kitapları eski ve yeni kitaplar olarak ikiye ayırırsak işbu kitapların
burna nüfuz eden ve bu vesileyle; sayfaları yumuşak dokunuşlarla karıştırmaya,
göz ucuyla sözcükleri taramaya davet eden kokusudur. yeni kitapları genelde
koklayıp rafa geri koyarsınız çünkü fiyatları biraz kalındır.
eski kitap kokusunun davetini geri çevirmekse çok zor olur.*
(bkz: eski kitap kokusu)
(bkz: yeni kitap kokusu)
evdeki kütüphanede kitapları bir düzen sokarken duyulan kokudur. bir parfüm değildir ama insana bilgiyi, insan olmayı öğreten kitapların kokusudur. insana ferahlık verir, o kitapları bir daha okuma hissi verir. zamanında sigara içmeyip, eğlenceye harcamayıp para biriktirerek aldığınız kitaplardır. içinde bilgi hazineleri saklı olan kitaplar.
eski kitaplarda daha fazla duyulan kokudur. sayfalardan gelen müthiş koku, sizi birkaç saniye de olsa gözlerinizi kapamaya iter.
say ve adam yayınları kitaplarında bu olay hep gözlenmektedir.
ikinci hamur kalitesiz kağıt kokusudur. eskidikçe güzelleşir. kitap okudukça bu koku insan ruhunu dinlendiren bir hal alır. bir gün bakmışsın o koku alışkanlık yapmış. aşık olmuşsan kitaplara değerini anlarsın. sana cevap veremesede içinde ki herşey açıktır, noktasıyla virgülüyle.
herşeyden çok başka olan bir kokudur. gözler kapanır. baş parmak, sayfaları hızlıca geçiştirir. kitabın arasından süzülüp gelen koku derin derin içe çekilir. kitapsever bünyeler için huzur budur.
sarhoş edici özelliği olan bir kokudur; özellikle bol bol bulunduğu yerlere (kütüphane, sahaf vs.) girdiğinizde hissedersiniz bunu bir baş dönmesi, yüze oturan şapşal bir sırıtış, içinizde bir yerlerde enteresan kıpırtılar şeklinde.
hayatımıza ilkokul yıllarında yeni alınan ders kitaplarıyla girer genelde ve o kitapların en güzel yanıdır belki de.
yıllanmış kitaplarda çok daha belirgin olan güzel koku. snıffffs diye içine çektiğinde beyin hücrelerine odacıklar arası seyahat yaptırır. okaaa güzeldir!*
annelerin yapamayacağı tek, tarifi olmayan bir hamur kokusu. buram buram oku beni, anla beni, hatim et beni diye kitabın dili aslında(anlayana). hele de sevdiğin bir yazarın, yeni kitabını çıktığı gün alıp fırından yeni çıkmış ekmek gibi içine çekmek. tadına doyum olmaz. bir an önce onu yeme bitirme isteği fışkırır damarlardan.
aslında kitabı cinsiyete tabii tutsak bu koku olayı, onu bayan yapmaktan başka hiçbir şey yapmaz. kadınların en cezbedici unsuru ne? tabii ki kokuları! kadınlar sadece kokularıyla erkekleri etkilemez, hemcinsini de yoldan çıkarır kokuları vardır. bu ayrıntıdan sonra akla; her kitabın kendine has kokusu var mıdır? diye sorular getiriyor insana. kitaplar eşittir kadınlar ise, elbette kokuları da farklıdır. düşünelim? o halde alıcılar yani bizler kitap alırken, bazı kitapları es geçiyoruz. neden? kitaplar, insanına göre koku veriyor olmalı, tek açıklaması bu. macera seven kişi gidip de romantik kitaplara saldırmaz. o şahsa ait kitabın kokusu önce burnuna, sonra beyne, beyinden ayaklara sinyal gider ve kitabı alması için cebini zorlar. alır, kokunun sahibi odur artık ve kokunun nereden geldiğini öğrenmek için okuma başlar..biter.. ellerine sağlık yazarın der ve kitap kapanır, yenmiş yemek gibi sindirilmeye.
Kitabına göre değişen kokudur. Kitabın anlamına, amacına göre değişebilendir. Psikolojik bir şeydir birazda. O kitap sizde nasıl bir etki bırakmışsa öyle alırsınız kokuyu. Sayfalarında kendinizi tutamadığınız yapraklara damlattığınız gözyaşlarınız vardır. iz bırakır o gözyaşları. Hem kalbinizde hem kitabınızda. Tam da ağladığınız kelimenin üzerine konar gözyaşı, hissetmiş gibi, biliyormuş gibi, anlıyormuş gibi. Yıllanmış kitaplar vardır. Kokusu anılarınızı çağrıştıran, benliğinizi hatırlatan kokular. Çocukluğunuzdan beri sakladığınız defalarca tekrarladığınız kitaplardır belki onlar, belki de şimdi bile okusanız size eskiyi çağrıştıran kitaplar. Yeni başladığınız bir kitabın kokusu daha tazedir daha merak uyandırıcıdır. Hemen bitirmek hemen keşfetmek istersiniz içindekileri. Belki zamanınız olmaz zaman böler bazı şeyleri. O engeller bile kitabı hatırladığınızda anlam katacaktır size, kitapla birlikte sayılacaktır.