uludağ sözlüğün yapısının güzel bir özeti olan başlıktır. sadece yazan, okumayan yazarlar topluluğu. başlık altında bir sürü tartışmalar geçmiş, bahisler dönmüş, horozlar dövüştürülmüş, iddaa kuponları yırtılmış...
ama yok yazar okumayacak, gelecek 8 yaşındaki çocuk zekasıyla; -vardır ya da yoktur diyecek. bunu da olaya bir açıklama getirmiş gibi büyük bir keyifle yapacak.
lan önce, senden önce yazılan yorumları oku. ondan sonra gel paşa paşa açıklamanı yap.
böyle bir şeyden dolayı "ulan müslümanlık bak ne güzel bir şeymiş" diyen biri görmedim, belki ben çok entelektüel bir çevredeyim de duymadım ama duyan birisini de duymadım. duysaydım zaten duymazlıktan gelir, duyduğuma pişman olurdum.
nato kafa ateistlere söz anlatmaya çalışan iyi niyetli insan söylemi.yahu arkadaşım bu ateistler inanmıyor zaten neden ugraşırsın ki bu taş kafaları insansınlar diye. ama dogru Allah dogru yolu göster der her zaman ama bu kadarda taş kafa olunmaz ki.
Kur'an' da bindörtyüz sene önce bahsedilen olayın 20. yüzyılda bulunmasıdır daha böyle niceleri vardır. buda Allah'ı inkar edenlere tokat gibi bir cevaptır.
insanların Kuran okumadan önce tevrat ve incil kitaplarını, onlardan da önce mısır ve antik yakın doğu mitolojisini, ondan da önce arkaik hint felsefesini okumadan yorum yazarsa, bu sayfadaki yazılar oluşur.
düdüt: lafımız böyle bir şey yok diyen cahillere ve lise hazırlık ingilizce bilgisinin verdiği güvenle milleti aşşağılamaya kalkan bilim adamlarına gelsin... isteyen istediğine inanır ya da inanmaz pankreasımdan aşşağa...
--spoiler--
gökbilimci değilim ama bu yönde ms. 200'lü - 300'lü yıllarda araştırmalar yapıldığını biliyoruz. Hatta agora diye bir film vardı. hristiyanların katlettiği bir gökbilimci. anılan yıllarda iskenderiye'de yörüngelerle gezegenlerle uğraşıyordu.
--spoiler--
o dönemde bilim adamlarından başkası bunlara inanmıyordu. hz. muhammed bilim adamı mıydı? değildi.
müslümanlar için rahman suresi'nin 19-20. ayetleri geçerlidir. sümer dinine mensup arkadaşlar için de kendi kaynakları geçerlidir. herkesin dini kendisine.
ya kimse de demiyor ki "kardesim o cümleden o anlamı nasıl çıkardın?". yahu işinize geldiği gibi yorumluyorsunuz kitapda yazanları. kafayı onla öylesine bozmuşsunuz ki, her harfi bir şeye yormaya çalışıyorsunuz. e o kadar uğraşırsan cin ali serisinden de evrenin sırlarını çözersin. kahve falı bakan tipler gibi, uyduruyorlar da uyduruyorlar. neymiş "birbirleriyle kavuşmak üzere iki denizi salıverdi. ikisi arasında bir engel vardır; birbirlerinin sınırını geçmezler" yazıyormuş. bana göre de bu ölümle yaşamı anlatıyor. ya da ne bileyim zencilerle beyazları, yerle gökü, havayla suyu, suyla taşı anlatıyor da olabilir. işinize geleni mecazi yorumluyorsunuz, işinize geleni gerçek anlamıyla yorumluyorsunuz. ulan kutsal kitap değil mi bu? atasözleri sözlüğü mü bu kadar değişiyor anlamlar? neyse biraz da uğraşın sözlükteki kız yazarların adresleri de var orda.
roma, mısır vb. kurandan eski kaynak gösterirseniz sözlüğü bırakırım diyen arkadaşın girilen kaynak üzerine sözlüğü bırakıp bırakmadığını merak ettiğim tartışma. ötesi beni ilgilendirmiyor.
mucize olan, farklı yoğunluktaki sıvıların karışıp karışmaması ya da yavaş karışması değildir. asıl mucize olan, bunun bilinmediği yıllarda, bir kitapta bunun geçmesidir. örneğin;
--spoiler--
"Yollarla, yörüngelerle dolu gök hakkı için! Siz tam bir çelişki içindesiniz." (zariyat-7)
--spoiler--
romalı, yunan, sümer, inka, maya, mısır, hint, çin; bunların hepsi medeniyettir. allah var ve suları birbirine karıştırmaz diye kandırabileceğin, çölünde devesi kumu ve bokundan başka hiçbir şeyi olmayan arap bedevi değiller. tam emin olmamakla birlikte zeus süper olm suları birbirine karıştırmıyormuş diyecek bir yunanlı olduğunu sanmıyorum.
yeryüzünde ilahi tüm dinlarin atası kabul edilen ibrahim peygamber'in babası malum bir sümer rahibidir.
bu bağlamda gerek kuran, gerek incil, gerekse de tevrat sümer dininden ve sümer mitolojisinden pek çok kavram barındırırlar.
bu yazılmış üç kitabın da tek kaynağı sümer dini ve sümerlerdir.
yukarıda da kısaca bahsettiğim üzre kabalistler bu olayı kuran yazılmadan yüzlerce yıl öncesinden biliyordu.
not: kabalist deyince lütfen aklınıza hemen yahudileri ve tevrat'ı getirmeyin. zaten bu kavramlarla kabalayı bağdaştırıyorsanız da bu yazıyı okumayın siktiredin sizlere verecek bir şeyim yok...
işte zurnanın zırt dediği, bazı yazar arkadaşların "belge gösterin, kaynak gösterin sözlüğü bırakırım" şeklinde bikbiklendiği, zurnanın zırt dediği yerdeyiz şimdi.
bu suların karışmaması mevzuu, kuran yazılmadan binlerce yıl evvelinden sümer kaynaklarında geçmekteydi.
kaynak, kaynak diyenlere işte kaynak:
sümer mitolojisi'nden enuma-eliş destanı...
şimdi bu destanda geçen ve sözlüğü bırakmak isteyen yazarlara ilgili paragraf;
--spoiler--
enuma eliş (gökyüzünde anlamına gelen sümerce kelime;destanın anlatan şiirin ilk sözüdür ve destan bu nedenle bu isimle adlandırılır) yaratılış destanına göre tanrı marduk, ilk kaosun canavarı tiamatı (tuzlu suların da kişiselleştirilmesidir, marduk tatlı ve tuzlu suyu birbirinden ayırmıştır, tatlı-tuzlu suyun birbirine karışmadığı kuranda da geçer ve müslümanlarca o dönem bilinemeyecek şeyler kuranda yazıyor diye yorumlanır; oysa enuma eliş destanı, kurandan binlerce yıl öncedir) öldürür ve böylece yeryüzünün ve gökyüzünün efendisi olur. tiamatın yarısından gökyüzünü, diğer yarısından yeryüzünü yaratır; taimatın damarlarından nehirleri, kemiklerinden dağları yaratır. böylece dünya daha önce soyutken, somut bir hale bürünür. marduk, tanrıların tanrısı konumuna gelir, tanrılara hizmet için insanlar yaratılır. diğer tanrılar kendi güçlerini ve isimlerini marduka verirler, böylece mardukun 50 kadar ismi olur (allahın 99 ismi gibi). marduk ve eşi belti, tammuz ve inannanın babil versiyonudur, kutsal evlilik ve birçok konu benzerlik gösterir.
--spoiler--
görüldüğü üzre gayet açık ve net.
ha bunu kaynak olarak kabul etmeyen kişiler sümerce kitabelerden de yararlanabilir.
o konuda da muazzez ilmiye hoca yardımcı olabilir...
arayın efendim.
enuma eliş destanını arayın, sümer mitolojisini biraz inceleyin...
"captan cousteau müslüman" haberi, 80'lerin başında çıkan bir derginin bu konudaki yanlış haberidir. buraya giren yok dikkat edin. mallık şurada: sanki kaptan cousteau müslüman diyormuşuz gibi oradan laf bindirmelerde..
konu: maurice boucaille. çağdaş bilimler ışığında kur'an. bu adam, binlerce fransız gibi garaudy vs gibi müslüman. ve kaptan cousteau'nun arkadaşı. ve onu, kur'an'daki ayetlerden haberdar eden adam...
gerisi martaval. şöyleymiş de böyleymiş de. ben boucaille'in kitabını yıllar önce okudum. bir tarafta dünyaca ünlü bir bilim adamı, bir tarafta da bizim "kuran dediyse yalandır"cı maymunlar. hangisi doğru?
bu konuda kur'an'dan önce yazılmış bir tane romalı, yunan, sümer, ibrani, inka, maya, mısır, hint, çin vs metni gösterilirse sözlüğü bırakacağım mucizedir..
birisine mal diyince onun söylediği şeyi çürüttüğünü sanmaya, ad hominem denir. en iyi islamcılar yaparlar bunu. zamanında bu meseleden dolayı captain cousteaunun müslüman olduğu da yazılır çizilir idi. adam hristiyandı ve hristiyan kilisesinde cenaze edilip hristiyan mezarlığına gömüldü.
müslümanlar o günden beri biraz geliştiler. el altında internet olduğunu bildikleri için kusto müslüman olmuş dayanamayıp diye atıp tutamıyorar onun yerine sen akışkan dedin ben kakışkan dedim de tutyorlar konuyu.
konu basit aslında; ben mal bir ateistim diyelim ki;
iddia : allahın mucizesi suların karışmamasıdır. suların karışmadığını da yüzey gerilimi ile kanıtlanır.
yanıtım : yüzey gerilimi yüzey de olur. (yüzey diyince suyun başka bir maddeye temaz ettiği her nokta). karışmak dediğin ise yüzeyde değil suyun altında ve içinde olur demek ki yüzey gerilimi bu su karışmaması olayını açıklamaz. sular karışır. akışkan herşey karışır. (burada bahsedilen aynı tür akışkanlar, herkesin anlayacağını sanarak hata mı ettim?) öyle olmalı. üzerine tüm başlıktaki tek kaynağı verdim. yani allah bir numara en büyük yapmış gene yapacağını tapıyorum amin, cetvelinde bireysel bir iddia ile çekilip kaçıp gitmedim.
devamında yanıt : vay mal ateist, akışkanlar karışır demiş, su da akışkan yağ da krışmıyorlar bak eheh. mal ateist.
bu basit bir tarihçe aslında. kim mal kim değil meselesi çok önemli değil burada. benim mal seçilme sebebimin ne olduğunun belli olmuş olduğunu varsayıyorum en azından.
yani en azından peki ben malım da, su karışıyormuymuş birbirine? denizler karışmaz mıymış. sorunca ben kızıldenizim ben pasifikim diyormuymuş o molekül onu anlatsın bir tanesi de bilelim.
ha bir de; inandığınız dini anlayan eşekler olsanız neyse; allahın mucizesi diye bir şey o dinde(islam) olmaz. o iman yapısı böyle bir iddiayı şirk sayar. (allah dedik diye kuran mucizesi diyoruz biz oysaya çevirmeyin)
kur'an'da iki yerde geçen mucizedir. farklı yoğunlukta deniz kütlelerinin birbiriyle karşılaşması, ama birbirine karışmaması şeklinde gerçekleşir.
eğer bununla dalaga geçen ateist varsa, cahil bir ateisttir. çünkü, müslüman olmuş fransız bilim adamı maurice boucaille bu konuyu arkadaşı kaptan cousteau'ya incelemesi için sunmuş, kaptan cousteau -kendisi de muhtemelen ateisttir- kur'an'da bunun geçmesinden dolayı hayretini gizleyememiş ama, yıllar süren araştırmaları sonucunda da tatmin edici bir teori geliştirememiştir.
sonuç: ateist vardır bilimadamıdır, bir de mal vardır, mallığını ateistliğiyle örtmeye çalışır..
not: yukarıdaki açıklamaların hepsi götten uydurmadır. kaptan cousteau'nun yarım bıraktığı bir çalışmadır bu...
