eskiden oynadıgımız oyunlardan birisiydi kendisi. kalabalık bir arkadaş grubunun en başındaki bir cümle söyler ve herkes yanındakinin kulagına fısıldar bu cümleyi. en sondaki de ne anladıgını söyler. genelde aralara anlama özürlü arkadaşları koymak oyunun saglıgı açısından iyi bir yöntemdir. zira herkes cin gibi * olunca ilk başta söylendigi şekilde sondan çıkıyor kelime hiç bir zevki kalmıyor. yanlış söyleyeni aşagılama, hakaretler etme zevkini tadamıyorsunuz o zaman.
zamanında oynanan bir oyundan alıntı yapmak gerekirse;
ilk baştaki sozlugesozlukdiyenyazar; dam üstünde saksagan vur beline kazmayı
aralardaki anlama özürlü arkadaşlardan geçerek;
sondaki özürlü arkadaş; lan üstüne bakmadan dur bidine kazmayı ****
Küçükken hocamızın sınıfta oynattığı, kulağa yaklaşılmasıyla gıdıklanma hissiyatı veren güldür güldür güldüren oyundur. Ancak bu zamanda ise birisine söylediğin bir olayın başka birine 2 3 şey katılarak aktarıldığı ve artık zevk vermeyen bir oyun haline dönüşmüştür. Ben küçüklüğüme dönmek istiyorum sözlük.
"odunpazarı'na gidelim, biraz odun almaya."
"Eşmekaya'da piknik yapalım, sonra biraz manzaraya bakalım."
"Çadırımın kubbesi delik. yağmur yağar ıslanırım."
"Bir ok attım Avrupa'ya, babanızın adı Atilla."
"Palandöken'de yaktım mangal, gel sen de ye biraz battal."
Cümlelere bak.
Normal bir ruh haline sahip değilim.
Edit: "okumun yayı gergin, gel sevgilim ol Nermin." *