Burda allah kendi yaratdigi bir mucizeden bahsediyor. Mucize inanmayanlari ikna etmek icin ortaya konan normal otesi bir durumdur.
Simdi kendinizi muhammedin zamaninda yasayan bir arab olarak dusunun , mumin yada kafir, ve boyle bir ayet geliyor.
Boyle bir ornegin oryaya konulmasi ve allahin bir nimeti olarak adlandirilmasi icin on kosul
Ayetin hedefindeki kitlenin bu bu nimeti bilmesi,gormesi ama sebebini aciklayamiyor olmasi lazim.
Eger hedef kitle iki suyun birbirine karismadigini bilmiyor bunu gozlemliyemiyorsa bu ayet onlar icin bir sey ifade etmedigi gibi muhammedi sacma sapan seyler anlatan biri konumuna sokar.
Ama insanlar iki suyun birbirine karismadigini biliyor ama bunun nedenini bulamiyorlarsa iste ozaman ayet bunu allahin nimetine baglayarak asil amacina ulasir.
Kisaca bu ayet geldigi zaman hangi ne anlatmaya calisdigi gayet iyi bilinmek zorundadir yoksa muhammedin kendisi dahi kuranin ne soyledigini anlamayan kavrayamiyan biri durumuna duser
Bu kosul diger mucizeler icin de gecerlidir , yoksa hic bir sey binlerce yil sonra bulunsun diye kurana yazilmis degildir.
bu anlam icersinde o zamanlatda bilinen nedir akarsularin denize dokuldugu yerlerde tuzlu duya karismadigi , bunlar hangileridir evet bildiniz nil ve akdeniz.
Kuranda mucize aramayi birakin , kuranda olan tek sey o yillarda insanlar tarafindan bilinen ama nedeni aciklanamayan seylerin bir mucize olarak allaha baglanmasidir.
bizzat yaşayarak görülebilecek mucizedir.
çeşme ılıcada yaşamıştım. suyun içindeyken bir yanım ılıksuyu hissediyorken diğer yanım bildiğin soğuk suyla haşırneşirdi. bu da böyle çok tuhaf bir anımdır.
ilk önce çok iyi arapça öğrenilip, kuran-ı kerimm okunup, çok iyi algılanıp yorum yapıması gereken konudur. türkçe çevirisi ne kadar anlamlı. bize ne anlatıyor. arapçada başka bir meal'e geliyor mu diye bakmak lazımdır. ingilizce bilmeyenler oldugu gibi arapça bilmeyenler de vardır. kuran'ın dilinin ne kadar yoruma araştırmaya açık oldugunu bilmeden sadece akdeniz-pasifik denizleri arasındaki ilişki tartışılıyor ki çok yanlış. kuran'daki perdeden anladığınız kasta bakalım:
perde: illaki zarsı bir yapıda bir materyal bekliyorsanız kuran hatalı, ama kızılötesi ışınlarla bakıldığında görülebilen bir perde ise anladığınız kuran'da hata yoktur.
suların karışmaması: doygun çözeltiler daha fazla çözünen madde alamazlar. yani iki doygun çözeltiyi aynı kaba koyarsanız karışmaz ama deniz doygun çözelti değildir. ancak şöyle bir durum da vardır ki tam karışma olmuş olsaydı bugün, dünyadaki bütün denizlerin homojen yapıda tek tip olması gerekirdi. haydi onu geçtim. marmara deniziyle karadeniz'in aynı yapıda, ege iyle marmaranın; ege ile akdeniz'in aynı yapıda olması gereklidir. belki de perde'den kasıt aradaki geçiş çözeltisidir.
herkes inandığını savunmakta özgürdür ancak, saygı çerçevesinde olmalıdır.
mayalar'ın daha önceden yazdığı konusu: mayaların bunu yazdığı ne zaman biliniyordu? bunu ortaya çıkaran kim? ne zaman çıkardı? mayalar'ın daha önceden bu olayı söylemiş olması kuran'ı geçersiz kılmaz.mayalardan çalıntı olarak da algılanamaz. burada önemli olan kuran'ınn insanlara dünyadaki olaylara bakınız demesidir. allah cc'nin ben sizler için birçok şey yaptım bunları görün demek istemesi de olabilir.
önce saygı.
not: elhamdülillah müslümanım.
not2: hiç arapça bilmiyorum. ingilizcem de orta seviyede.
Eski tefsirlerde bu ayetin manasi insanlara yorumlanarak aciklanmistir ki; bunun yanlis oldugu sonucu cikmaz. Her ayet, bir cok mana icerecek kadar derindir.
Sonraki senelerde bilim bunu kesfetti. Atlas okanusuyla akdenizin sularinin cebelitarik'ta karismadiklari goruldu. Simdiki tefsirlere bu bilgi de eklendi.
Acaba bilim dunyasinin kesfedecegi ve kuranda yer verilen daha ne kadar mucize var?
insanin dunyaya gelme seruveninden baslayarak bilmin yeni yeni kesfettigi herseyin kuaranda mevcut oldugunu goruyoruz..
O halde rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsini?
bilim miladdan önce 5000'li yıllarda başlar, mayalardan mısırlılara kadar, daha hak dinleri inmemiş iken dünyanın yörüngesi olduğu, çapı, güneşe uzaklığı gibi bir çok kavram biliniyordu. yani kuran da anlatılanlar 6000 yıllık efsanelerdir. nasıl ki masallar hikayeler değişik ülkelerde biliniyorsa, dini kitaplarında bir biri ile benzerlik göstermesi bu yüzdendir.
Okullarda anlatılan fen derslerinde farklı sıcaklık ve yoğunluklara sahip (aynı türden) sıvıların karışmasının geciktiğinden bahsedilir. Denizlerde de aynı durum söz konusudur. Genel olarak daha tuzlu ve soğuk su derinlere çökerken daha sıcak ve tuzsuz su yüzeye yaklaşır. Kuran'a göre karışmıyorlar. yani şöyle; https://galeri.uludagsozluk.com/r/100002/+
yukarıdaki resimde iki su arasında perde vardır ve karışmazlar.
Aslında olan şudur; https://galeri.uludagsozluk.com/r/100003/+
tatlı ve tuzlu su yani soğuk ve sıcak su birbirine karışır. arada bir geçiş olması doğaldır. soğuk su genelde akıntılı olduğundan bu bu şekilde devam edip gider.
Eğer iki su kütlesi yeterince uzun süre aynı ortamda kalırsa tamamen homojenleşene kadar karışmaya devam edeceklerdir.
yani kuran'ın "kavuşmuyorlar" demesi sınıfta kaldı.
Alttaki resimde okuldayken bol bol sözü geçen Gulstream akıntısının termal resmi görülebilmektedir. En kırmızı olan kısımlar 25 derece civarı.
Rahman suresindeki iki deniz (tuzlu su gövdeleri)'in görünmeyen bir perdeyle karışmaması, ancak yeni karşılaşmış su gövdeleri için geçerlidir. Bu gövdelerin de arasında bir perde yoktur, şekildeki gibi homojenleşmeye başlamış bir ara kütle vardır. Bu kütle bir perde değil, karşılaşan iki suyun karışımı olan bir "ara form"dur
-- peki neden muhammed böyle bir yorum yaptı?
Aslında su kütlelerinin ayrıymış gibi görünmesi hadisesi gözlemlenebilir bir olaydır. Nehirlerin denize döküldüğü yerlerde nehir suyunun denizin içine doğru uzandığı gözlemlenebilir. Bu bilgi de Muhammed'den 600 sene önce yaşamış olan Büyük Pliny (Pliny the Elder)'ın Naturalis Historiae isimli eserinde bahsi geçen bir olaydır. Kendisi bu olaydan şu şekilde bahseder
(It is very remarkable that fresh water diye başlayan paragraf) :
Tatlı suyun denize borulardan akıyormuş gibi ulaşması muhteşemdir. Ancak suyun doğasıyla ilgili harika şeylerin sonu yok gibidir. Tatlı su deniz suyunun üstünde yüzer, şüphesiz ki daha hafif olması sebebiyle.
Eğer surelerin devamlarına bakarsak, sureler gözlemlenebilir olayları göstererek onların hepsinin Allah'ın işi olduğunu söylemektedir. Suların karışmaması hadisesi de bu yüzden anormal ya da dönemin insanlarına anlamsız gelmiş bir bilgi değildir, deniz görmüş her 7.yy arabının bildiği bir şey bile olabilir. Yoğunlukla ilgili bilgilerin MÖ 2.yy'da yaşamış olan Arşimed'e kadar uzandığını hatırlatmakta fayda var.
-- ya inci ve mercan?
Eğer Rahman suresindeki "iki deniz"; ifadesini tatlı ve tuzlu suya sahip iki ayrı kütle olarak algılasaydık burada bir başka problem ortaya çıkıyordu. O da tatlı sularda inci oluşabilse bile, mercanlar sadece tuzlu sularda oluşur.
Sonuç, yaz kızım;
Sonuç olarak
-- Muhammed zamanından çok önce, tuzlu ve tatlı suların karışmakta geciktikleri biliniyordu. Bu suların hiç karışmadıklarını söylediği için Kuran'da mucize değil hata bulunmaktadır.
-- Deniz suları ve tatlı sularının karışmasını tamamen ve kesin olarak engelleyen bir perde yoktur. Yüzey gerilimi burada belirleyici değildir.
-- Eğer Rahman ve Furkan surelerinde bahsedilen olay aynı olay ise Kuran tatlı sularda mercan yaşadığını iddia ederek bir hata daha yapmaktadır.
-- Kuran'ın ilahi ilhamla yazılmış olması olağanüstü bir iddiadır ve iki denizin karışması hadisesi daha olağan bir şekilde açıklanabildiği için bu olağanüstü iddiaya kanıt teşkil etmekten uzaktır.
Bir mucizenin daha sonuna geldik. Bir dahaki mucizede görüşmek üzere, esen kalınız.
kur'an-ı kerim de bugün varolan tüm mühendislik bilgileri, tüm sağlık bilgileri teknik konularının tüm ayrıntıları ile yazsaydı bile nasipsizler kur'AN ın rabbimizin sözleri olduğunu inkar edeceklerdi.
1400 sene den fazla bir süre önce böyle bir bilginin kur'an-ı kerim de yazması insanların okuyup ibret alması ve secdeye kapanıp ''subhansın ya rabbi'' demeleri içindir. Eğer nimet olan bu hayatta bu gerçekleştirilmezse uhrevi hayatta çok acı, keskin ve üzücü bir şekilde gerçekleşecektir.
senelerce islam alimlerinin feyz aldığı ve dünyanın akışını değiştirmek için cesaret bulduğu kuran ı kerimin, seneler öncesi söylediği gerçekliktir.
Allah' ın yokluğunu bilime dayanarak açıklamaya çalışan ateistler kuranı kerimin bilime sıkı sıkıya bağlı olduğunu görmezden gelmeyi kendisine görev bilmekteler.
çünkü onlar bilimin sözüm ona tanrı yoktur kanıtlarına sıkı sıkıya bağlıdırlar. diğer gerçekleri göremeyen kör bilimcilerdir.
hayır ateist olmayın demiyorum ama kendi fikrinizi güçlendirmek için tertemiz kuran ı kerime çamur atmayın. bilime bu kadar bağlıysanız big bang öncesi o küçücük noktayı oraya kim koymuş onu bana açıklayın.
evrenin genişlemesi bilim tarafından ispatlandıktan sonra bu konunun aslında kuranda geçtiğine dair hicbir fikri olmayan din alimi,ulema,hafız,ilahiyat profesorleri ve din bilimciler ne zamanki bu konu bilim tarafından ispatlandı hemen kurandada olduğunu iddia etmeye başladlar burdan 2 sonuc cıkar
1-ya siz kuranı hiç anlamadan okuyan yani işini iyi yapmayan adamlarsınız
2-yada kuranda yoktu bilim ispatlayınca o türden bişey anlatan ve türkçe karşılığı birden cok olan meali buna uygun olarak çevirdiniz
edit:ne alakası var demeyin aynı şekilde mucize yalanı bunlar
edit2:madem vardıyda neden bunları bir müslüman ispatlayamadı. haaa hristiyan ve musevi bilim adamlarıda kuranı okuyup ordan icatlarını buluyodu demi pardon.
millet mars'da su ararken bir millet ancak böyle şeylerle uyuşturulabilirin tarifidir. bırakınız efendim elbette allahın böyle mucizeleri, bilimin de bu konuda ki fikirleri olsun. siz önünüze bakın. denizlerin karışıp karışmamasında size giren çıkan ne?
kendi arzu ve isteklerin tamamlanmamış olduğu için saçma bir ödül-ceza algoritması üzerinden insanları göndermiş olduğun kitap üzerinden değerlendireceksin ama o kitabı insanların bazıları anlayamayacak olacak okuyacak ama yorum yapamayacak. ha işte bu kitapta bu tanrının iddiasıdır suların karışmadığı.
yahu kardeşim ister karışsın ister karışmasın ne değişecek ki, hiçbir tefsir alimi doğayı yorumlamak için kuranı kullanmaz ki.
kuran fen bilgisi kitabı degildir. biz kuranın mahiyetini çözemeyiz ancak tefsir alimlerinin görüşü ile amel ederiz.
yani kuranı her adam okuyup yorum yapamaz.
ve birde şöyle birşey vardır: bilimsel tutumla harmonotik düşünceyi birbirine karıştırmamak gerekir.
islamiyete, yani yegane dinimize mucize veya keramete ihtiyaçsız inanmak gerekir. bir de insanın içerisinde yeme içme gibi inanma arketipi vardır. bunun farkında olmayan ateistlerle tartışmamak gerekir.
haftanın en beğenilen entrylerine göz gezdirirken ne göreyim. bu başlığın bir entrysi 8. olmuş bu hafta.
entry içeriği de bir diğer entrye ayar verme niteliğinde yazılmış. fakat yazar üstteki yazara ayar verirken başlıktan uzaklaşmış.
tabi ki artı oy veren şakirtler bunu göz önünde bulundurmamış. onlar için önemli olan "bilimsel" bir belgeyle onlara karşı çıkanları "çakma" bilgilerle cevap verebilen bir şakirtin ortaya çıkmasıdır.
yürü bre şakirt. kim tutar seni...
ne demiş bizim esas oğlan bir bakalım:
-- başla --
su akışkandır,
yağ da akışkandır,
fakat ikisi birbirine karışmaz, demek ki neymiş? akışkanlar özgül ağırlıkları nispetinde karışır yahut karışmazlarmış.
.
.
cahil bilginlere selam etmek gerekir.
-- bit --
efenim konumuz neydi? "su" ların birbirine karışmaması. bizim esas oğlan neyden örnek veriyor? "sıvı"ların birbirine karışmamasından!
gerçi onu da yanlış vermiş doğrusu burada(ayrıca ikisini karıştırabileceğiniz bilgisi de mevcut):
-- başla --
water molecules are polar they have a small positive charge at one end and a small negative charge at the other end, and they stick to each other. oil molecules are non-polar they have no charge. because of this, oil molecules are more attracted to each other than to water molecules, and water molecules are more attracted to each other than to oil molecules.
oil and water can be forced to mix together by adding an emulsifier (see 'making an emulsion'). this creates a stable mixture of water with droplets of oil spread through it, or oil with droplets of water spread through it, that does not settle out.
isteyenlere link: http://www.scienceproject...y-oil-water-dont-mix.html
-- bit --
kısaca yağ moleküllerinin bipolar olduğundan ve bu yüzden birbirine sıkı bir şekilde bağlandıklarından, su moleküllerinin ise polar yapıda olduklarından ve moleküller arası çekim kuvvetinin yağa oranla az olduğundan bahsetmiştir. bu sebeple birbirlerine karışmamaktadırlar. ayrıca "emulsifier" eklenerek bu iki sıvının karışımının mümkün olduğundan da bahsetmiş.
demek ki neymiş? kuran gibi aslı astarı belli olmayan(bilimsel verilerden bahsediyoruz efenim) bir kitabı savunmak için sazan gibi atlamamak gerekiyormuş.
suların karışmamasına gelirsek; bu, sıcak ve soğuk su arasındaki özgül ağırlık farkındadır. sıcak ve soğuk su bir kaba konulduğunda birbirine karışmaz. fakat bir süre beklerseniz birbirine karıştığını görebilirsiniz.
ifrit adlı yazar feci tongaya basmış anlayacağınız. öyle heyecanla google araştırması yapıp yazmakla olmuyor bu işler.