kolera günlerinde aşk

entry59 galeri0
    1.
  1. Gabriel Garcia Marquez romanı.

    "Kolera Günlerinde Aşk, bırakılmış bir sevgilinin, yeniyetmelik yıllarından başlayarak yaşlılığın alacakaranlığına dek süren yarım yüzyıllık aşkının öyküsü. Gabriel Garcia Marquez'in, ustalığı, bu öyküyü bir destana dönüştürüyor: aşkın, deli-akıllı, yabanıl-evcil, tensel, romantik tüm biçimlerinin pastoral bir şiirin büyüsüne büründüğü bir destan. On dokuzuncu yüzyılın yirminci yüzyıla dönüştüğü bir zaman dilimini kapsayan bu bitmeyen aşkın gerisinde, çağdaşlaşma çabası içindeki bir toplumun çeşitli yönlerini, özellikle taşra kentsoyluluğunun saçmalıklarını ince bir alayla eleştiriyor yazar. Roman boyunca, aşk acılarının lirik rüzgârlarının esintileri arasında, Gabriel Garcia Marquez'in, insancıl mizahı, sürekli olarak duyuruyor kendini. Bu nitelikleriyle, Kolera Günlerinde Aşk, Gabriel Garcia Marquez'in başyapıtı sayılan Yüzyıllık Yalnızlık'ın yanında tartışılmaz bir biçimde yerini alıyor."
    *
    *
    6 ...
  2. 2.
  3. sinema filmine uyarlandığı rivayet edilen bir gabriel garcia marquez klasiği. film müziklerinde shakira nın sesini duyacakmışız.
    5 ...
  4. 3.
  5. romandan uyarlanıp hüsrana uğrayan filmlerin bir yenisi daha.romanı okuduğun zaman acılarının tutkuların mutluluklarının bile kusursuzca tasarlandığı, insana 'bir ömür aşk olabilir mi?'dedirten bu eserin filmde Javier Bardem'in çabasıyla ara ara filmin heyecanını hatırlatan ama bütün bu çırpınışlara rağmen filmin basit bir aşk öyküsünden ileri gidememesi romanı okumadan filmi izleyenlerin 'bu kadar basit gibi görünen duygusuz ruhsuz bir aşk öyküsüde film olursa benim hayat ne olur kim bilir' dedirten bir Mike Newell filmi.filmin sonunda o kadar ihtişamlı beni benden alan bir romanın nasıl bu kadar aciz duruma düştğünü gördüğümde artık sinemacıların romanları rahat bırakmasının zamanının gelip geçitğini bir kez daha farkettim.
    4 ...
  6. 4.
  7. 5.
  8. 6.
  9. 7.
  10. abazan insanlar*a göre erotik bir film
    2 ...
  11. 8.
  12. kendi sağlığını da, çevresinde bulunan insanların sağlığını da hiçe sayan düşüncesiz, sevgi pıtırcığı tiplerin her fırsatta sergilemeye alışık oldukları sorumsuzluğun ölümcül bir örneği.

    kolera çok bulaşıcı ve ölümcül bir hastalıktır. aşk ise, sonuçları itibarıyla pek çok hastalığın başka insanlara bulaşmasına, hızla yayılmasına yol açan bir ruh hali.

    peki bu durumda, yani kolera günlerinde aşk yaşamak da ne demek oluyor? insan biraz duyarlı olur yahu. milet can derdine düşmüşken aşk yaşayanın aklından şüphe ederim ben. hem ortalık sağa sola kusan, cıvık cıvık hacet gideren insanlarla doluyken nasıl aşık olabilir insan? olsa olsa, kendini marjinal gösterip fark yaratma çabası içinde olan eziklere mahsustur kolera günlerinde aşk. normal insanlar salgın geçsin diye beklerler ve sağlıklı bir ortamda aşık olurlar.

    kolera günlerinde bile aşkı düşünebilen sorumsuz, çevresine duyarsız insanların yaşadığı bir dünyada ahlak kavramından söz edebilmek ne yazık ki mümkün değildir.
    0 ...
  13. 9.
  14. javier bardem'in oyunculuguna hayran kaldıgım film. güzel bir film fikrimce.
    1 ...
  15. 10.
  16. filmi de kitabı gibi başarılıdır. javier bardem florantina ariza'yı canlandırırken döktürmüştür yine.
    2 ...
  17. 11.
  18. (bkz: Kolera Günlerinde Aşk)(El amor en los tiempos del cólera, 1985) (bkz: Gabriel García Márquez)'in bir romanıdır.

    19. yüzyılın sonları - 20. yüzyılın başları (kabaca 1880-1930) arasında (bkz: Fermina Daza), (bkz: Florentino Ariza) ve (bkz: Doktor Juvenal Urbino)üçgeninde gelişen canlı bir karşılıksız aşkı konu alan kitap acı çekmenin yüce bir davranış olduğu fikrini yoğun şekilde işler. Florentino Ariza sevdiği bir ömür boyu sevdiği Fermina Daza'ya kavuşabilmek için tam 51 yıl 9 ay 4 gün bekler.

    Ayrıca 2007 yapımı, aynı adlı romandan uyarlanmış (bkz: film). Yönetmen: Mike Newell Oyuncular: Javier Bardem, Giovanna Mezzogiorno, Benjamin Bratt

    vikipedi
    3 ...
  19. 12.
  20. 53 yıl 7 ay 11 gün sonunda birbirlerine kavuşan bir çiftin hikayesinin anlatıldığı müthiş film.

    --spoiler--
    sınırları olmayan şey ölüm değil, yaşam.
    --spoiler--
    6 ...
  21. 13.
  22. "onu fener kulesinin yanında bekleyecğim. kalbim deniz gibi, sonsuz ve ebedi bazen kayalara çarpan dalgalar gibi şiddetli... evleneceğim kadın bu gece dönecek... Dönmesini istemek için burda olmam gerek."

    " lütfen sana içimi dökmeme izin ver. fiziksel dünya dışında, yaşın bir anlamı yok. insan olmanın özü zaten, zamanın geçişine gösterdiği direnç. iç hayatlarımız sonsuzdur. bu yüzdendir ki; ruhlarımız her zaman gençliğimizde olduğuu kadar genç ve canlı kalır. aşkı güzel bir an olarak da düşünebilirsin. başlangıç ve sonu kendi içinde barındırır bu yüzden hiç bir yere varma amacı yoktur!"
    5 ...
  23. 14.
  24. yüzyıllık yalnızlıkla edebi yönüne hayran olduğum, kırmızı pazartesiyle yalın anlatımını takdir ettiğim gabriel garcia marquezin diğerlerine nazaran sıkıcı bulduğum kitabı. aşkın ölümsüzlüğü anlatılmış bu kitapta, tabii ne kadar gerçekçi olduğu tartışılabilir.

    --spoiler--
    yetmiş küsür yaşındaki insanların sevişme olayına girmesi inceden tiksindirmedi dersem yalan olur.
    --spoiler--
    3 ...
  25. 15.
  26. sessiz sinema oyununun vazgeçilmezlerindendir.
    1 ...
  27. 16.
  28. saçma ötesi bir film. adamın sadakatinden bahsediliyor, sonra aynı adam gidip yüzlerce hatun götürüyor... sadakat bunun neresinde allasen...
    3 ...
  29. 17.
  30. filmi kitabından daha güzel olan nadir filimlerden.
    (bkz: ölü ozanlar derneği)
    2 ...
  31. 18.
  32. aslı film değil kitaptır. kitabı da anlayabilenler için gayet kıymetli bir eserdir. marquez'in tarzına aşina insanlar hikayedeki hiç bir olaya şaşırmazlar. çünkü büyülü gerçek üstücülüğe kapılıp giderler. mantık ya da mantıksızlık çerçevesinde incelenmesi saçmadır.
    5 ...
  33. 19.
  34. 20.
  35. sanıyorum çevirisinden dolayı sevemeyerek okuduğum/okuyamadığım g.g.marquez eseri. yüzyıllık yalnızlığı referans alarak, -umarım hiç bitmez diyeceğim bir kitap olur- diyerek başlanılan, epey kopuk okuduğum kitap.
    0 ...
  36. 21.
  37. sadece başlangıç cümlesinin hatrına bile okunabilecek bir kitaptır. mükemmel bir cümleyle başlar ve başladığı mükemmelikle devam eder ve ne yazık ki her güzel şey gibi sona erer. yazarı gabriel garcia marquez zaten aynı ayda doğduğum için mutlu hissetirecek kadar saygı duyduğum, bütün kitapları okunası bir insan.

    ingilizce çevirisinden sonra can yayınlarından çıkan türkçe çevirisini okurken pek tat alamamıştım. ispanyolca aslından okumak, okuyabilmek çok farklı olurdu tabi...

    kitabın ilk cümlesi;

    --spoiler--
    "it was inevitable: the scent of bitter almonds always reminded him of the fate of unrequited love." / "kaçınılmaz bir şeydi; acı badem kokusu daima ona karşılıksız aşkların yazgısını anımsatırdı."
    --spoiler--
    3 ...
  38. 22.
  39. özellikle bkz:(yüzyıllık yalnızlık) ve aşk ve öteki cinler'den sonra, beni epey bir hayal kırıklığına uğratmış kitaptır. elbetteki Marquez'in ustaca anlatımının ve Latin Amerika'nın en azından bu coğrafya insanı için uzak kültürünün çekiciliği, bir nebze kitabı okunur kılıyor ama, bittikten sonra insan belleğindeki izlerinin asla 400 sayfalık olmadığını düşünüyor insan. açıkçası başlangıçta oldukça vurucu bir hikaye beklemiştim... geremiah de saint amour'un intiharının ve aşkının yükseltildiği başlangıç, hikayenin doktoru oldukça etkileyen 11 sayfalık mektup çevresinde gelişeceğini düşündürmüştü bana. kitabı hep bir şeyler bekleyerek okudum, ama kitap bunu karşılamadı ve ne yazık ki sonu da yeterince başarılı değil nazarımda.
    1 ...
  40. 23.
  41. florentina ariza'nın 50 yıllık sürede bir deftere kaydettiği 625 aşkını kitabın bir yerlerinde geçen "bir kişinin aynı anda birden fazla kişiyi sevebileceği ve her aşkın kendi içinde bir bütün olduğu, onun dışındaki olaylardan ayrı düşünülmesi gerektiği" fikriyle uyuştuğu için bir yere kadar anlayabilmiş olsam da, América Vicuña ile yaşadıkları içimde bu karaktere karşı bbelirgin bir tiksinme yaratmış, bu bayağı davranış 50 yıllık sadakatinin nazarımda hiç bir beğeni ya da takdir kazanamamasına sebep olmuştur.
    2 ...
  42. 24.
  43. hayatımın romanı. ilk cümlesinden son cümlesine kadar nefes almadan okunasıdır. aşk nedir sorusunun belki de en sağlam cevabı.
    2 ...
  44. 25.
  45. "ama insanların her zaman annelerinin onları dünyaya getirdiği zaman doğmadıkları,yaşamın onları bir kez daha,hem de sık sık kendi kendilerinden doğmaya zorladığı düşüncesine kaptırdı kendini . " .
    1 ...
© 2025 uludağ sözlük