bir gün emmimgilin inşaatına gidip, yeğenimin kovasına kum doldurcam. sonra o kovayı alıp murat'ın kapısının önüne kapaklayacam. ve kenefte hatun bekler misali karşı kaldırımda sik gibi dikilicem. sırf o kaleyi gördükten sonra oluşan surat ifadesini görmek için bekliyecem. kapısına kumdan kale yapacam amk. evet çok enteresan bi götümdür, yapacam.
Gece gece uykumdan etmis yazar. affedersin telefondan sözlüğe bir bakalım dedik kendisine rastladık. tez kalesi yıkıla! (kale sözlükse zall teferruattır.)
rumuzu ilgimi çektiği için yazılarına göz attığım, göz attıkça sevdiğim, gördüğüm kadarıyla objektif, zeki, ince esprili yazar. kimliği hemen her yazıda değişse de aslen kaç yaşında olduğunu, ne iş yaptığını ve cinsiyetini merak ettiğim yazar.*
evet usta, madem yazarız iki satır bu konu hakkında bir şeyler karalamak istiyorum. nede olsa tanımı yaptık amk. olaya subjektif yaklaşsamda bu herkesi kapsayan bir durum olacak.
önce moderatörcü arkadaşların bu etten püften nedenlerle önüne geleni çaylak yapması insanın feci halde canını sıkıyor. şöyle bir bakınca hep aynı konu hakkında başlık açan hep aynı boku yiyen yazarlar buralarda volta atttığını, buraların tozunu dumanına kattığını görüyoruz. ama buna keza bu tip adamların yani kendi halinde yazan ve her konu hakkında bir şeyler karalayan yazarların malesef önüne engel konulduğunu biliyoruz. ( mavi bir şerit. çaylaksın amk)
an itibarıyla zaal başkan özgürlük için, sansüre karşı yürüyüş için milleti taksime davet ederken, burada milletin özgürlüğüne kısıtlamalar getiriyor. hani bu arkadaş kötü bir şey yazsa gam yemiyecem. evet ben bu yazarın hergün tüm entrylerini okur kendime morel depolarım. ilgiyle takip ederim. nerde hata yaptı, nerde yanlış yaptı inanın anlamak çok zor. siktir boktan bir başlığa yazdığı (bkz: erik) onu bile okudum. çünkü adamın mizahı cidden 10 numara.
kimse troll olduğunu kabul etmediğinden dolayı çok rahatlıkla, yarrak kafalı troller diyerek modlara soruyorum; bu sik kafalılar sözlüğü canlı tutuyor diye, onların başlık altları saniyede 2-3 sayfa oluyor diye onları çaylak yapmayın, onlara musamma gösterin. ama böyle adamlarıda kullanılmış damacana şişesi gibi atın?
yakışır mı lan bu ? yakışır mı adalet anlayışınıza? yakışır mı insanları sözlükten soğutmaya?
moderatörmüş yiyim sizin modluğunuzu lasminal adlı yazarın 1 haftada 18 kez çaylak olması gerekirdi. ama niye olmuyor, dediğim gibi her başlığının altına 10 larca entry girildiği için. sözlüğü hareketli kıldığı için . afedersiniz ama sokarım ben böyle anlayışa.
adalet istiyoruz reis. ben alıştım çaylak olmaya. ama böyle kaliteli yazarların çaylak olmasına cidden alışamadım, alışamamda.
bu gün sana yarın bana. gülme komşuna gelir başına. inşallah sen değilsindir sonata, ya da salça. çok pis kalayı bastım valla.
reis fener şampiyon oldu la. hırsımdan ağlayarak osbir çektim dün. ama attıramadım tabi, dat dat korna sesleri konsantre şeysimi bozdu. 1 kalıp hacı şakiri erittim ama nafile, olmayınca olmuyo bro, zorlamanın alemi yok deyip işemek için tuvalete girdim, vay vay vay siyerken gözümden yaş geldi la, sabunla takılınca hep böyle olur bende, bide çişim çatallı çıkar, siktim sene deliği tutturamam yani.
anladımki sen olmayınca hiç bişeyin zevki yok hacı. yoksa korna morna tınlamazdım ben. fenerin şampiyonluğuna çok pis attırırdım. kimse tutamazdı beni.
neyse reis kendine iyi bak, terli su içip soğuklama.
tanım; çaylak yazardır, bunları okuyupta yazamayan güçlü kalemdir. yazdırmayanlar utansın.
neden çaylak olduğunu bilmediğim yazar. sebebi ne olursa olsun çaylaklığının çok uzatıldığını düşünüyorum. o kadar troll sözlükte fink atarken böylesine sevilen ve takip edilen bir yazarı bu kadar uzun süre çaylak tutmak da nesi!? soğutmayın lan adamı sözlükten!
bu kadar yetenekli olup, son derece güzel ve sürükleyici yazılar yazabilen bir yazarın yaklaşık üç haftadır çaylak olması dikkat çekmiş ve üzmüştür. artık bu ceza bitmeli ve bu prens kalesine geri dönmelidir. her ne olursa olsun.
evet, bu tanımı yaparken nasıl hislendim anlatamam, geçenlerde kafam güzelken seyrettiğim bir sahneyi hatırlattı. komutanın biri pkk'ya yataklık yapan, onlara yardım eden bir kamyon şoförünü kovalıyordu, jipinden ateş edip, dur rıza teslim ol falan diyordu. evet rıza onun arkadaşıydı. fakat teslim olmayıp kamyonu sürdükçe sürdü ve sonunda komutanı pusuya düşürdü. tüm teröristler komutanın etrafını sarıp namlularını doğrulttu. ama komutan gözü pek cesur bir türk askeriydi. hiddetle bağırdı ' ulan bari beni öldürecekseniz onurunuzla öldürün' dedi ve elindeki silahı yere attı. tüm militanlarda keleşleri bırakıp komutana dalmaya başladı. fakat komutan sağlam, sert, dişli biriydi, her geleni kodummu oturtuyor, yerlere seriyordu. ama artık gücü kalmamış arkadan ensesine vurulan darbeyle yere düşmüştü. herkes delice tekmeliyor, komutanı feci halde tartaklıyordu.
teroristlerin başı yani başkanları ' e gomutan, öyle hava atmahla olmuyomuş degil mi' deyip öldürmek için namluyu buna doğrulttu.
ve komutan o duygusal cümlesini kurdu '' rıza beni öldüreceksen bari sen öldür, beni bu çakalların öldürmesine izin verme ''
başkan ' he valla al sen öldür' deyip silahı rıza'ya verdi. rıza ağır hareketlerle namluyu kaldırıp komutana dikti.
he işte tam bu anda reklam girdi. sonra başka kanala döndüm reis, alkolün verdiği mallıkla unutmuşum, tekrar açıp seyredemedim, nolduğunu bilmiyorum yani. rıza vurdu mu? komutan öldü mü? göremedim. öylece ebru destan'ın çamurlu memelerine dalıp gitmişim.
lan niye yazdım bunları. çünkü kendimi rıza gibi hissettim, senin silik olduğunu yazmak, kafana sıkmak gibi birşey benim için.
elimle seni öldürmek gibi birşey.
ama inanıyorum ki o komutan ölmedi ve bir gün yine onu dağlarda görücem. tıpkı seni buralarda göreceğim gibi. bu umudu yitirmeyeceğim gibi.