bugün

yazmasam delirecektim.
Bu dünyada oradan oraya savrulmaktan başka hiç bir amacın gerçek olmadığını,hepsinin insan elinden çıkma hayaller olduğunu anladı ve başını eğip evin yolunu tuttu.
Sessizce yok oluverdi tüm saadetler ve amansız bir pişmanlık süregelecektir rüyalarının ahengine.
Kitap bitti.
ve sonunda kitap bitti.
(bkz: nasıl lan öyle bir kural mı var)

sarıldı ve onu son defa öptü.
başlangıç cümlemle bitirirdim.
Bu tip kitapların devamının gelmesini istiyorsanız bu kitabı beğenmeyi ve yayınevimize abone olmayı unutmayın.
Yalnız geldim. Ve yalnız döndüm.
buraya yazıp deşifre olmayalım şimdi.
Son cümleler yeterince doğru cümle kurmamış aptallar içindir.
Her yeni gün istediğin insanla olsun sizleri seviyorum bebeklerim derdim. Çünkü artık bir şeyleri paylaşmışsak benim bebeğim olmuştur.
“Diyeceklerim bu kadardı. Belki bir gün yine görüşürüz”. Gibi bir cümle ile biririrdim diye düşünüyorum.
yahu bu boş kitabı sonuna kadar okudun ya ne işsiz adammışsın sen.
"Ve kameranın 'klik' sesi, bahçede yankılandı."
Gecelerce hayalini kurduğu sondan yine kilometrelerce uzaktı ancak geri dönebilse, o yol ayrımında yine aynı yanlış yolu seçecek kadar da müptela...
Aruz’un o dövmeli adamı, Mustafa ibrahim’in Bagram ile Tatevos’u, Ressam Fuat’ın Kanıkey’i, Mareşal Hilmi Günder’in Uyuşturucu inhisarında ki memurları, Güney’in rüyasında beni bul diyen dudakları ve sizin o gizemli hakikatinizi aradığınız gibi; bende sizi arıyorum…
Ve öldüm.
Derken hoop uyandım.
Evet çocukken öyleydi hep.
yazdıklarım ve yaşadıklarım için pişmanım.
Belki de..
Son sayfayı boş bırakıyorum, oraya kuş çizersiniz.
Ve O son kadehi içmeyecektim.
devam edecek.
Şimdi sana sorum var okuduğun kitatan ne anlaadın?