“bütün dehâlar gençliklerinde parladılar ve bütün davalar gençler elinde yürüdü!..”
demek ki, ezbere bilgi ile fikrini hüviyetinin makyaj malzemesi gibi yanında gezdiren ve malik olmadıkları manânın sahibi görünmeye bayılan soytarılarla gerçek bir fikir adamı arasındaki fark, en küçük çaplarda bile belli oluyor!..
"birisini görürsün, fakat aslında onu görmezsin, sırasını bekliyordur. yahut onu fark edersin, ama tık eden, 'çarpıcı' bir şey yoktur ve sen bir varlığın ya da kafanı karıştıran bir şeyin farkına bile varamadan, sana verilen altı hafta neredeyse geçmiştir ve adam ya gitmiş ya da gitmek üzeredir. sen aslında, haftalardır hiç fark etmeden, burnunun dibinde olup biten ve istiyorum demen gerektiğinin tüm belirtilerini taşıyan bir şeyi kabullenmeye çabalıyorsundur. nasıl anlayamadım? diye sorarsın."
anneciğim, 1964’de doğum günümde, babamın hediye ettiği kitaptan ayrı olarak bana, eflâtun’un "devlet" isimli eserini hediye etmiş ve şöyle yazmıştı:
"oğlum!..
doğru ve akıllı adam, muvaffak olacak adamdır.
iyi seneler”
not alarak okuduğum ilk eser de, 1967’de bu eserdir.
"Ülke halkının çoğunluğunun eğitimden yoksun bırakılması bir cinayettir. Bu, devletin kendi kendini yıkması, yağma etmesi demektir."
(bkz: beyaz zambaklar ülkesinde)
''sana akıncı güç için de söyledim, rapor'da da söyledim; alaledeyi bırakıp çok mücerrete dalıyorsun, anlamazlar!...
ben mücerretler adamıyım, benim kumaşım mücerret...
benim hayatımı yazarken en dikkat edeceğin husus da bu; millet saf fikirden anlamaz!...
ama fikre de kıymamak lazım.
benim yazılarımı anlamadıklarını söylüyorlar; dönüp tekrar okuyorlar...
ben öyle anlaşılmaktansa böyle anlaşılmamayı tercih ederim!''
"Bir mutluluğu yaşarken onu kavramamız zordur.
ancak o geçip de arkamıza baktığımız zaman , birdenbire biraz da hayranlıkla ne kadar mutlu olduğumuzu anlarız..."
Zorba / nikos kazancakis
kavga Nedir?
değişen şartlarda mücadele değil mi?
tabiatla mücadelesini yapamayan karınca ölüme mahkumdur. açlıkla kavga, susuzlukla kavga, soğukla kavga....
ve burada kalsa idin, yuvada kavgasını yapamayan düşünce silinmeye mahkum.
kendi nefsini korumaktan, idelaini yürütmeye kadar döğüşerek yapılan kavga, senin yuva kurma kavgan gibi...
velhasıl hayatın kendisi kavgadır.
"sır saklamasını bilirsen Hayyam söyler
insanoğlu nedir, ne yapar, ne eder:
dert çamuruyla yoğrulup gelir dünyaya
yer içer, karın doyurur ve çeker gider."
(bkz: ömer hayyam rubaileri)
Türkiye'de asgari ücrete çalışan, abazan erkekleri anlatan bir alıntı olabilir. swh.
"işçiler, işlerini bitirince para alırlar.
Daha sonra gidecekleri bir meyhane, düşecekleri bir karakol çıkar nasıl olsa! işte size bir haftalık iş güç."
(bkz: yeraltından notlar)
işkencecilerde vicdan aramayın...
ama bir simitlik bir nefsî menfaate hâlel gelme durumunda,
panik kafdağı; bunlar, ekmeğini işkenceden çıkaranlar... bu cümleden olarak, elektrik verme safhasında böbreklerini sakatladıkları bir gence, köpekler gibi yaltaklanıp kuyruk salladıklarını gördüm...
ilaçlarını vaktinde alıyor muydu, yemek istediği birşey var mıydı, acaba hücreden
çıkıp hava almak ister miydi?..
"Okuyan insanlar vardı, bir de ötekiler. Birinin okuyan mı, okumayan mı olduğu hemen anlaşılıyordu. insanlar arasında bundan daha büyük bir fark yoktu."
(bkz: lizbona gece treni)
şiir, tebliğ değil de, telkin, mantıki muhasebe silsilesi değil de delil ve ispat merdivenlerine ihtiyaçsızlık içinde, yine doğru ve doğrulayıcılık usulüne aittir...
hakikat, sadece doğrunun değil, iyi ve güzelin de en yüksek prensibidir.
orospunun dişisi, erkeği olmaz. orospuluk huydur.
söz verip tutmamak, borcunu inkâr etmek, birini casuslamak, arkadan adam vurmak, kendinden zayıfı ezmek;hatta korkmak bile yerine göre orospuluktur.
Düşenlere acıma! Ben onları hiç tanımadım! Ben onlar için değilim. Ben teselli etmem! Ben,teselli edilenden de, edenden de nefret ederim.
(bkz: Aleister Crowley kanun kitabı)