hiç okunmayan değil okunmayı bekleyen kitaptır.
kitapların duyguları olduğunu düşünmeyi seviyorum. onlarla bir bağ kuruluyor aramda. o yüzden o kitap sizin onu okumanızı bekliyordur. okurken çok sevdiğim bir kitabı bitirdikten sonra kitabın kapağına baktım (her kitabı bitirdikten sonra yaparım bunu ve kitaba gülümserim) ve ilk okumaya başladığım hâli geldi aklıma. şimdiyse yıpranmıştı. iç kapağına da 3-5 cümlelik hislerimi anlatan bir yazı yazdım. o yazıyı çok severim. o kitapla benim aramda daha özel bir şey oluşturduğunu hissediyorum. üstelik o kitaptan daha iyi kitaplar da okudum. yani kitaplarla aranızda bir bağ kurun.
kişisel gelişim kitaplarıdır. büyük umutlarla alınıp 2 sayfa okunduktan sonra tozlu raflardaki yerini almışlardır. enerji içeceğine benzetiyorum k.g kitaplarını. ani patlamalar yaratsa da etkisi çabuk geçiyor.
dünya klasiği diye alınmış üstüne nice aşklar yaşanmış, kütüphaneyi kültürlü göstersin diye alınan kitap. genelde sağ alt köşesinde ve ya üst köşesinde 'sabah' yok efendim 'milliyet, hürriyet' yazar.
Tam okumaya hevesleniyorum, sonra Internet'te bir forumda, neredeyse balinaları anlatan bir anatomi kitabından farksız olduğuna, bayıcı olduğuna dair bir eleştiri okuyorum, inanmasam dahi etkilenip anında vazgeçiyorum. Bu gidişle okuyamayacağım galiba.
bi gazla annemin aldığı elif şafak- aşk
lisede edebiyatçının gazına gelip aldığım stendhal- kırmızı siyah
sonradan filminin olduğunu öğrendiğim ve okumak zor geldi diyerek kenara attığım 'bir gün'