hocaya "bunu bana yapamazsın" der gibi bakılır, alt dudak hafif titrer, kulaklar kızarır, vücut adrenalin salgılar, sağ diz hafif bir titremeden sonra tam anlamıyla çözülür. ama hoca "hadi evladım çabuk biraz" diye inletir ortalığı.
ne ümit kalmıştır artık, ne de ufukta görünen o parlak ışık.
o sınavın başlamadan sona ermesidir. zira tüm umutlar tükenmiştir artık.
tavsiyem hocanın sıradan kaldırma potansiyelini dikkatlice ölçüp ona göre sıralara konuçlanmak veya birkaç sırada birden kopya çalışması yaparak kopyasız kalma ihtimalini azaltmaktır.
Kafasından kaynar sular boşalmışcasına şoka girmek suretiyle ,o şoku atlattığı saniyede yeni mekanında tanıdık bi fiil inek arayan zat-ı muhteremin düştüğü durumdur. Çoğunlukla hazin bir sonu vardır.
yerinize oturtulacak sahisa gore ya enfes bir bilek hareketiyle kopyalari bulanik hale getirirsiniz ya da ben cekemedim kardesim ceksin mantigiyla gayet cool bir sekilde kalkarsiniz..
kesin bir ispiyoncu vardır. durduk yerde hoca neden kaldırsın ki, kopya hazırlayan için diyer yazılıda sıraya deyil de daha sıkı yazması gereken başka bir yer seçmesini anlamasını sağlar bu durum.
okulu uzatmama vesile olan içler acısı durum. benimki biraz farklıydı ama; kopye kağıdım kaldırıldığım sırada kalmış nasıl düşürdüm bilmiyorum sıkı sıkı yerleştirmiştim paçama.
tüm planların suya düştüğü, insanın kendini çok çaresiz hissettiği andır. öğrenci telafi etmek için karşı ataklara geçer ama tamamen boşadır.
h: sen en arkadaki, gel şuraya, gözümün önünde ol
ö: s.ktir sıçtık... hocam sandalyemide getirsem, şanslı sandalyemdir, öss kps odp tüm sınavlara bu sandalyeyle girdim ben.
h: saçmalama evladım, gel bakalım öne
ö: senin ben eb......
tanım: her gencin başına gelmiş kabus bir durumdur.
bu nedenle zeki davranılmalı ve kopya çoklu sıralara yazılmalıdır. hem yazarken öğreniliyor da..
yazarın notu: lisedeydik, edebiyattan sınavımız vardı. edebiyatı da pek severim efendim. lakin şuan hatırlamadığım ve o zaman da bir türlü öğrenemediğim 3 yazarın ismi kesin sınavda çıkacaktı. evde içi tamamen boşalmış, bir ara dekoratif birşeyler yaparım diye sakladığım kol saatini görünce ışıklar çaktı. altı üstü 3 yazar ismiydi ve saate sığabilirdi.. di.. yani ben öyle düşünmüştüm.. ortalama 4-5 kez yazdığım halde küçük saatin içine sığacak boyutta yazmayı bir türlü beceremedim. 5-6 denemeden sonraysa isimleri ezberden yazmaya başladığımı ağlanacak halime gülerek fark ettim. *
ayrılık acısı çekmenize neden olabilecek durumdur, zira sıraya binbir emekle sarfedilen tüm çabalarınızın iki dudağın arasından çıkan cümleyle alt-üst olmasıdır. dertlerinize derman olacak bu şifalı sıradan ayrılmak istemezsiniz, hatta ayrılırken arabesk fantezi müziği kıvamında ''batsın bu dünya, bitsin bu rüya'' gibi sözler haykırılabilir ve duygusal anların yaşanmasına sebep olabilir, bir ara ''ben sevdim, eller aldı, boynum büküldü kaldı'' gibi sözcüklerin fısıldanmasıda muhtemeldir.
öğrenci insanını kahreden durumdur. ders çalışmamışsındır bütün umudun o sıraya yazılan kopyalardır ancak insafsız hoca farkında olmadan bütün umudu sizi oradan kaldırarak yok eder. *