Kitap satın almıyorum ama cumaları tavuklu pilav vesilesiyle kütüphanede kitap okuyorum. iyi ki kitap okuyorum ve iyi ki kütüphanede tavuklu pilav veriliyor.
kitaplığında okunmamış kitapların bulunduğu ayrı bir bölüm olup okunduktan sonra belirli düzende dizilmiş okunmuş kitaplar bölümüne geçecek şekilde kitaplık düzeni kuran kişilerin hastalığıdır.
kütüphaneler dururken gereksiz hastalık. ergenliğim hep kütüphalerde ingiliz ve amerikan polisiye okumakla geçti. o kadar kitabı parayla alsaydım şimdi fakirlikten ölürdüm. ailem zengin değildi ve annem suşi yapmıyordu. babam döner parası hanca veriyordu, yanında çeşme suyu içiyordum. çok fakirdim yani. şu an pdf olarak indiriyorum. çok sağlam siteler biliyorum ama kimseye söylemem.
Sürekli okuma arzusundan ileri gelen psikolojik bir takıntıdır. Bazen ise, evlerde bulunan kitap raflarını boş bırakmamak için, içten gelen bir istektir. Her iki halde de güzel bir alışkanlığa hizmet edilmiş olur.
Sanırım psikolojik bir rahatsızlık bu. Kendini rahatlatma da olabilir ya da huzur arayışı bilemedim. Okunmayı bekleyen milyon tane kitap varken hala gidip kitap alıyorum. Hayır ne zaman okuyacağım o kadar kitabı hiç bir fikrim yok
okumadan derken bir kitabı bitirmeden yenisini almak da dahil.
geçen haftasonu 3 kitap aldım. cumartesi 1, pazar 2.
ciltli 1986 basımı bir notre dame de paris 10 lira idi dayanamadım aldım.
pazar da kadıköy'de iş bankası kültür yayınlarına gidip jules verne'in seksen günde dünya gezisi ve 28 mehmet çelebi'nin seyahatnamesini aldım.