Ne kadar doğru yaptığını düşünüp, hayatındaki tecrübeler onu bu yola soksa da insan başını yaslayabileceği, dertleşebileceği, en olmadı sadece yanında olabileceği birine ihtiyaç duyar.
muhtemelen doğrusunu yapan insandır. fakat bu muhtemelen kısmı çok yoğunlaşmaya başladı. hakikaten kimseye güvenmemek bir gerçek. fakat güvenmeden olmuyor. hiçbir şey olmaması için güvenmemek mi gerekir. öyle bir şey ki, güvenin sarsıldıktan sonra, birinin güvenine inansan bile, yani doğru olsa bile, en son o güvenilen şey, kişi akılda kalmıyor. yara açan ve kolay kolay gitmeyen güvenini sarsmış olan zihinde kalıyor. ister istemez.
etrafta beni öldürmeleri sonucu ödüllendireceğini söyleyen bir dine tabii bu kadar insan var iken nasıl güveneyim, selam veren insana karşı yere atlayıp siper alıyorum, yaşasın barış ve sevgi dini.
Her insana, her olaya şüpheyle yaklaşan, hayatı kendine zehir eden insandır.
Akıl ve mantık süzgecinden geçirdikten sonra, güvenilir ya da güvenilmez olduğuna karar verir ve öyle yol alırız.
Ama sürekli güvensizlik duygusu yaşamak sağlıklı bir davranış değildir, kendinizi yormak ve yalnız kalmak dışında başka hiçbir işe yaramaz.
Hayat böyle geçmez, geçmemeli!
Kesinlikle çok doğru bir karar almış olan insandır. En güvenilir insan bile ikili ilişkilerde güveni boşa çıkartır mutlaka. En basitinden kendinize bakarak bunu görebilirsiniz.
çok haklıdır kendisi. hayatın sillesini doğarken değil de doğduktan sonra baya baya yemiş ve bu hale gelmiştir. güvenmeyin ve beklentiyi yükseltmeyin, mutluluğun formülü bu arkadaşlar.
özü sözü bir olan, yalanı en ufak barındırmayan ben bile kendime güvenmezken, ne yapacağımı kestiremiyorken, insanlar birbirine nasıl güveniyor aklım almıyor. tamam güvenme hissini yaşa, hatta güven bile ama en derinde güvenmemeyi yaşatmalı insan herkese karşı. yoksa " ben bunu hak edecek ne yaptım" diye dolaşırsınız. hatta daha da kötüsü hiç farkına varmayıp sahte mutlu hayatınıza devam edersiniz. sahte mutsuzluk bile sahte mutluluktan daha çok katkı sağlar kişiye.