pek bir ahlak ilkeleri yoktur. evlenmeden birlikte yaşama fikirleriyle evlilik dışı ilişkiyi daha çok ön planda tutarlar. çoğu evlenmeden yaşarlar. doğan çocukların kime ait oldukları belirsizdir. kendilerinin düzenlediği bir takım konserlere ve davetlere giderek sloganlar atarlar. dışarı çıktıklarında da içerideki bu kurtlar tamamen kuzu kesilirler. milli düşünceden yoksun bu insanlar malesef günümüzde hala varlığını sürdürmektedir.
liberal ahlaksızlığın günümüz zibidi gençliğine gösterdiği, çürümeye yüz tutan kokuşmuş ahlakla karıştırılmaması gereken, akıllı insanların etik olan ve etik olmayan şeyleri gözönünde bulundurduğu dolayısıyla abuksubuk ithamların pençesinde asla kalmayacak olan en temiz ahlak çeşitlerinden biridir. ahlaksızlığın kol gezdiği kapitalizmde şiddetle tavsiye edilir.
(bkz: tespit yaptı bal kabağı)
(bkz: bir karakter kazandırıcı olarak budaklı meşe odunu)
din adına 14 yaşındaki kızlarını dedeleri yaşındaki adamlara peşkeş çekenlere pek bir sıkıcı gelen ahlaktır. ahlak nerde ey ahali! nerde çocuk eti? (bkz: hüseyin üzmez)
insanların malına göz koyup, millet diye uyuta uyuta alan bir ahlak cinsi degildir. ( gerci ahlak denilen şeye de pek ihtiyacları yok, tanım uyduruyorum).
komünist ahlak , üretenlerin ürettiklerinden pay sahibi olmalarını sağlayan ahlaktır. üretim faktörlerinin ve ürünlerinin ortak hesaba geçtiği , kimsenin başkasının alın teri üzerinden geçinmediği ahlaktır.
komünist ahlak düşünce ve eylem özgürlüğünün sağlandığı -sscb'nin anayasasında herkes istediği dine inanmakta veya inanmamakta ve buna yönelik eylem yapmakta özgürdür yazar- bir ahlaktır.
insanların milli değerlerini gaza getirerek birbirlerine kırdırılması yerine "insan" paydasında birleştirildiği ahlaktır.
eee bu açıdan bakarsak siz ahlaksızsınız olum. şimdi çay koyunda içelim ağzımız kurudu.
"ailenin ortadan kaldırılması! komünistlerin bu utanç
verici amacı karşısında en köklü dönüşümlerden yana olanlar bile
öfkeye kapılıyorlar.
bugünkü aile, burjuva aile hangi temele dayanmaktadır? sermayeye, özel
kazanca. bu aile, tam gelişmiş biçimiyle, yalnızca burjuvazi arasında
vardır. ama, bunun öte yüzünü proleterler arasında ailenin fiilen yokluğu ve
yaygın fuhuş oluşturur.
öte yüzü yok olunca, tabii burjuva aile de yok olacaktır, ve sermayenin
yok olmasıyla her ikisi birden yok olacaktır.
bizi çocukların ana-babaları tarafından sömürülmesini ortadan kaldırmak
istemekle mi suçluyorsunuz? bu suçu kabul ediyoruz.
ama, aile eğitiminin yerine toplumsal eğitimi geçirmekle ilişkilerin en
kutsalını yıktığımızı söyleyeceksiniz.
ya sizin eğitiminiz! o da toplumsal değil mi, o da içinde
eğitim yaptırdığınız toplumsal koşullarla, toplumun doğrudan ya da dolaylı
müdahalesiyle, okullar vb. aracılığıyla belirlenmiyor mu? eğitime toplumun
müdahalesini komünistler icat etmedi; onların yapmaya çalıştığı, yalnızca
bu müdahalenin niteliğini değiştirmek ve eğitimi egemen sınıfın etkisinden
kurtarmaktır.
aile ve eğitim üzerine, çocuk ve ana-baba arasındaki
kutsal ilişki üzerine burjuva safsataları, modern sanayinin etkisiyle,
proleterler arasındaki bütün aile bağları parçalandıkça, ve onların çocukları
basit ticaret nesneleri ve basit iş aletleri durumuna geldikçe, daha çok
tiksindirici olmaktadır.
ama, siz komünistler kadında ortaklaşalığı getireceksiniz diye, tüm
burjuvazi bir ağızdan yaygara koparıyor.
burjuva, karısını salt bir üretim aracı olarak görür.
üretim araçlarının ortaklaşa kullanılacağını duymuştur ya,
doğal olarak bundan, aynı biçimde, kadınların da ortaklaşalığa
tabi tutulacağından başka bir sonuca varamaz.
sözkonusu olan şeyin, kadınların basit birer üretim aracı olmaları
durumuna son vermek olduğu aklından bile geçmez.
zaten, kendilerinin komünistler tarafından açıkça ve
resmen yerleştirileceğini ileri sürdükleri kadında ortaklaşalığın
burjuvalarımızda uyandırdığı o yüksek ahlaki öfkeden daha gülünç bir şey
olamaz. komünistlerin kadında ortaklaşalığı getirmelerine gerek yoktur; bu,
ezelden beri zaten var.
proleterlerinin karılarını, kızlarını el altında bulundurmakla yetinmeyen
burjuvalarımız, resmi fuhuş kurumunun sözünü etmezsek, birbirlerinin
karılarını ayartmaktan derin bir zevk duyarlar.
burjuva evliliği, gerçekte evli kadınlarda bir ortaklaşalık sistemidir; ve
dolayısıyla, komünistler olsa olsa, kadında ortaklaşalığın ikiyüzlülükle
gizlenmiş olanının yerine, açıkça yasallaştırılmış olanını getirmek istemekle
suçlanabilirler. kaldı ki, bugünkü üretim sisteminin ortadan
kaldırılmasıyla bu sistemden doğan kadında ortaklaşalığın, yani resmi ve
gayri resmi fuhşun da ortadan kalkacağı apaçıktır."