Arabadaydı tatile gidiyordu benzini bitti yolun ortasında kaldı benzinliğe 500 km vardı yürüdü yürüdü dışarısı 50 dereceydi ağzı diline yapışmıştı vardı istasyona ama bayılmıştı sonra dişleri olmayan adam evine misafir etti su verdi ayıldığında aooooooo diye çığlık attı sonra çok acıkmıştı buzdolabına gitti ama buzdolabı boştu aaaaaaaaaaaa.
Elimde telefon, Yatakta uzanmış ve Sözlükte sakince entry girerken kapı zili çalmıştır.
Gece saat 12'yi geçiyordu. Kalktım ve kapıyı açtım. Kimseler yoktu. Tam kapıyı kapatacakken, kapıya bir not yapıştırılmış olduğunu gördüm. Kağıtta şöyle yazıyordu:
"o entry'i hemen sil."
Odama döndüğümde ise telefonum kaybolmuştu...
Youtube'de prestij tv diye bir kanal var, orada baya sağlam hikayeler oluyor genelde. Ama görüntülerle izlemelisiniz.Ben böyle hikayelerden korkmayan bir insan olsam bile 1-2 video sonunda gene çocuk gibi battaniye çektiğimi hatırlıyorum *
anlatmaya başlıyorum...
bu gece 00:00 elektrikler kesildi.
mutfağa gidip mum yaktım. ama yaktıktan yaklaşık 5 saniye sonra sanki birisi üflemiş gibi mum söndü.
mutfakta karanlıkta yalnız başımaydım...
korkanlar artı versin. devam ederim.
10 seneden fazla olmuştur. Jandarma çevirme yapıyor. Gecenin ilerlemiş saatleri. 2 er kendi aralarında can sıkıntısından cin muhabbeti yapıyor, işte cinler soğan kabuklarını para olarak kullanırmış, gece karabasan olup çökerlermiş, 3 kere felak nas okuyup avucuna üfleyip ellerini vücuduna sürersen zırh olurmuş, ayakları tersmiş filan.
Tam o esnada uygulamaya bi köy minibüsü giriyor. Şoför çolak hıdır diye bi adam. Adama çolak denmesinin sebebi avuçları dışarı bakıyor. Direksiyonu tutarken kolları ters gibi duruyor. Adamı ilk kez gören 2 jandarma eri o muhabbetin üstüne adamı cin sanıp krize giriyor, o kargaşada jandarmalardan biri çabucak bi dua okuyup sıcağı sıcağına avuçlarıyla yüzü gözünü filan ovalayıp hemen bi yere mevzilenip minibüse silah çekiyor.
Nöbetçinin silah çektiğini gören astsubay o telaşede çıkarıyor rastgele iki tane sağa sola sıkıyor. Noktadan silah sesi duyan ilçe polisleri de hemen zırhlı araçlarına binip koşuşturuyorlar. Olay durduk yere saçma bi şekilde büyüyor.
Sonuçta adamın cin olmadığı anlaşılıyor anlaşılmasına da olaya adliye lojmanlarından tanık hakimi savcısı kulaktan kulağa duyan ilçe kaymakamı, halk filan olayı acayip makaraya alıyor.
Adamın lakabı cin hıdır’a evriliyor, adliyede cinlerin gözaltına alınması, kimlik tesbiti nasıl olur gibisinden goygoy dönüyor. imama hocam cin vurmak caiz mi gibisinden soruyorlar filan!
Eskiden mahalledekileri toplayip bir taraflarimdan uydurarak anlattigim hikayelerdir. Favorim çöplüğün yaninda düğün yapan cinlerdi o zamanlar. Top çöpün o taraflara gittiginde herkes yusuf yusuf olurdu.
Gecenin bir yarısıydı, karanlık bulutların arkasına gizlenmiş bir ay ışığı tek aydınlıktı. Rüzgarın arada bir ağaçlara üfleyip, yaprakların çıkardığı o hışırtılar içinizin ürpermesine yetiyordu ki, o sırada hızlı adımlarla yürüyen ayak sesleri kulağınıza ilişivermişti. Bir anda gök gürlemeye başlar ve karşı caddede duran siyah giyinimli şahış gözünüze çarpar. Öylece size doğru bakmaktadır. Karanlıkta yüzünü göremiyorsunuzdur ve yağmurun başlaması sizin oradan kaçıp gitmenize bir bahane olmuştur. Aracınıza doğru hızlıca koşarsınız ve içine girdiğinizde bir rahatlama gelmiştir lakin, dikiz aynasına baktığınızda arka koltukta korkunç bir yaratık oturmaktadır. Ağzınızı kapatır kapatmaz karanlık çöker gözlerinize.
Ölüm: insanlarin çoğunu dine sokan şey Tanri korkusu olduguna göre, bir dini hikaye de, en azindan bu insanlara göre aslinda bir korku hikayesi belki.
Efrasiyab'in Hikayeleri
Köyün birinde iki sevgili vardı birbirelerine delicesine aşıklardı sadece onlar çarşıda kol kola gezerdi onlardan başka kimse kol kola gezemezdi,konuşamazdı,el ele tutuşamazdı çünkü edepli bir köydü bu köy. Bir gün bu sevgililerden kız olanın abisi köye kız kardeşini görmeye geldi,çarşıda heryerde insanlar onları sarılırken bir birine gülümserken gördü ve bunu hoş karşılamadılar, ardından erkek bunu öğrendi dünya başına yıkıldı.Kızın abisi olduğunu bilmiyordu.Köprüden atlayıp intihar etti. Kız buna çok üzülmüştü kara kara düşünmeye başladı belki oda intihar edebilirdi sevdiği için. Oğlan öldükten sonra kız onun gömleğini almak istedi çünkü sevdiğinden geriye başka hiçbir şey kalmamıştı.
Kanlı gömleği aldı yıkadı ve dolabına astı. Ertesi sabah uyandığında ev işlerini hallederken dolabıda düzenliyordu ve bir de ne görsün gömlek yine kanlı bunu akrabalarına anlattı annesine babasına herkese söyledi inanmadılar yıkamamışsındır dediler belki de kızın şizofren olduğunu düşündüler. Kız yine yıkadı kanlı gömleği ertesi sabah uyandı ve yine dolaba baktı.Gömlek yine kanlı.
Bu sefer ailesine yine söyledi ve inanır gibi oldular hep beraber gözleri önünde yıkadılar gömleği.Ertesi sabah hepsi gömleğe bakmaya gitti yine kanlıydı evet çok şaşırdılar.
Ailesi düşündü taşındı hocaya götürmeye karar verdiler kızı.Hocaya gittiler böyle böyle anlattılar gömlek kanlı diye hoca kıza muska verdi dualar okudu üfledi gömleği bidaha yıkamalarını söyledi eve gittiler yıkadılar.Öteki sabah yine baktılar yine gömlek kanlı.Hocaya tekrar göründüler hoca yine dualar okudu yine muskalar yaptı hoca dün ben size giderken birşey söyledim ama arkanızı dönüp dinlemediniz dedi. Kız ve ailesi eve giderken hoca arkalarından tekrar bağırdı ama duymadılar. Dejavu olmaya başladılar gömlek yine kanlıydı. Tekrar hocaya gittiler tekrar dualar muskalar oldu ve hoca tam bağırırken döndüler ve hoca siz ace ile yıkıyormuşsunuz bu sefer omo ile yıkayın dedi. sonra aa omo ile geçiyomuymuş deyip omoyla yıkamışlar gömlek temizlenmiş.
izmir'de kaldığım dönemlerde, yğmurlu ve fırtınalı havalarda elektriklerin sık sık gitmesi ile evde yaşadığım tırsaki hikayelerdir... izmirliler bilir o balçova tepelerindeki dubleks evler dimi heh oralar işte...
yazın abilerde kalan şahsımın orada bulunan tüm cemaatle yaşadığı hikayelerden biridir.
bir köye pikniğe gidilmiştir (isim vermiyorum). abilerle yemekler yenmiş içecekler içilmiş sohbet yapılmış ve uyumak için çadırlar kurulmuştur. sabaha doğru 3:30 4:00 sularında ters ayaklı bir suratında meymenet olmayan bir adam haykırarak bize arapça bağırmıştır. abiler korkup hemen kur'an ı kerime sarılmıştır adam gitmemekte ısrar etmiştir. burayı terkedin diye bağırmıştır. ardından abiler korkup dualar etmiştir. en sonunda adam geri dönüp yavaş yavaş gitmiştir. arada birde geri dönerek gruba bakmıştır en sonunda abiler değerli eşyaları alıp köy meydanına gitmiştir. köylülere olayı anlatmıştır. köyün hocasıyla sabah namazı kılınmıştır ve güneş tepedeyken geri şehre dönülmüştür.
bir şubat gecesiydi. Soğuktan diken diken tüylerim için dağ evimde soba yakacaktım. lakin bunun için ormana girip ağaç kesmem gerekiyordu. sonra ayağıma postallarımı giyip baltamı alıp ormana gittim. bulduğum ilk kavak ağacına "amına kodumun sırığı" diyerek daldım. ağaç devrildi odunu aldım sırtımda giderken bir fısıltı duydum "kimsin gardaş? " diye sordum lakin cevap gelmedi sonra evime döndüm ve kestiğim kavak ağacını sobaya attım.