bir grup, başta belirlenen bir kelime, kulaktan kulağa o kelimenin iletilmesi, en son kişinin o kelimeyi sesli olarak söylenmesi ve ilk kelime ile son kelime arasındaki dağ gibi fark. oyunun özeti budur işte.
eskiden oynadıgımız oyunlardan birisiydi kendisi. kalabalık bir arkadaş grubunun en başındaki bir cümle söyler ve herkes yanındakinin kulagına fısıldar bu cümleyi. en sondaki de ne anladıgını söyler. genelde aralara anlama özürlü arkadaşları koymak oyunun saglıgı açısından iyi bir yöntemdir. zira herkes cin gibi * olunca ilk başta söylendigi şekilde sondan çıkıyor kelime hiç bir zevki kalmıyor. yanlış söyleyeni aşagılama, hakaretler etme zevkini tadamıyorsunuz o zaman.
zamanında oynanan bir oyundan alıntı yapmak gerekirse;
ilk baştaki sozlugesozlukdiyenyazar; dam üstünde saksagan vur beline kazmayı
aralardaki anlama özürlü arkadaşlardan geçerek;
sondaki özürlü arkadaş; lan üstüne bakmadan dur bidine kazmayı ****
artık günümüzde oynanmayan oyun. bunun da yeni nesille birlikte kökleri çürümüştür. ama şöyle bir düşündüm de, bir araya gelen ve aksiyon arayan gençler, sessiz sinema, şişe cevirmece, tabu vs oynayacaklarına bunu oynasalar çok daha eğlenceli olur. lan düşünsene birkaç saçma kural da ekleriz, işte bilemeyen götünü gösterir, kafasını kuma sokar, camdan atlar falan. çok eğleniriz. başlıyalım derim ben.
Küçükken hocamızın sınıfta oynattığı, kulağa yaklaşılmasıyla gıdıklanma hissiyatı veren güldür güldür güldüren oyundur. Ancak bu zamanda ise birisine söylediğin bir olayın başka birine 2 3 şey katılarak aktarıldığı ve artık zevk vermeyen bir oyun haline dönüşmüştür. Ben küçüklüğüme dönmek istiyorum sözlük.
"odunpazarı'na gidelim, biraz odun almaya."
"Eşmekaya'da piknik yapalım, sonra biraz manzaraya bakalım."
"Çadırımın kubbesi delik. yağmur yağar ıslanırım."
"Bir ok attım Avrupa'ya, babanızın adı Atilla."
"Palandöken'de yaktım mangal, gel sen de ye biraz battal."
Cümlelere bak.
Normal bir ruh haline sahip değilim.
Edit: "okumun yayı gergin, gel sevgilim ol Nermin." *