Mülk süresinin 16 ve 17. Ayetinde; "gökte olanın sizi yerin dibine geçirmesinden güvende misiniz? O zaman, yer sarsıldıkça sarsılır. Gökten olan ın, başınıza taş yağdırmasından güvende misiniz? Benim uyarmamın nasıl olduğunu yakında bileceksiniz" demektedir.
Bu " gökte olan" kim?
Kuşkusuz allah!
Demekki bu ayete göre allah ın gökte olduğu çok açık biçimde anlatılıyor.
Şimdi burada şu sorular sorulabilir: allah gökte ise; gök allahtan büyük allah gökten küçük müdür?
Madem allah gökte onun varlığını sürdürmesi için bir mekana ihtiyacı var mı?
allah'ın zamandan, mekandan ve cisimden münezzeh olduğu iddiaları araplar felsefeye kafa yormaya başladığı zaman ortaya atıldı.
gökte duran, zamana tabi hareket eden, yüzü, eli olan bir tanrı fikri kuran'ın yazıldığı döneminin araplarına yabancı değildi, kaygılandırmıyordu. zira bu fikrin sakıncalarını anlayacak bilgi ve anlayış seviyesinde değildiler. dolayısıyla kuran'daki allah aynen böyle tarif edildi.
bu meselelere sonradan uyandılar ve "münezzeh" yalanlarını uydurdular. sorun şu ki bir önceki paragrafta anlattığım sebeplerden dolayı kuran okunduğunda görülen manzara bambaşka.
kur’an-ı kerim’in meâlini kur’an-ı kerim sanmaktan ileri gelir.
oysa "gerçek" kur'an-ı kerim, kürt sait'in kendisine levh-i mahfuz'dan ilham edildiğini ("vahy edildi" diyemediği için böyle şey ediyor) iddia ettiği sayıklamalarıdır. kuran yerine onlar okunmalıdır.
Kuranı kerimin meali Kuran değildir demek Victor Hugo nun sefiller romanının Türkçesi sefiller değildir demek gibi birşeydir. Bunu aslında müslümanların kafasına sokan bu işten çıkar sağlayan din tüccarları bunu anlayan müslüman açar Kuranı anladığı dilden okur lakin koyun olmak takıldığı konuyu Nihat Hatipoğlu gibilere sormaktan geliyor. Sorun sorun ama okumayın siz.
Allah için "gökte olan" demesi birçok müslüman icin şaşkınlık ve bocalamalara yol açmış.
Misal razi et tefzirül Kebir kitabında; (tanrının yeri göktür) demiş.
Karşılık olarak şu soru sorulmuş: tanrı gökte ise varlığını sürdürmesi için başka bir şeye bağlı olması gerekmez mi? Bu nasıl olacak?
Kuran yorumcuları genelde böyle açıkca gökte olan yazmasına rağmen allah sıfatına pek yakıştıramamış. Çok zorlamalı yorumlar yapmışlar. Lakin bu asla gerçeği değiştirmez.
Ebû Müslim bunu Arapların allahı gökte görmelerine bağlıyor.
Kuran da tevratta da tanrının asıl yerinin " tahtı-saray" yani Arş yani göklerin üstü olarak belirtiyor. Kuran da Araf, yunus , rad ve Taha surelerinde yüzünü yarattıktan sonra Arş a çıktığı bildirilmiş. Hatta arşı sekiz tane melek taşıyormuş. Hatta miraçta muhammed de allah ile görüşmek için Arş a çıkmış. Tevrat da bu şekilde Anlatır. "Göklerin göğü üstüne binmiş olana ezgiler söyleyin" der.
" efendi Rab tanrı, kutsal tapınağındadır. Onun tahtı göklerdedir." Der.
" efendi tanrı tahtını göklerde kurdu" der.
Zaten ilk çağ toplumların tamamı tanrının yerini göklerde buldu. Yahudi ve müslümanlar gökte buluş ise bunda şaşılacak ne var.