kitabı mukaddeste tahrif olmuş kelam yoktur, allah'ın sözlerini hiç kimse tahrif edemez. sadece insanların tefsirleri zaman içinde farklılık gösterir. örneğin bir kelime bundan iki bin yıl önce allah manasına gelirken, ondan 500 yıl sonra baba manasında kullanılmış olabilir, bunun gibi. benzer bir durum kuranı kerim için de söz konusudur. kuranı kerimde de, tıpkı incilde yazdığı gibi dünyanın düz olduğu ayan beyan belirtilmiş olmasına rağmen, nasanın götünden uydurduğu resimlere inanan bir takım geri zekalılar ayetleri bu gerçeğe göre değil de, sanki dünya yuvarlakmış gibi yorumlamış ve halka böyle anlatmıştır. kelimeler de eski o düz manasını kaybetmişlerdir. aynen de bunun gibi.
kendi kitaplarında bunu yalanlayacak yazılar mevcuttur.
ayrıca bir iddiayı ortaya atan onu kanıtlar. önce bozulmamışı bulun sonra bugün olanla karşılaştırın ardından bu bozulmanın ne yönde olduğunu ortaya koyun.
yoksa çamur at izi kalsın mantığıdan başka bir şey değildir bu.
yeşaya / 40-8: ot kurur, çiçek solar ama tanrımızın sözü sonsuza dek durur.
matta / 5-18: size doğrusunu söyleyeyim: yer ve gök ortadan kalkmadan, her şey gerçekleşmeden kutsal yasa`dan ufacık bir harf ya da bir nokta bile yok olmayacak!
markos / 13-31: yer ve gök ortadan kalkacak ama benim sözlerim asla ortadan kalkmayacaktır.
madem kuranın korunacağına dair içinde yazan buna delil oluyor, bu sözler de kendi kitaplarının korunacağına dair delildir.
imanın 6 şartından birisinin kitaplara iman olduğunu bilen bir müslümanın, dahası kitaplara imanın ne demek olduğunu bilen bir müslümanın kabul edemeyeceği bir durumdur. öyle Allah'ın sözü gayduru gubbak bir kaç densiz tarafından değiştirilebilecek olsa allah'ın sözünün hükmü nedir o zaman? yoksa siz hiç düşünmez misiniz?
--spoiler--
MÜMiNUN 23/68. Onlar bu sözü (Kur’an’ı) hiç düşünmediler mi? Yoksa kendilerine, daha önce geçmişteki atalarına gelmeyen bir şey mi geldi?
--spoiler--
resulullah efendimizin domuz yenmesini yasaklamadığını, ancak bir gazve sırasında domuz eti yiyen askerlerin hastalanması üzerine bu ayetin nüzul olarak o zamana kadar yenmesi serbest olan domuz etinin yenmesinin haram edildiğini bilmeyen kişilerin inandığı tahrif olayıdır. oysa ki islamın ilk dönemlerinde de tıpkı hristiyanlığın tüm dönemlerinde olduğu gibi domuz eti yenmesi helaldi. bu açıdan islam, hristiyanlık üzerine süreklilik arz etmektedir. değişen allah'ın hükümleridir, kitabı mukaddes değil.
bunların tahrif edildiği, refere başlık içerinde ifade edilen nedenlerden dolayı kesindir! ne var ki papazların derdi neydi de tapınak altına, avlusuna ticarethane, faizhane açmak gibi kendilerine pek faydalı, üstelik de sonradan gelen müslümanların pek seveceği bir işin, isa'nın hoşuna gitmediğini anlatacak şekilde tahrifat yapmışlar?
yok mu bunu izah edecek bir alim şu sözlükte? hani papazlar ve hahamlar çıkarlarını düşündükleri için tahrifat yapıyorlardı?