bülent ortaçgil ve birsen tezer'den bir ses şöleni. duyumlara göre erkan ogur da bu işe dahilmiş. http://fizy.com/#s/1ajbdm
sev beni
sar beni
bir tek kötü sözün sarsar beni
bilinmez denizlerin kuytu koylarında
bul beni
bil beni
al beni
bu saçmasapanlıktan kurtar beni
uykusuz gecelerin gizli örtüsünden
çıkar beni
ben bunları kimseye anlatmadım
kendimle bile konuşmadım
ben bunları kimseye anlatmadım
bir tek sen duy diye, sen bil diye, sen anla diye
sor beni
bul beni
sessiz şarkılarda çal beni
bulutlar ülkesinden kuru topraklara
indir beni
sez beni
yaz beni
karmakarışıklığımdan çöz beni
birikmiş tortuların kirlisularından
süz beni
ben bunları kimseye anlatmadım
kendimle bile konuşmadım
ben bunları kimseye anlatmadım
bir tek sen duy diye
sen bil diye
sen anla diye
insanların sahteliğinden bıkmışların şarkısıdır bu.
aşkın değerini yitirmesine neden olanlardan kaçanın şarkısı.
kimsenin onu anlamayacağını düşünen,kimseye kendini anlatamayacak olanın şarkısıdır.
ama o kadar sahtelerın arasında biri vardır elbet. olmadık anda çıkagelen,beklenmeyen,herkesten umudun kesildiği anda gelen biri... bokun arasından elmasın çıkması gibi. öyle tektir,özeldir ki. ilk önce o kimseyle paylaşılmak istenmez. kıskançlık kanınız olur.aşk değil dersiniz... değildir belki. aşk ille de sevgili olunacak anlamına gelmez ki! herkesin aşkı farklıdır. kimi acı çekerek sever aşkı,kimi kavuşarak,kimi hiç öpmeden,kimi uzaktan,kimiyse sahte bulur. ama kaf dağının ardına kaçsa bile aşk var. aşkın kaf dağının ardına kaçtığını düşündüğünüzde aniden masal kuşlarının kanadında bulursunuz orayı ve yine aşkı aynı kuşun kanadında getirirsiniz... cinsiyeti olması şart değildir. öyle başka,öyle özel! tektir dedim ya,paylaşamazsınız. sonra öyle bir bağlanırsınız ki,masal kuşunun kanadından düşmemek için belki de... o da bağlanır size. seversiniz,düşmemek için sararsınız,bulursunuz onu kafdağının ardında,bir tek siz bilir,siz alır,siz çıkarırsınız onu oradan. takılırsınız en liseli halinizle... en küçük sözde alınırsınız. yo,alınmak değil aslında.altından bin türlü anlam ararsınız. ama affetmek öyle kolaydır ki,bir gülücük belki... tüm insanlar saçma sapan,ilgisiz,sahte,tatsız,hatta salak ama çok kalabalık. öyle yalnızsınızdır ki,uyku en büyük kalabalığınız olur. ama o sahte kalabalıktan ve büyük kalabalıktan kurtarıverir sizi... eskiden gece uyumadan önce dinlenip içlenilen şarkıların konusu olur birden... karmaşık,düğümlenmiş düşüncelerin çözümüdür.
ister misiniz yaşadıklarınızı,düşüncelerinizi,hayallerinizi başkalarına anlamayacaklarını bile bile anlatmayı ? oysa o anlayacakken...
sahte kalabalığın en içinizi bilmesini ister misiniz ?
belki annenizin bile görmediğini bir ben vardır gizlediğiniz,onu gösteririsiniz.
kendinize bile itiraf etmediğiniz şeyler onunla birlikte çıkarırsınız,o da sizinle.
şart değildir biri olması. belki bir kitaba bile aşık olabilirsiniz ya da bir şarkıya,bir erkeğe,bir kadına... sonuçta kaf dağının ardına kaçsa da,yatak çarşaflarına sıkışsa da aşk var. o var.
masal kuşunun kanadında aşkla kaf dağından dönerken kalabalığa birlikte bakıp söveceğiniz,ama birbirinizi seveceğiniz... o.
sen hiç kimsenin olamayacağı kadar çok şeyimsin benim...
yüreğimde sana ayrılan yer herkesinkinden büyük. yalnızca bir arkadaş, bir kan kardeş, bir sırdaş, bir çok yakın dost değil, bir büyük sevgisin sen...
yanında sonsuz şımarabileceğim ve hala kaybetmekten korkmayacağım tek kişi...
yani biraz annem, biraz babam, hatta hiç görmediğim dedem, belki hiç doğmayacak oğlum...
sonra daimi hayranım ve tabii dokunulmamış sevgilim...
sen benim masumiyetimsin tuna...
benim en yakınımsın!
aslında belki öbür yarımsın! *
dinledikçe dinlenmek istenen şarkıdır. aşk bu kadar mı güzel, sessiz, ince anlatılır. bunu yapsa yapsa bülent ortaçgil yapardı. o da en iyisini yapmış kanımca.
farketmeden defalarca dinlenen şarkıdır. bir kere başladınız mı dinlemeye tekrar tekrar sürüp gider. sevgiliye söylenecek en samimi şarkılardan biridir.
nasıl bir şarkıdır bu? alıp götürür, inceden anlatılışıyla depresiflik de katar. daha ne desin, sen duy, sen bil, sen anla demiş adam; daha ne denilebilir ki?
bu saçma sapanlığımdan kurtar beni demiş. güneşe, huzura, güvene çağırmış; tek olanı... daha ne diyebilir, neye yorum yapabiliriz ki...
--spoiler--
ben bunları kimseye anlatmadım
kendimle bile konuşmadım
ben bunları kimseye anlatmadım
bir tek sen duy diye
sen bil diye
sen anla diye
--spoiler--
saatlerdir dinlediğim parça. Birsen Tezer ile birlikte olan düeti şarkıya ayrı tat katmış.
"ben bunları kimseye anlatmadım
kendimle bile konuşmadım
ben bunları kimseye anlatmadım
bir tek sen duy diye
sen bil diye
sen anla diye"
yukarıdaki dizeler ömr-ü hayatımda gördüğüm en anlamlı dizeler. Sevilen ya da gönül verilen insan ile bu "self-identity"yi, özdeşliği, ayırt edilemezliği, bütünleşmişliği daha başka nasıl anlatılabilir diye düşündüm. Burada aslında "bizi biz yapan" şey olan "kendi özdeşliği kavramının bile ötesine geçiliyor. Fichte, Wissenshaftslehre isimli eserinde bütün bilimlerin temelinin ben benim ilkesinden türediğini söyler. Tüm bilim, hafızamız, yaşadıklarımız, kişisel tariçemiz, bu "ben özdeşliği"n üzerine kuruludur.
işte Ortaçgil diyor ki; yukarıda saydıklarımı kaybetmek uğruna tüm bu saydıklarımı al, yerine "sen"i koy.
Bunun dışında, "aşk" anlatılmaz derler. Aşk gerçekten anlatılamaz, sadece kendini dışa vurur. Belli göstergeler halinde izleri sürülür. Ama bu iz sürme hadisesi, belli göstergelerin abartılması değil sadece ufak ayrıntılar şeklinde tezahür etmesidir. Bu "ses tonu" da olabilir, bakıştaki ufak bir ayrıntı da, ufak sessizlik aralıkları , ya da çok bilindik göstergelerin ortasındaki çatlak da olabilir. Tıpkı bakışın ortasındaki karanlık nokta gibi. işte o karanlık noktayı "belli bir insan" görebilir. işte o "sevilen"dir.
karmakarışık, içli, sebepsiz hüzünlerin ortasında yer alırken, birden bir şarkı çalınır ya kulağına, iki ses sana hakim olur.
Gecenin gizli örtüsü kalkmış, sözünü tuttuğun o ''kimseye anlatmadım'' dediğin tüm güzellikleri bir çırpıda ''o'' duysun, anlasın diye dile gelirsin.
Bülent ortaçgil' in birsen tezerle beraber söylediği şarkıdır. Keman ve gitar ağırlıklı olan parça. Ben bunları kimseye anlatmadım, bir tek sen duy diye, sen bil diye, sen anla diye
--spoiler--
ben bunları kimseye anlatmadım
kendimle bile konuşmadım
ben bunları kimseye anlatmadım
bir tek sen duy diye
sen bil diye
sen anla diye
--spoiler--