"Kolera Günlerinde Aşk, bırakılmış bir sevgilinin, yeniyetmelik yıllarından başlayarak yaşlılığın alacakaranlığına dek süren yarım yüzyıllık aşkının öyküsü. Gabriel Garcia Marquez'in, ustalığı, bu öyküyü bir destana dönüştürüyor: aşkın, deli-akıllı, yabanıl-evcil, tensel, romantik tüm biçimlerinin pastoral bir şiirin büyüsüne büründüğü bir destan. On dokuzuncu yüzyılın yirminci yüzyıla dönüştüğü bir zaman dilimini kapsayan bu bitmeyen aşkın gerisinde, çağdaşlaşma çabası içindeki bir toplumun çeşitli yönlerini, özellikle taşra kentsoyluluğunun saçmalıklarını ince bir alayla eleştiriyor yazar. Roman boyunca, aşk acılarının lirik rüzgârlarının esintileri arasında, Gabriel Garcia Marquez'in, insancıl mizahı, sürekli olarak duyuruyor kendini. Bu nitelikleriyle, Kolera Günlerinde Aşk, Gabriel Garcia Marquez'in başyapıtı sayılan Yüzyıllık Yalnızlık'ın yanında tartışılmaz bir biçimde yerini alıyor." * *
"onu fener kulesinin yanında bekleyecğim. kalbim deniz gibi, sonsuz ve ebedi bazen kayalara çarpan dalgalar gibi şiddetli... evleneceğim kadın bu gece dönecek... Dönmesini istemek için burda olmam gerek."
" lütfen sana içimi dökmeme izin ver. fiziksel dünya dışında, yaşın bir anlamı yok. insan olmanın özü zaten, zamanın geçişine gösterdiği direnç. iç hayatlarımız sonsuzdur. bu yüzdendir ki; ruhlarımız her zaman gençliğimizde olduğuu kadar genç ve canlı kalır. aşkı güzel bir an olarak da düşünebilirsin. başlangıç ve sonu kendi içinde barındırır bu yüzden hiç bir yere varma amacı yoktur!"
Bir gabriel garcia marquez romanı. Uzun süredir bitirmek için çırpınıyordum, kitabın ortaları o kadar sıktı ki, bi ara bırakmayı bile düşündüm. Neyse azmedip bitirdim. Mutlu sonla bitti en azından.
Florentino ariza da nasıl sevmiş fermina daza'yı. Kim bekler elli küsür sene sevdiğini. Aşkın bu kadar fazlasını da aklım almıyor gerçekten. Fermina daza başka biriyle evlenip yuvasını kurdu. Florentino yine bekledi. Beklediğini de buldu sonunda. Allem etti kallem etti fermina daza'yı tekrardan kazandı. Ömürlerinin son demlerinde yaşayamadıkları yarım kalan aşklarını devam ettiler. Vay be diyor insan sadece..
aslı film değil kitaptır. kitabı da anlayabilenler için gayet kıymetli bir eserdir. marquez'in tarzına aşina insanlar hikayedeki hiç bir olaya şaşırmazlar. çünkü büyülü gerçek üstücülüğe kapılıp giderler. mantık ya da mantıksızlık çerçevesinde incelenmesi saçmadır.