senaryosunu kaan ertem, suat özkan ve şafak sezer'in yazdığı film..kaan ertem ve suat özkan'ın yeni nesil mizah anlayışına biraz uzak kaldıkları düşünülürse izleyici üzerinde hayal kırıklığı yaratma olasılığı hayli yüksek gibi görünüyor..yine de izlemeden bikbiklenmemek en iyisi..
çok açık bir gösterge var ki, tayfun güneyer, faruk aksoy, sinan çetin vb. prodüktörlerin yüzünden sinemalara gelen gereksiz, kendini komik sanan, izleyiciyle alay eden filmlerin yüzünden bu gibi bazı aksiyon - komedi tarzındaki türk filmleride güme gidiyor.
filmi izlemeden afişi ya da ismi görüp önyargıyla konuşanlar o kadar çok ki. sorsanız filmi izledin mi diye hayır ne izleyeceğim derler. bende aynı hataya kutsal damacana ile düşmüştüm ama dvd sini alıp izlediğimde gayette iyi vakit geçirdim. bunu kabul etmek bu kadar basit. aslında dediğim gibi bu önyargımızın sebebi de bu saydığım yönetmen ve prodüktörlerden kaynaklanıyor.
sıkılmadan, bir çok sahnesinde güleceğiniz, argoyu bile (kabadayıların ve mafya adamlarının hikayesiyle alakalı olduğundan elbetteki biraz gerekli olacaktı) dozunda kullanan bir film yapmışlar. insanlar sanıyorum, artık sinemanın pahalılığından olsa gerek verdikleri paranın tam karşılığı olarak başyapıt bekliyorlar sanırım ya da film boyunca komik olmayan bir sahne olmasın istiyorlar sanırım ama bir espriye herkesin gülmesini beklemek ne kadar doğrudur.
allah aşkına alın dvdlerini ya da indirin internetten bir şekilde karşılaştırın filmleri. "dünyayı kurtaran adaımn oğlu"'nu izleyin, "araf"'ı izleyin, "emret komutanım: şah mat"'ı izleyin, ne bilim "ömerçip"'i falan izleyin. sonrada bir daha düşünün kolpaçino komik mi değil mi. he ya da çok güldüğünüz aynı tarzda bir hollywood filmini izleyin ve sonra karşılaştırın ne denli farklar var bakalım.
olay aslında çok basit, gereksiz harcamalarla sinemalardan izleyiciyi kaçıran, inancını yitirmesine ve önyargılı olmasına yol açan bazı sözde sinemacılar yüzünden her filmi aynı kategoriye sokmaya başladık.
önceden önyargılı olduğum fakat izleyince önyargımın kırıldığı filmdir. hele ki 3-5 sahnesi vardır gülmekten yerlere yatma sebebidir. en azından arog kadar kötü değildir.
ayin yapan gençlerin sahnesinde kahkahalara boğulduğum film. anca böyle boktan şeylere gülersiniz siz zaten diyenler de pek tabiki haklılar ama napalım bilader kültürümüz bu böyle yetiştik. istemesekte gülüyoruz. herkes mırın kırın etse de yok basit boktan dese de köpekler gibi gülüyor efendim. belirtmiştim yapımızda var.
güzel filmdir.
''eksilen mallar ile birlikte sana 50.000 dolar ceza kestim. saatli marif takvimi ile 10 gün mühlet. bu mühlet sonunda ya mallar yerine koyarsın ya da bu dut ağacından yapılmış ıstakayı senin avradı mahil bölgene sokarım.
diyaloglar güzeldir. akılda kalıcı... en azından bazı şeyleri ingilizceye çevirip önümüze getirmiyor. küfürler her şey yerli yerinde. ne eksik ne fazla...
vasat sınırında seyreden filmdir. şahsi kanaatimce kara komedi tarzı bir eser ortaya çıkartılmaya çalışılmış fakat başarılı olunamamıştır. oladı şafak.
--spoiler--
güldüğüm tek sahne kafası güzel olan arkadaşın ormanlık alanda pınarbaşı çekerken araya "yüklen yüklen" efsanesi kattığı sahnedir.
--spoiler--
çok eğlenceli bir film. şu an gösterimde olan filmler arasında bence ilk bu film tercih edilmeli. bazı sahneleri var, kahkaha atarken kendimi frenleyemedim.
--spoiler--
şafak sezer'in olduğu arabayı polis çevirince yanlarında 4 gencin olduğu bir araba da duruyor. o arabadaki gençler daha sonra evde ayin yapan tipler. öyle bir detayı belirtmek istedim. nasıl yakalamışım ama?
--spoiler--
vizyonda izleyecegim başka bir film kalmadıgı için arkadaşımla beraber gitme kararı aldık. şafak sezer in filmlerinden pek haz etmem ama bir kez daha denemek amaçlı gittik. o an ki keyfimdenmidir bilinmez ama
--spoiler--
''ekrem abinin ölüm sahnesinden sonra kendimi bir türlü tutamadım. filmde en çok takılıp güldügüm nokta ise aralarında bir elemanın mantarlı kek yiyerek kafasının güzel olup yaşadıgı tripler''
--spoiler--
. inkar etmiyorum çok aşırı güldüm o sahnelere ve eglendim. şartlanmış olarak gitmeme ragmen yinede eglendim. film kolpamıdır güzelmidir izleyip karar vermek yine en güzel seçenek oluyor sanırım.
kanalizasyon'u geçtiğini az önce okuyup hayrete düştüğüm film. ya kanalizasyon gerçekten kolpaçino'dan da berbat bir film olmuş ya da sinema seyircimiz hala kolpaçino gibi filmlere değer veriyor.
(bkz: oha falan oldum kal geldi gül beklerken dal geldi)
filmde oynayan yaşça büyük oyuncuların ettiği küfürlerle güldürmeye çalışan, ha bazen güldüren, ama ismi gibi "kolpa" çıkan film. verdiğim paraya yanarım bu filmde.
ayrıca şafak sezer bu filmde kesinlikle komik değildir. zaten film komik değildir. verilen parayı haketmiyor.
eğer vizyondaki tüm filmlere gidip de boş vaktiniz bol ise gidiniz bence.
şimdi 10 tane madde sıralayıp ne kadar fransız ekolünden yetişme biri olduğumu kanıtlayabilirim size filmin hataları, zaman zaman kopuşları, bağlanamayışları, oyunculukları hakkında. ama gerek yok. eğlenmek için gitmiştim ve eğlendim. kara mizah mı kara mizah yemişim mantıksızlıkları burda tanrıyı sorgulamıyoruz sonuçta. şafak sezer hangi filmde oynasa giderim arkadaş. adamın tipi komik bir kere. eğlenceli herif.
yönetmenliğini atıl inaç'ın, yapımcılığını Şenol Zencir ve Selin Altınel'in yaptığı komedi macera karışımı sinema filmi. filmin fragmanında burak öncü'nün rolü çok komikti. adam zaten tipiyle güldürüyor insanı, üstüne bir de facebook'tan 1 haftalığına bulduğu manita en komik esprilerden biri.
