bugün

hollywood filmleri gibi çekilmiş türk filmi. öyle tarzan gibi bağırmalar dere kenarından çocuk kurtarmalar aşk, entrika, hayvanlar her şey mevcut.

bu filmi izlerken asıl sorgulamak istediğim vurgular film nedir, kim tarafından yapılır, beğenilme amacı güder mi, sorular oldu. şimdi bizim köye gitsem elime dandik bir kamera alsam şöyle etrafı manzarayı doya doya çeksem sanatsal film olur mu acaba ödül alır mıyım diye düşünmekteyim.

bu kapitalist düşünce tüm bedenimi sarmışken felsefe yapmanın ne anlamı var öyle iki araba patlat iki sevişme sahnesi ahlamalar ohlamalar girsin cebine paralar.

sanat nedir para kazanmaksa olmamış film, sanat nedir göze hitap etmekse yine olmamış film

sanat leonardo da vinci zamanında ki gibi sanat değil.
hayal kurmaya ve düşünmeye sevk ettiren izlediğim en iyi türk filmi.
reha erdem i sevmeme rağmen ilk yirmi dakikadaki o iğrenç ötesi oyunculuğa dayanamayıp filmi kapatmama sebep olmuştur.
Filmdeki sahneler o kadar kopuk görünüyor ki izlerken, herşeyin bağlantısını film bitince anca anlıyosunuz. Daha önce izlemediğim tarzda olan bir filmdi , " kosmos " adlı hırsızın iyi-kötü çelişkisi, aşık olduğu kadın ve vücuduna dokunduğu kadın, hasta ettiği , iyileştirdiği, öldürdüğü insanlar ve de en önemlisi o çığlıklar ve doğadaki diğer sesler...

Filmde fazla diyalog da yok ama çığlıklar , diğer sesler ve o doğal görüntü herşeye yetiyor.

Kahveci rolünde de leyla ile mecnun'daki ismail abi yani serkan keskin oynuyor bu da bana ayrı bir sürpriz oldu ...
bence de özcü bir yaklaşımla ve simgelerin, sembolizm anlatısının harmanlanışıyla değerlenmesi gereken reha erdem filmi. neden mi? neden iyi bir film mi? dilimiz döndüğünce anlatamaya çalışalım.
bir kere reha erdem bu topraklarda belki de yapılmamışı yapmaktaki ısrarını devam ettiriyor. hani düşünüyorsun a ay nasıl bir filmdi, korkuyorum anne mizah ının ucu sevimliliğiyle nerelere dokundu gitti, taşra dokusu ve beş vakit hatta içsel kirlilik öyküsü hayat var da var... sonra da kosmos! böylece bakınca bile kendini sonsuz aşma güdüsü ve tekrar etmeme olgusuyla bile erdem takdire şayan bir sinemasal düş içinde. bildiğini yapıyor. meydan okuyor sanatın sonsuzluğuna. şimdi, bunu unutmayalım. elde var 1 olsun. gelelim özcü yaklaşıma. insanın kendine yabancılaşması hatta genel olarak insan dünyasının karmaşıklığı simgelerle kosmos'u yaratmıştır. insan dünyayı sahiplendikçe ekstra bağlanıyor ona. ve diğer canlılardan çok daha üstün görmeye kendisini alıştırıyor. aslında içsel bir kimlilik dayatısıyla üstünlük pompalanıyor. şey diyor kosmos mesela. herkesin başına her şey aynı şekilde geliyor. hani felsefik doktrin olarak ele alınacak bir tez. aynılık, herkesin başına aynı şeylerin gayetten aynı şekilde gelmesi. insanlar sınıfsal açıdan farklı olmamalıya getiriyor. sadece sınıfsal değil, toplumsal, statüsel vs... fark olmamalı derken de kim ki duk semalarına doğru gidiyorum ben. görsel estetik ve semboller insanın doğayı sonsuz ihtirasla sahiplenmesi ben de olumlu bir çağrışım yaratıyor. gene, kosmos'ta hayvanlar ve insanlarla ilgili kıyas argümanı demin söylediğimiz olguyu da destekler şekilde tınlıyor. son dönem insanın doğadaki yalnızlığını ele alan çok film izledik, gördük. mesela beğenmediğim son lars von trier filmi anlatısı farklı olmakla beraber, buna temas ediyordu. şimdi bunu da cebimize koyalım, etti 2.
bir de parasal mevzular var göze sokulan. insanın manevi değerlerinin sekteye uğramasında paranın rolü nedir ne değildir? insanın yaşadığı sonsuz maneviyat illa tensel olarak mı kendisini göstermeli gibi ucu insani noktalara da gidiyor filmin. sıradan insanlar niye kahraman yaratma da üzerine düşeni sonsuz bir hırsla yaparlar? idol yaratmadaki bu dizginlenmez isteğin sebebi ne? bir anda kosmos üstün bir varlık olarak değer görüyor ya. herkesi iyileştirebileceği umuluyor. öyle sanılıyor bir ermişlik rütbesi omuzda beliriyor. yük bindiriyor feci şekilde. bunu da es geçmedik yaptık 3.
senin adın neptün olsun benimkisi de kosmos muhabbeti eski türk filmlerimize layıkıyla selamı çakmakta. şu kuş dilini de fazlaca sevdim. filmden sonra azcık benimsemişim de (kendimden beklenmeyecek bir hareketle) çığlık atar buluyorum kendimi. iletişim; sınır tanımaz, tanımamalı. reha erdem çıtayı yükseltmeyi sürdürüyor. bundan sonraki filminde western e el atar yahut uzay a. (cidden şaşırmam samimiyetten taviz vermezse, oturur zevkle izlerim) ben, samimiyetinden şüphe duymuyorum. trier'in sanat kaygılı zeminine benzer takılmasın da bildiği yolda yürümeye devam etsin. mühim olan samimiyet! evet, insanlar evrende yalnız. hem de çok pis yalnız.
10 üzerinden 8!
reha erdem' imzalı bol ödüllü film.

a ay tadın da kaç para kaç kadar vurucu ,hatta bunların bir adım ötesindedir.

http://www.youtube.com/watch?v=nr0dc93Bi64
Sinemada belirli bir olgunluğa erişilmedikce izleyeni sıkabilecek psikolojik film. Hikayeden pek birşey beklemeyiniz. Filmde neden sonuç ilişkisi aramak Beyhude. Sanat ile ilgili insanlara hitap eden farklı ilginç manyak bir film. Karsta çekilmiş olup kahramanları bu aralar televizyonda sıkça boy göstermektedir
Görüntü yönetmeni Florent Herry' e bir parantez açalım. Akira kurosawa filmlerinden sonra ilk defa bir filmde bu kadar güzel çekimler gördüm.içimde Kars'ı görme isteği yarattı. Akira ustanın topraklarına gidemiyoruz bari bu filmin vatanına Digor' a yani Kars' a gidiyim kar göreyim dedim.
koca gözleri, beyaz dişleriyle sermet yeşil in performansına hayran kaldığım film.
Muhteşem insan Reha Erdem'in muhteşem filmi.

--spoiler--

Senin adın neptün olsun benim de kosmos. Sol elin başımın altında olsun. Sağı da beni kucaklasın.

Yüreğim şimdi parmaklarımdan damlayacak.

--spoiler--
--spoiler--
- güzeller güzeli; yüreğim şimdi bak parmaklarımdan damlayacak. şimdi bak içimin oynaması benden rüzgâr çıkaracak. sen. sen. senin adın var mı?

- adım, neptün olsun.

- senin adın neptün olsun, benim de kosmos. sol elin başımın altında olsun, sağı da beni kucaklasın.
--spoiler--

sevgiliyle izleyin...
bazı noktalarda gerçekdışı bi çizgiye kaysa da genel olara izlenesi filmdir. sermet yeşilin hakkını vermek gerek. ayrıca kahveci rolündeki ismail abi de kusursuz bi rol çıkarmış. benim gibi türk filmlerinden uzak duranları bile etkileyebilecek bir film.
reha erdemin en başarılı filmidir benim gözümde. sermet yeşil ve türkü turan sahneleri bile binlerce filme bedeldi. aynı zamanda kosmos'un aşk istiyorum! deyişi üzerine de bir kitap yazılabilir.
en önemli falsosu bana göre, sermet yeşilin osuruk gibi çıkan ince sesi. sağlam bir dublajla filmin rengi daha iyi olabilirdi. ama ağır ve sağlam filmlerden orası ayrı.
ilk yarım saat herşeyin harika olucağını düşündüm.geri kalan vakitte herşeyi olduğu gibi kavrayıp, kabullenmek gerektiğine mi olayları sorgulayıp amaca mı yöneliceğimi bilmedim, yada hiçbir amaca yönelmeyip her olayı kendi içinde yargılamak, belkide yargısız kalmak.anadolunun mistik havasında herşeyi süsleyip, karıştırabilmek, mümkün.herşey birbirine girmiş.imgeler, karekterler olaylar, içinden çıkılmaz hale gelmiş, amaç seyirciyi allak bullak etmekse eğer ulaşılmış.ama neyi sorguladığı bulanık hale getirilmiş.çok keyifliydi.ama noktayı yakalayamadım.yinede arkasında dururum ve desteklerim.emek harcanmış.
Masalsı, farklı çok sevdiğim bir film. Kosmos'un 'Allah insanı doğru yarattı fakat insanlar hep bir düzen aradı.' sözü de ayrı bir güzeldir ve dogru olduğuna inandığım bir tespit.
reha erdem'in klasikleri arasına girmiş bir film olmuştur. Reha erdem şöyle bahseder:“Kosmos benim için özenilecek bir figür.

ideal bir adamın resmini çizeceksek

onun özelliklerine sahip olmasını isterim.

Kosmos biraz dağınık, ideal tanımına bu dağınıklığı da dahil.

Kosmos benim için bir süper kahraman. Bu nedenle de gerçek değil.

Gerçek değil derken, keşke gerçek olsa anlamında da söylüyorum bunu."
sermet yeşil'in sırtlanıp götürdüğü filmdir.
onun yerine başka bir tercih bu derece sükse yaptırmayacaktı filme.
Türk sinemasının yüz akı olan filmdir, belki en iyi filmidir bilemiyorum.

filmin ortamı bir efsane, filmi izliyor muyuz yaşıyor muyuz farkında olamıyoruz.
yaşamıştım bu etkiyi daha önce,
tarkovsky'nin stalker'i de böyle bir etkiye sahiptir kanımca.

felsefesini falan anlamamıza gerek kalmıyor, filmin atmosferi o kadar güzel ki.
bu nedir arkadaş allahısen, bu gerçek midir diye sorası geliyor insanın, nasıl bir sahne lan bu.

http://www.youtube.com/watch?v=rQSL2r17Okc
izlediğim zaman cidden dehşete düşmüştüm ancak sonra izlediğim filmlere bakıyorum da cidden iyi bir film.
kesmeli biçmeli kanlı sahneleri izlemedim o kısımlar hakkında yorum yapamayacağım.
gerçi film hakkında sanatsal bir yorum da yapamam, o kadar bilgim yok.
hani ne anladın, nasıl özetlersin diye sorarsanız da cevap veremem.
allahım sanattan anlamıyorum.
(bkz: reha erdem) 'in izleyicisini yarım saatte belirlediği filmdir. Nitekim yarım saate dayanan izleyici film bittikten sonra tekrar izlemek isteyecektir.

Piyasa filmlerinden hoşlananlar izlemesin tabii. Çünkü piyasanın ötesinde bir film.
arkadaşlar lütfen türkçe konuşalım.

(bkz: evren)
(bkz: kainat)
(bkz: Şizotipal kişilik bozukluğu)
Fantazinin ve mistisizmin ön planda olduğu bir film denemesi.
sinematografiye dikkat edin Alacağınız bir şey varsa buradadır.
Yoksa gerçekten bıktık bu sanat filmi zırvalıklarından bu avrupai sinemadan.
Unutmayın: “bir film,sadece filmdir” arkadaşlar.