benim sonucunu 1 sandığım ama 1'den büyük çıkan matematik işlemi,neden ama neden yahu? diyerek fiyaskoyla son bulan zannım. tam kavramak için baştan alınmış hali;
Nisa Suresi(4)11. Allah size, çocuklarınız hakkında, erkeğe, kadının payının iki misli (miras vermenizi) emreder. (Çocuklar) ikiden fazla kadın iseler, ölünün bıraktığının üçte ikisi onlarındır. Eğer yalnız bir kadınsa yarısı onundur. Ölenin çocuğu varsa, ana-babasından her birinin mirastan altıda bir hissesi vardır. Eğer çocuğu yok da ana-babası ona vâris olmuş ise, anasına üçte bir (düşer). Eğer ölenin kardeşleri varsa, anasına altıda bir (düşer. Bütün bu paylar ölenin) yapacağı vasiyetten ve borçtan sonradır. Babalarınız ve oğullarınızdan hangisinin size, fayda bakımından daha yakın olduğunu bilemezsiniz. Bunlar Allah tarafından konmuş farzlardır (paylardır). Şüphesiz Allah ilim ve hikmet sahibidir.
Nisa Suresi(4)12. Yapacakları vasiyetten ve borçtan sonra eşlerinizin, eğer çocukları yoksa, bıraktıklarının yarısı sizindir. Çocukları varsa bıraktıklarının dörtte biri sizindir. Çocuğunuz yoksa, sizin de, yapacağınız vasiyetten ve borçtan sonra, bıraktığınızın dörtte biri onlarındır (zevcelerinizindir). Çocuğunuz varsa, bıraktığınızın sekizde biri onlarındır (zevcelerinizindir). Eğer bir erkek veya kadının, anababası ve çocukları bulunmadığı halde (kelâle şeklinde) malı mirasçılara kalırsa ve bir erkek yahut bir kızkardeşi varsa, her birine altıda bir düşer. Bundan fazla iseler üçte bire ortaktırlar. (Bu taksim) yapılacak vasiyetten ve borçtan sonra, kimse zarara uğramaksızın (yapılacak)tır. Bunlar Allah'tan size vasiyettir. Allah her şeyi hakkıyle bilendir, halîmdir.
Şimdi bu eldeki bilgiler ışığında ufak bir hesap yapacak olursak;
Üç kız evlata mirasın 2/3'ü, ana ve babanın her birine 1/6, karısına 1/8 kalacaktır.
Bu durumda:
(2/3)+(1/6)+(1/6)+(1/8 )= 27/24 = 1,125 bulunur!
Oysa ki sonucun 1 çıkması gerekirdi.
dinsel kuralları tartışmaktan çekinmektir, korkmaktır bunun sonucunda kuran'ın her şeyini doğru kabul etmektir. dinin de tartışılabilecek yerleri olabileceğini, çağdaşlaşmanın dinde de gerektiğini anlayamamaktır. bundan 1500 yıl öncesiyle bu günü aynı şekilde yorumlamanın oluşturduğu çelişkileri görmezden gelmektir.
islam'a inanmayanlar için sorun teşkil etmeyecek bir meseledir. lakin islam'a inanıp da kuran'da yazılan her şeyin doğru olduğunu kabul etmezse, dinden çıkar. sonra tekrar girerse o ayrı.
edit: eksileyen yazar. hayır neyi battı anlamadım ki? neresi öznel bir cümle bunun da eksi basıon lan?
edit2: felsefe derslerinde falan din dogmadır, felsefe değildir, dinamiktir diye de öğrenilir.
islam ulkelerinin durumu kuranda yazilanlarin dogruluguysa durum icler acisi demektir.
gavur denilen ulkeler,allahsiz denilen bilim adamlari dunyayi ve insanligi hep bir adim one tasirken,islami en modern yasayan ulkemizde bile kadinlar boktan bir zar icin oldurulebilmektedir.
inanilmaz bir denge ve donusum yaratan allah'in bole sacma kurallarla dolu bir kitap gondermesi fikrine inanmak gercekten guc.
Müslümanlıkta iman etmenin 6 şartı içinde bulunan gerçektir.
-Allah'a (herşeyin Mutlak Bir yaratıcısı olduğuna) iman etmek
-Onun Melekleri olduğuna, iman etmek
-insanlığı uyarmak için kitaplar indirdiğine ve bu kitapların mutlak doğru olduğuna şüphesiz iman etmek (yanlızca kur'an hem insanlara hemde cinlere indirilmiştir)
-Yine azgınlaşmış insanları uyarmak ve doğru yola eriştirmek için Peygamberler gönderdiğini kabul ve tastik etmek.
-Bu dünyadan sonra ki yeniden dirilineceği ve her hesabın görüleceği Ahirete iman etmek.
-Kaderimizi yaşadığımızı, Bu yaşadığımız kaderin bizim tercihlerimizle şekillendiğini yanlışıyla doğrusuyla Ahirette bunun hesabını vereceğimizi, Olayların ardını bilicinin yanlız Allah olduğu ve Hayır ve şerrin Sadece ondan geldiğine, iman etmek.
ve sonunada şöyle ekleriz.
Allahın Tek ve eşi benzeri bulunmadığına , Hazreti muhammed (s.a.v) efendimizin onun son peygamberi olduğuna şehadet ederiz. Hem dil ile, hem Gönül ile tastik ederiz...
inanmayacak olan ise kendi tercihini kendisi yapar, sonuçlarınıda kendisi yaşar.
Kim hangi kötüğü yaparsa yapsın, hiç bir bahane Doğru olandan insanın kendisini soyutlamasını ve inananların insançlarına leke sürmeye çalışmasını gerektirmez.
inanan bir kişinin zannettiği değil doğru kabul ettiği gerçekliktir. kuran zaten bilimsel bir olgu değildir ki bilimsel kaynağı olsun, kuran ilahi bir kitaptır. içinde yazılanlara inanmak için profesör olmak değil iman etmek gerekir. bir ateist ile olan münazarada aklı başında bir müslüman bak kuranda böyle yazıyor sen yanılıyorsun gibisinden bir laf etmez.
garip ama gerçek bir olgudur. kaynak olarak kuran'ı öne süren insanlarda görülen algıdır. kendileri, hiçbir bilimsel dayanağı olmayan kuran'da, yazılan herşeyi gerçek olarak algılarlar ve bir ateistin önüne kaynak olarak sunarlar*.