"Ey inananlar! Allah'a itaat edin, Peygambere ve sizden buyruk sahibi olanlara itaat edin. Eğer bir şeyde çekişirseniz, Allah'a ve ahiret gününe inanmışsanız onun halini Allah'a ve Peygambere bırakın. Bu, hayırlı ve netice itibariyle en güzeldir."
Sure El-Nisa Ayet 59.
Bu ayete inanıp da sünnet ve hadisi inkar etmek insanı küfre götürür. Benden söylemesi.
nedense müslümanım diyenlerin çoğunun kabul etmediği şeydir.
düşünsene adam kendi inandığı kitabı kabul etmiyor. olmaz kuran tek anlaşılmaz diyor. diyor ki bizim allah eksik yollamış kitabı o yüzden muhammed'in ölümünden bilmem kaç sene sonra yazılan hadistir şudur budurla yama yapacak. vay aq
ayetlerde ve hadislerde belirtildigi gibi yasayan muslumanlar ne yazik ki oldukca az. kuranda yazilanlar uygulansa dunyada daha az sıkıntilar olurdu diye dusunuyorum. insanlar hirsizlik yapmaktan, yalan söylemekten, faizden vb. korkmuyorlar. maalesef haram seyleri yapmak artik siradanlasti.
iletişimin gelişmesi ile birlikte din adına uydurulmuş ne kadar pislik varsa(uydurma hadisler -rivayetler) ve bunların deşifre olması ile birlikte şoke uğrayan okur yazar müslümanların imdadına yetişmek üzere 100 yıl önce başlayan ve son 20 senedir iyice kendini belli eden inanış biçimi.
kurandan başka kaynak kabul etmez. fakat kurandaki akıl ve bilimle uyuşmayan ayetlerini ise akla uygun seküler bir tarzda yorumlayarak insanları aslında bilinçli olarak deizme sürükleyerek islam dünyasını çürümüşlükten kurtarmayı amaçlayan bir sistemdir diyebiliriz.
Hidayetten nasipsizlerin tartışmaya devam ettiği konu. iyice okuyun bunu. Bakın Bir manada, hepimiz Kur’ân müslümanlarıyız. Çünkü, onun nuru sürekli hayatımıza akıyor ve bizi o besliyor. Evet, bizim can damarımız, havamız ve ziyamız Kur’ân’dır. Ebedlere kadar var olabilmemizin temel direği Kur’ân’dır. Kur’ân, bizim şahsî, ailevî, içtimaî, iktisadî, siyasî ve idarî hayatımızı tanzim eden bir kanunlar külliyatıdır; içinde bulundurduğu dua, zikir, fikir ve münâcâtlarla mana aleminde ilerleme rehberimizdir. Dahası Kur’ân, başta Sünnet olmak üzere diğer şer’î delillerin de kendisine dayandığı temel kaynağımızdır.
Ne var ki, günümüzde “Kur’ân müslümanlığı” sözü ile, özellikle Sünnet’i dışlayarak islâm’ı yalnızca Kur’ân’a göre yorumlamayı esas edinen bir anlayış nazara veriliyor. Bu açıdan da, bu tabiri masum bir haliyle aklı başında olan hiçbir müslüman kabul edemez.
Rasûl-ü Ekrem (sallallahu aleyhi ve sellem) Efendimiz Kur’ân ile nefes alıp verirdi. Ashab-ı Kiram, içinden çıkamadıkları meseleleri hemen Efendimize sorarlardı. Peygamber Efendimiz’in bizzat kendisine tevcih edilen pek çok sual, halledilmesi gerekli olan pek çok müşkil, ümmetiyle alâkalı dînî, sosyal hayat, iktisâdî, siyasî pek çok soruyu cevaplayarak öğretmişlerdir. Mesela; Kur’ân’da zikredilen namazı bütün rükünleri, şartları, sünnetleri ve âdâbıyla; haccı bütün teferruatıyla; zekâtı ayrıntılı olarak anlatırdı. Hal böyle iken sadece yüce kitabı referans alıp hadisi şerifleri yok saymak sapıklıktır. Son olarak Nisa suresinin 59. Ayetine bakmasını istiyorum hidayetten nasipsiz olan zavallıların.
kur an müslümanlığı hadis müslümanlığı gibi ayrım yoktur. komple hadise dayalı bir islam zaten yok. komple kur an a dayalı olan da biraz sakat olacaktır. yani müteşabih ayetlerin tefsiri imkansızlaşır. ve her kafadan bir ses çıkar ki nitekim öyle. ayrıca peygambere uymak ta şarttır. yani allah a inanmak ve peygambere uymak muslumanlığın en onemli gereğidir. uydurma ve ya zayıf hadisler zaten biliniyor. tabii buhari muslim i kusursuz ilan edenler hariç. orda biraz şirk bile olabilir. kesinlikle raviler çok önemli. hadis usulü okumuş biri olarak soyluyorum ki bu meselede birilerine fazla güven var. daha sorgucu olmak ve ebu hanife stili uygulamak gerekiyor.
peygamber efendimiz bize veda hutbesinde kuran ve ehlibeyt'i emanet etmiştir ve bu ikisinin kıyamete kadar birbirinden ayrılmayacağını bildirmiştir. Bugün bütün ehlibeyt'in rivayet ettiği hadis sayısı paralı hadis uyduran muaviye kulu ebu hureyre'nin çeyreği kadar değildir. Kimi kaynaklarda kuran ve sünnetim diye geçer ki bu kesinlikle yalan rivayettir az araştırma yapan bunu çok rahat bulur. Müslümanların bu hale gelmesinin yegane sebebi ehlibeyt'i bırakıp ehlibeyt düşmanlarına sarılmalarıdır.
kuran'i kerim, toplumlarin bir duzen icinde ve huzurlu bir sekil de yasamasini saglayan kurallari icerir.
eger bir musluman, kuran'i kerim de yer alan esaslara uygun olarak yasarsa, insanlar ve toplumlar arasinda sorunlar ortaya cikmaz.
dunya'ya ait her derdin aslinda caresine kuran'i kerim de rastlamak mumkundur.
kuran'i kerim muslumanlarin hayat rehberidir. oyle olmasi gerekir.
ve bu nedenle biz muslumanlar icin cok onem tasir...
O hâlde, dünya hayatını ahiret hayatı karşılığında satanlar, Allah yolunda savaşsınlar. Kim Allah yolunda savaşır da öldürülür veya galip gelirse, biz ona büyük bir mükâfat vereceğiz. nur suresi 74. ayet
tüm dünyayı havaya uçurup cennete gidebiliriz böylece.