allah'a ve resulüne aittir. o halde eğer mü'minler iseniz allah'a karşı gelmekten sakının, aranızı düzeltin, allah ve resulüne itaat edin.' denilmektedir.

    yani ganimet olarak ne varsa barış zamanı elde edilen, allah'a ve resulüne aittir.

    41. ayet ise şöyledir;

    'bilin ki ganimet olarak aldığınız her hangi bir şeyin beşte biri mutlaka allah'a, peygambere, onun yakınlarına, yetimlere, yoksullara ve yolculara aittir. eğer allah'a; hak ile batılın birbirinden ayrıldığı gün, iki ordunun karşılaştığı gün kulumuza indirdiklerimize inandıysanız. allah her şeye hakkıyla gücü yetendir'

    burada ise 'savaşta alınan, ele geçirilen' ganimetlerin taksiminin nasıl yapılacağı açıklanmıştır.
    0 ...
  24. 173.
  25. 'böylece sana emrimizden bir ruh vahyettik. sen kitap nedir, iman nedir bilmezdin. fakat biz onu, kullarımızdan dilediğimizi, doğru yola ilettiğimiz bir nur yaptık.' (şura suresi 52)

    'kur'an'ı sana indiren ve gerekli kılan allah, elbette seni varılacak yere döndürecektir. de ki: 'rabbim kimin hidayet getirdiğini ve kimin apaçık bir sapıklık içinde bulunduğunu bilir.' sen bu kitabın sana indirileceğini ummuyordun; rabbinden bir rahmet olarak geldi. o halde küfre sapanlara sakın destekçi olma.' (kasas suresi 85-86)

    ayetleri uyarınca kesinlikle mümkün değildir.
    1 ...
  26. 173.
  27. Not: bu girdi fazlaca bilgi içermektedir.

    "ve evren’i (göğü) kuvvetimizle kurduk, muhakkak ki onu genişletmekteyiz." (zariyat suresi 47. ayet)

    ayette “evren, gök” diye çevirdiğimiz kelime arapça “sema” kelimesidir. bu kelime aynı türkçe’deki “gök” kelimesi gibi hem evren’i, hem dünya’nın tavanını ifade eder. yeryüzünün üstünün tümü “sema” diye adlandırılır.

    evren sonsuz mudur? yoksa evren sınırlarla çevrili durağan-sonlu bir yapıda mıdır ? işte size insanlığın büyük dehalarının tarihin en başından beri en hararetli tartıştıkları konulardan biri.

    diyebiliriz ki insanlık tarihinde çok az konu bu kadar hararetle tartışılmış ve tüm uğraşlara rağmen bu konuda görüş birliğine varılamamıştır. ilk önce felsefenin içinde, daha sonra ise felsefeden bağımsızlığını ilan eden fizikte, evren’in sınırlarının sonsuz olup olmadığı tartışılmıştır. tarihin en parlak simalarının bir kısmı evren’in sonsuz olduğunu, buna karşın birçok ünlü düşünür de evren’in sınırlarla çevrili bir şekilde sonlu olduğunu söylemiştir. oysa kuran bu iki görüşün dışında sürekli genişleyen dinamik bir evren modeli çizmiştir. kuran’ın çizdiği model, evren’in her an bir sonu olmakla sonsuz evren modelinden, sürekli genişlemekle ise durağan sınırlı evren modelinden ayrılmaktadır. böylece insanlığın bu en büyük tartışmasında kuran tüm düşünürlerin dışında üçüncü bir modeli tarif etmiştir.

    işte kuran’ın allah tarafından indirilip indirilmediğini anlamak isteyenler için bir test imkanı. bir tarafta ne felsefe, ne fizikle uğraşmış çöldeki muhammed; diğer tarafta felsefenin, fiziğin ünlü düşünürlerinin iddiaları. işte aristo, işte ptolemy, işte giordano bruno, işte telesio patrizzi, işte galieo galilei, işte ısaac newton… dünya tarihinin bu en büyük dehaları gözlemleriyle, formülsel uğraşlarıyla evren’in sınırlı, sonlu veya sonsuz olduğunu iddia etmişler, fakat hiçbiri genişleyen dinamik evren modelini çizememişlerdir.
    büyük deha newton’un fiziğinde bir eksik vardı. newton, sonsuz genişlikte ve değişmeyen bir evren modelini öngörüyordu. newton’un yerçekimi yasaları bir sorunla karşılaşıyordu. nasıl oluyordu da evren’in başlangıcından beri geçen çok uzun zaman sürecinde tüm madde birbirini çekip tek bir bileşime dönüşmüyordu?

    einstein’ın formüllerinden yola çıkan rus fizikçi alexander friedmann en ufak bir etkide evren’in genişleyeceğini veya daralacağını keşfetti. evren’in genişlemekte olduğunu ise açıkça, iddialı bir şekilde ilk savunan, belçikalı papaz ve bilim adamı georges lemaitre oldu. lemaitre, evren’in genişlemesini geri sardığımızda evren’in tek bir bileşimden açılarak oluştuğunu, evren’in genişlediğini; bir meşe palamudundan bir meşe ağacının büyümesi gibi evren’in bu başlangıçtaki bileşimden ortaya çıktığını söyledi. bu o kadar inanılmaz gözüküyordu ki, başta bu iddiaya kendi formüllerinden ulaşılan einstein bile inanamadı. lemaitre’nin fizikten pek anlamadığını söyleyerek, evren’in sonsuz genişlikte ve değişmez olduğunu söyledi. ilk başta, evren’in genişlediği kuramsal olarak ortaya konulmuştu. hiçbir felsefecinin tarihin uzun zaman diliminde ortaya koyamadığı bir açıklama, kant gibi bir felsefecinin “saf aklın eleştirisi” eserinde, zihinsel çatışkılardan (zihnin çözemeyeceği sorunlardan) biri olarak gördüğü ve “zihin bu sorunu çözemez” dediği konuda; başlangıcın olup olmadığı gibi dev bir hususta ortaya konulmuştu. bu kuram her şeye uyuyor ve evren’in neden yerçekimine rağmen çökmediğini açıklıyordu. alternatifi yoktu. doğru anahtarın kendi kilidine uyması gibi, doğru açıklama evrensel tabloya uymuştu. fakat bilim dünyasında ilk defa duyulan bu açıklama klasik tepkiyle karşılaşmıştı: “hayır, olamaz!”

    aynı yıllarda amerikalı astronom hubble, tüm bu kuramsal tartışmaların dışında, mount wilson gözlemevinde son derece gelişmiş teleskobu ile gözlemler yapıyordu. hubble tüm galaksilerin birbirinden uzaklaştığını, böylece evren’in genişlediğini gözlemsel olarak buldu. böylece görmediğimize inanamayız diyenlere hubble; “gördüğünüze inanmalısınız” dercesine genişlemeyi ispatladı. (hubble bu tespitinde doppler etkisini kullandı. buna göre uzaklaşan cisimlerin dalga boyları ışık dalgalarının spektrumunda uzar; böylece kırmızıya kayar, cisimler yaklaşıyor ise dalga boyu kısalır, böylece maviye kayar.) tüm galaksilerden gelen ışığın, spektrumda kırmızıya kayması, tüm galaksilerin uzaklaştığını gösteriyordu. hubble bu gözlemiyle beraber çarpıcı bir yasa da buldu, galaksilerin uzaklaşma hızları, galaksiler arasındaki uzaklıkla doğru orantılıydı. galaksi ne kadar uzakta ise, o kadar hızlı uzaklaşıyordu. bu sonuç tekrar tekrar test edildi. 1950’de abd’de mount palamar’da dünya’nın en büyük teleskobu inşa edildi. tüm testler, yeniden kontroller hep bu gözlemi doğruladı. hatta ölçümler yapılıp evren’in ilk yaratılış anının yaklaşık 10-15 milyar yıl önce olduğu iddia edildi.

    kuran’ın allah tarafından indirildiğini inkâr edenler, hz. Muhammed\'in kuran’ı uydurduğunu söylemektedirler. peki bunu söyleyenler hz. Muhammed\'in evren’in genişlediğini, 1900’lü yıllardan önce bilen dünya tarihindeki tek kişi olmasını nasıl açıklayacaklar? acaba hz. Muhammed 1900’lü yıllarda yapılmış olan teleskobun bir benzerini 600’lü yıllarda icat etmişti de, bu teleskobu kumlar altında mı gizliyordu? acaba hz. Muhammed teleskobu kullanmayı, yıldızların hareketlerini yorumlayacak bilgiyi biliyordu da, bunu insanlardan mı saklıyordu? eğer hz. Muhammed deli olduğu için peygamber olduğunu iddia etti denirse; bu nasıl bir deliliktir ki kendi döneminin insanlarının hiç birinin bilmediği ve bilmesine imkan olmayan, kendisinden 1300 yıl sonra ancak anlaşılacak olan bir gerçeği biliyordu ? eğer hz. Muhammed kendi menfaatleri için dini uydurdu denirse; bu nasıl bir menfaat uydurmadır ki bu kişinin uydurdukları ancak 1300 yıl sonra tam anlaşılıyor; fakat kendi döneminde bu ayeti söylemesi kendisine hiçbir menfaat sağlamıyor, hatta gözleriyle evren’in genişlediğini fark edemeyen düşmanlarına belki koz bile vermiş oluyordu. menfaat için hareket eden kişi, kendi yaşarken kendisine faydası olmayan, hatta kendi döneminde anlaşılmadığı için eleştirilmesine yol açacak bir şeyi söyler mi ?

    Tanım : Tüm anlatılanların ışığında olmayan ihtimaldir.
    3 ...
  28. 172.
  29. 171.
  30. 170.
  31. eğer böyle olsaydı diğer kutsal kitapları da onun yazması gerekirdi. çünkü diğer kitaplarda kurani haber vermişlerdir.
    2 ...
  32. 169.
  33. Rum suresi olayi hakkinda : Gelecekten haber veren bu ayetler gaybi bildirir. Kurani kendisi yazan bir insan bu tehlikeye neden girsin ? kaldi ki belirtildigi sekilde rumlar galip gelmistir. Bu konuda konusmak bile saçma ama umulur ki hidayete erenler olur diye yaziyorum .
    4 ...
  34. 168.
  35. müdessir suresi 17-26

    17. Ben onu dimdik bir yokuşa sardıracağım.
    18. Çünkü o, düşündü taşındı, ölçtü biçti.
    19. Kahrolası nasıl da ölçtü biçti!
    20. Yine kahrolası, nasıl ölçtü biçti!
    21. Sonra (Kur'an hakkında) derin derin düşündü.
    22. Sonra yüzünü ekşitti, kaşlarını çattı.
    23, 24. Sonra arkasını döndü ve büyüklük taslayıp şöyle dedi: "Bu ancak nakledilegelen bir sihirdir."
    25. "Bu, ancak insan sözüdür."
    26. Ben onu "Sekar"a (cehenneme) sokacağım.

    ebu cehil hakkında söylenen sözler içinde kin ve nefretin olduğu, insani duyguların yüzeye çıktığı sözler evet..
    3 ...
  36. 167.
  37. kuran düz bir yazı değildir içinde bilgilendirici çağı aşan bir sürü ayet vardır. o dönemim çok ötesinde bilimsel terimler vardır, bunları o dönemde alanında gece gündüz çalışan bir bilim adamı bile bilmiyorken efendimizin bilmesi olanaksızdır çünkü kendisi Küçük yaşlarda çobanlık yapmış, daha sonra ticaretle uğraşmış aynı zamanda okuma yazması da yoktu.

    “Biz göğü ‘büyük bir kudretle’ bina ettik ve şüphesiz Biz (onu) genişleticiyiz.” (Zariyat Suresi: 47) buyrun size kurandan bir ayet, evet evrenin genişlemesi daha yeni bulduğumuz bilimsel bir keşif bu olayı efendimiz uydurmadı ya elbet bir bildiren var. bunu bildiren de bu olayı inşa eden, gerçekleştirendir bu sadecebir ayet ve nicesi kuranda bulunmakta. su döngüsünden tutun biyolojiye kadar. o dönemde herhangi bir insanın üstelik alanı olanların bile bilemediği bilimsel konuların, efendimiz tarafından bilinmesi olanaksızdır. uydurdu diyenler evrendeki biyolojik düzene tesadüf diyenlerle aynı kafadadır.

    zaten bunlar tesadüf tesadüf devam ederler bilgisizce işine geldiği gibi davranarak.
    1 ...
  38. 166.
  39. allahumme salli ala seyyidina muhammedin ve ala ali seyyidina muhammed.
    -Allaha şükür ki bizim kalplerimiz de şüphe yok.
    1 ...
  40. 165.
  41. Yoksa onu Muhammed uydurdumu diyorlar? Deki; haydi sizde onun denginde bir sure getirin ve Allah tan başka çağırabileceğiniz kim varsa onlarıda yardıma çağırın. Sözünüzde samimi iseniz bunu yapın.

    Yunus 38
    5 ...
  42. 164.
  43. eger tanrı kuranı yazsaydı evrenin sırlarını yazardı, kimin kimi düzeceğini değil.
    1 ...
  44. 163.
  45. okuma yazma bilmiyordu ki muhammed nasıl yazmış olabilir? sorusunu soranlar için (bkz: vahiy katibi)
    0 ...
© 2025 uludağ sözlük