Yazarın tarzından mı yoksa benden kaynaklı bir problem yüzünden mi bilmiyorum ama gabriel garcia marquez’in kitaplarındaki tüm kişileri karıştırmayı başarıyorum. Yalnızca bu yazara özgü olarak karakter takibim sıfır. Kim kimdi diye düşünürken yine kendimi burada buldum.
harika bir aşk romanı, ben kitap hakkında bir entry girmektense kitapla benim birlikteliğimizden bahsetmek istiyorum.benim en uzun sürede okuduğum kitap olmalı sanıyorum geçen sene sevgililer günü haftasında iş arkadaşımdan ödünç almıştım ve okula gidip gelirken metroda okuyordum. daha önce gabriel garcia marquez in kırmızı pazartesi kitabını okumuştum ve o bir kere başlayınca bırakamama hissi vardı ama hani sürükleyicilik değil de kitabın 'dur bir dakika şunu da anlatayım' dediğini hissediyordum sanki. aslında aynı şeyi kolera günlerinde aşk içinde hissettim ama yine de uzun sürdü kitabı bitirmem, iki kez vezneciler metrosunun karşısındaki pilavcıda, bir kez pilavcının yanındaki kafede, bir kez metro durağında ve bir çok kez bambaşka amfilerde unuttum...
her şey geçmiyor ve zaman her şeyin de ilacı değil. durmadan hissettiğin önüne çıkan her yolda yanı başında hissettiğin bir aşk acısı, bitirememe sebebim bazen o aşkın asla yakanı bırakmama duygusundan boğulmamdı sanırım.
Elli bir yıl, dokuz ay, dört gün... Aslında kitabın özsuyu bu sıradan yedi kelimenin muhteşem birlikteliği. Florentino Ariza'nın, Fermina Daza'ya karşı hissettiği aşkı anlatıyor gibi görünse de bu roman, aslında Florentino Ariza'nın nasıl müthiş bir karakter olduğunu anlatıyor. Bir taraftan çok ezik ama diğer taraftan oldukça özgüven sahibi bir karakterin yaptıklarını anlatıyor.
Yanlış hatırlamıyorsam how i met your mother da ted’in en sevdiği kitaptı. Sırf bu yüzden aldım görünce.
Belki linç yiyeceğim ama hiç beğenmedim. Açıkçası ne kolera ile ilgili derin bir bilgi yahut bir acı hissettim kitabı okurken ne de aşkla ilgili. Üstün körü herşey.
Bir adam başka kadınlarla yatıp, ama evlenmeyerek bir kadını bekliyor. Bu sırada o dul kadınların hikayesini okuyoruz işte. Belki 1,5 aydır elimde anca bitirdim.
marquez'in ayrı ayrı karakterlerin bağımsız duygu dünyalarını anlatmaktaki başarısı hikayeye en ince ayrıntısına kadar dahil olmamızı sağlıyor. anlatılan zaman ve karakterler arasındaki geçişlerle dikkatinizin kopmasını önlüyor. bazen uzun uzadıya yaptığı betimlemeler bile tam dozunda geldi bana.
hastalık-aşk benzeşimi basit bir cümleden öteye koca romana yayılmış bir anlatım aslında. hikayesi karakterlerin yönelimleri tartışmaya açık elbette, oraya girmeyeceğim. diğer yazılarda yazılan florentina ariza eleştirileri bize yazarın anlatım başarısını kanıtlar nitelikte bana kalırsa. ve yazarın bunca anlattığı hissi durumlar hangi yaşanmışlıkların ürünü diye düşünmedim değil. yalnız hayal gücünün ürünü olduğunu düşünmek istemiyorum. Yüzyıllık Yalnızlık romanından daha bir sevdim bu romanı. filminin aynı etkiyi bırakmayacağını biliyorum ama nasıl yansıtılmış diye merak ediyorum. *
Bir gabriel garcia marquez romanı. Uzun süredir bitirmek için çırpınıyordum, kitabın ortaları o kadar sıktı ki, bi ara bırakmayı bile düşündüm. Neyse azmedip bitirdim. Mutlu sonla bitti en azından.
Florentino ariza da nasıl sevmiş fermina daza'yı. Kim bekler elli küsür sene sevdiğini. Aşkın bu kadar fazlasını da aklım almıyor gerçekten. Fermina daza başka biriyle evlenip yuvasını kurdu. Florentino yine bekledi. Beklediğini de buldu sonunda. Allem etti kallem etti fermina daza'yı tekrardan kazandı. Ömürlerinin son demlerinde yaşayamadıkları yarım kalan aşklarını devam ettiler. Vay be diyor insan sadece..
Gabriel Garcia Marquez romanının filme çevrilmesini kendisi gibi Kolombiyalı olan Shakira'nın film müziklerini yapması şartıyla kabul etmiştir. Bunun sonunda Shakira ablamız adeta döktürmüş birbirinden anlamlı üç parça ortaya koymuştur ki bende üçü de çok değerlidir efendim.
La despedida:https://youtu.be/yzppw_sTQh0
hay amores:https://youtu.be/5h102eY7K5Y
pienso en ti:https://youtu.be/L1S5XdTg1aw
kitabini okumadigim ancak filmini en az uc kere izledigim eser. entry'lerden gordugum kadariyla filmi bir tek ben begenmisim sanirim. benimki de begenmek degil, baya baya asik olmak aslinda filme. hele o film muzikleri, shakira kendinden beklenmeyecek acikli sarkilar soyluyor falan, gozlerde yas. javier bardem ve giovanna mezzogiorno basrollerde; daha ne olsun.
Erkeklerın sadakat anlayısını acıklıkla ortaya koyan kıtap-film. kişiye bır seyler katar mutlaka okuyun-ızleyın efendım. e tabı javıer bardem oyunculugu,marquez kalitesi var bır de.
marquez'in, yazarlığın dağların o ulaşılmaz karla kaplı doruklarında gezindiği romanı. okurken keyif alınacak, la bu adam böyle şeyleri nasıl yazıyor diye sorgulanacak muhteşem bir kitap.