kitaplarını okurken elinde bir kalem ile etkilendiği cümlelerin altını çizen okurun yaptığıdır.
- varolan her güzel şeyin ardında trajik bir şey gizlidir. en sıradan çiçeğin açması için bile dünyanın doğum sancısı çekmesi gerekiyordu. oscar wilde-dorian gray in portresi
- bildiğiniz sandığınızdan daha çok şey biliyorsunuz, tıpkı bilmek istediğinizden daha azını bildiğiniz gibi. oscar wilde-dorian gray in portresi
-günlerinizin altınlarını can sıkıcı kişileri dinleyerek, umudu kalmamaışları adam etmeye çabalayarak,kendinizi cahillere, sıradan kişilere ve kaba adamlara adayarak çarçur etmeyin. oscar wilde-dorian gray in portresi
normal bir piyasa kitabı olması ve rahatlıkla benzer kopyaları bulunması durumunda satırları çizmekte hiçbir sakınca yoktur. buna karşı çıkan kişileri gerçekten anlayamamaktayım. bir kitapta çizdiğiniz satırlar ne denli fazla ise, o kitapla daha da bütünleşirsiniz. o sizin vücudunuzun bir parçası gibi olur. ayrıca çok okuyan kişiler için satırların altını çizmenin zorunlu olduğunu düşünüyorum, çünkü kimi zaman koca koca paragraflar, başlı başına sayfalar çizilmeye gerek duyulur ve bunları başka bir yere yazmak, renkli yapışkanlı kağıtlar ile işaretlemek ne kadar olasıdır? birinci kitapta yaptın diyelim.. ya altıncısında, otuzuncu kitapta.. üçyüzüncü kitapta? zaten boş kitaplar okumuyorsanız, okuduklarınızda sürekli olarak altı çizilecek bir yerler karşınıza çıkacaktır ve bu satırları boş bir deftere yazmayı diretmek yerine altını çizmek demek, daha fazla okumaya vakit demektir. o çizili satırlar kitabın değerini hiçbir zaman azaltmaz, o sizin okumaya ne kadar değer verdiğinizin bir göstergesidir ve bir yandan da sizin günlükleriniz oluverir. başka insanların altını çizdiğiniz satırlar ile sizi teşhir etmesinden mi korkuyorsunuz? o zaman çok yanlış insanları hayatınızda barındırıyorsunuz demektir!
sonradan kitaplıgına dönüp eline eski okuduklarını alan okurun bu işten vazgeçememesine neden olan alışkanlıktır.
rastgele sayfaları açar, çizikler içindeki yerlere dönersiniz. böylece kitabın dikkate şayan kısımları tarihe karışmamış olur.
gidip bir koşu bakılan rastgele bir kitabın böyle çizilmiş kısmından,
<<çünkü sizler çocuksunuz ve bu nedenle anlayabilirsiniz. bir de onun agladıgını duydum.>> başıyla dill'i gösterdi. <<içgüdüleri henüz yok olmamış. biraz büyüsün, ne aglar ne hastalanır. bekle biraz büyüsün. işlerin yanlış oldugunun az biraz farkına varır belki, ama aglamaz.>>
<<ne için aglamam bay raymond?>>
<<insanların insanlara çektirdiklerine aglamazsın.
onların da insan olduklarını akıllarına getirmeyen beyazların siyahlara çektirdiklerine aglamazsın.>>
yapmadığım yapana da mani olmadığımdır. yazarlar yazarlar çünkü. okurlar da kendilerinden bir parça duygular bulurlar.
kitapların altını çizmek kendini ele vermektir. altı çizilmiş bir kitabı okumaksa sadece yazarı değil onu okuyan kişiyi de tanımaktır. hele tanıdığınız biri yapıyorsa bunu. artık onu en bileni olunur o kişi bunu bilmese de.
atatürk'ün yaptığı eylemdir. atatürk okuduğu kitaplarda kelimelerin altlarını çizer hatta kenarlarına ufak notlar alırmış. bunlar anıtkabir müzesinde ki kütüphanede ki kitaplarda mevcuttur.
sonradan bir kitabı elinize aldığınzda bir zamanlar dikkatinizi çekmiş olan bölümleri tekrar okuyabilmenizi sağlayan hadisedir. bana kalırsa kitabın ırzına geçmek falan değildir. kitaplar yıprandıkça ve eskidikçe değer kazanırlar. düşünsenize 20 yıl sonra kendinize ait bir kütüphanecik kurdunuz diyelim, bütün kitaplar da kitapçı vitrini gibi ellenmemişçesine duruyor. olur mu? olmaz.
az da olsa bir anlamı vardır. sonradan bakarsın hoşuna giden yeri bir daha okursun bir daha hoşuna gider ya da başka bir özel sebebi vardır. e çiz. senin değil mi kitap ? kimse de karışamaz. belki de sadece çizik seviyorsun ben de çizik zeytini severim mesela. olabilir. istersen baştan kompile çizersin öyle okursun kime ne ?
ama kütüphaneden aldığın kitabı niye çiziyorsun ?