filminden izlemesi daha kolay geldiği için bir kitabı okumaya üşenmektir. kitaptaki çevreyi ve karakterleri hayal etmek, replikleri uzun uzadıya okumak istemezsiniz. filmde görseller önünüzdedir repliklerse kulağınıza çalınıyordur. oh ne rahattır.
ama makbul olan bu değildir aslında. gider kitabını alır okursunuz. her detayı kafanızda canlandırırsınız. sonra gider filmini seyredersiniz. arasında ne çok fark olduğunu, kitabını okumasaydınız neler kaçıracağınızı o zaman kavrarsınız.
örneğin:
(bkz: the lord of the rings) üçlemesi.*
ejderha dövmeli kız kitabını almış okurken, filminin 1 yıl önce çekildiğini öğrenmek oldukça b.ktan bir durumdur. ya kitabı okuyup 3 gün kaybedeceksin ya da 2 saatte tüm kitabı izleyeceksin. gel de karar ver.
bu bir tercih meselesidir. nedeni asla tembellik yada kolaya kaçmak değildir. bazıları için sinema öyle büyük bir tutkudur ve öyle çok şey ifade ederki; filmi, kitaba tercih edebilir.
konunun iyi oyuncular tarafından, muhteşem müzikler eşliğinde, kaliteli çekim ile işlenişini görmeyi seçebilirler ki son derece normaldir. hissettirilmek istenen duygunun, verilmek istenen mesajın bu şekilde daha iyi kavranabileceğini düşünürler ve bundan haz alırlar.
örneklemek gerekirse.
eğer zamanında song of fire and ice'ı okumuş olsaydım, şu an game of thrones'u izlerken orgazm olamayacak, bir sonraki haftayı beklerken krize girmeyecektim. iyi mi olmuş kötü mü bilemiyorum ama böyle bir durum.
dragonlance'in kitabını okumayıp animasyonunu izlediyseniz geçmiş olsun ama.
hiçbir filmin kitabın insanın hayal gücünde oluşturduğu resmi oluşturmayacağı gerçeğiyle yapılmaması gereken eylem.
zaten o nedenle ki kitaptan alıntı filmler basit gelir okuyucularına..