hukuk öğrencisinin düştüğü durumdur. ya ne romanı ya benim okumam gereken binlerce sayfa varken ne romanı ile başlar tatildeyim zaten kitap okumaktan gına geldi sonra okuruzla biter. tecrübeyle sabittir.
Alternatif yollar aramamızı gerektirir. Ben de kitap okumayı sevmiyorum, Ve genlerimizle oynayarak bu durumu değiştirecek halimiz yok. Öyleyse biz de makale, gazete haberleri, şiirler okuyarak bu açığı kapatmalıyız (benim yıllardır yaptığım gibi) Sonuçta o kadar fazla edebi tür var ki edebiyatı sadece kalın kitaplarla sınırlandırmamalıyız.
Tercih meselesidir. Günümüzde internet denen bi buluş var. istediğiniz an bilgiye ulaşabiliyorsunuz bu da kitap okumaya verilen önemi azaltıyor. Tabi isteyen bilgiyi kitaptan isteyen internetten alır. Saygı duyuyoruz.
her insan aslında okumayı sever. ancak, okulda bizlere okuyun dedikleri kitaplar klasiklerdir. sonra neden okumuyoruz? şahsıma ait binlerce kitap olmasına rağmen aralarında sadece 3 5 tanesi klasiktir. (onlarda ortaokuldan kalma) herkes herşeyi okuyamaz. yani okur ama öncelikle okumaktan zevk alması gerekir. zorla bizlere kitap okutuyorlar, sonra zorla okutulan romanı sevmediğimiz için adı kitap okumayı sevmiyoruma çıkıyor. böylelerinin öncelikle her tarz kitabı denemesi lazım. birisi mutlaka sizin için.
okulda ve evdeki eğitim sisteminin çarpıklığından ve ya olmamasından, ezberci mentalite yüzünden ülkemizde vuku bulan en büyük felaketlerden biridir. insanların bilinçlenmemesi için hükümetin bilerek ezberci sistemi dayatmak suretiyle bir çok bünyede varlığını sürdürmektedir. ve malesef sahip olduğum bir özelliktir, okumaya çalıştım ama olmadı, alternatif olarak yazmayı tercih ettim.
yok öyle birşey?! eğer kendini geliştirmek istiyorsan okumak şart, ki bu ülkede her geçen gün kendini geliştirmek zorundasın. kitap okumayı sevmiyorum da sadece insanların ağzına sakızlaşmış bir cümle. oysa bir eline alsan, onun sayfalarının kokusuna kapılsan, öykünün içinde yer edinsen kendine emin ol asla pişman olmazsın.
kitap konusunda iyi tercih yapamamış yada kendi ilgi alanının farkına varıp özümseyememiş kişinin hissedeceği olay olarak düşünmekteyim. ayrıca bazı kişilerin savunduğu gibi "yaşam o kadar sıkı o kadar iç içedir ki hakkıyla kitap okumaya vakit kalmaz" düşüncesini anlamış değilim. hayata böyle bir çizgi çekme eğilimi neden? kısıtlı vakit olduğu düşünülse bile kitap okuyanlar ya über kitap okuyanlardır yada okumayanlar hayatlarında ellerinde kitap almamıştır diye bir çizgi çekildiğinde insanları kategorize etmek daha mı kolay oluyor? eğer yaşamınızı dışarıdan izlerseniz aslında ne kadar çok vaktimizin olduğunu ancak alışkanlıklarımızdan dolayı bunun farkına varmadığımızı da görebiliriz örneğin. "ben yaşıyorum abi kitap okuyamam bu hayat beni buna zorladı" gibi komik sözcüklerle kendimizi tatmin etmek yerine hayatı bir bütün olarak anlamaya çalışmanın daha mantıklı bir seçim olacağını düşünmekteyim.