aslında burada ki tırnak içinde ki kimsenin, gizli olarak umrunda olmak istediklerimin umrunda olmamak olarak algılanan durumdur. ve yine söylüyorum ailenizin ve birkaç sizi seven dostunuzun umrundaysanız eğer, gerisi önemli değil zaten. az insan çok huzur demişler. umrunda olunca hep iyi şeylerle mi umrunda olacak sanıyorsunuz. hayır. vallahi iyi böyle.
Dalından kopan yaprak misaliyim sanki. Her geçen zaman kuruyorum biraz daha. Ne ağacın umurundayım ne diğer yaprakların. Çiçek açanlar var. Güneşin, rüzgarın, yağmurun, gecenin tadını çıkaranlar var. Sanki ben hiç varolmamış gibi. Savruluyorum en ufak rüzgarda bile. Parçalarımı bırakıyorum her düştüğüm yere. Yavaş yavaş tükeniyorum. Farkına varan olmasa bile.
Paran olduğunda insanların her zaman umrunda olursun paran bittiğinde sana yalancı desteklerini sunmak için bir iki kişi kalır zaten onlarda bir iki gün sonra yok olur...
içinde bulunduğum durum. kimsede benim umrumda değil galiba o yüzden oluyor.*. kimseyle tek laf edesim yok.fakat duvarlardan kaçmak daha çok sıkıştıyor farkında değildim.şimdi bunu bilinçli olarak yapıyorum çünkü yok olmak istiyorum. yıllar önceki gibi. bunu aşmayı denedim fakat zararlı çıkan ben oldum. insanların umdunda olmamak daha iyi artık.
çok sorgulandığı takdirde doğru olduğunu anlayacağınız mevzudur. insanoğlu özünde bencildir. başkalarını sadece karşı tarafın kalbini kırmamak adına sever, önemser, umursar.
En samimi bulduğunuz insandan küf tadı almanızı sağlayacak, iç dünyasını defalarca yıkıp kuran bir insana dönüşmenizi sağlayan, ilgi yoksunluğu ile baş gösteren vahim bir hastalıktır.
var ile yok arasında olup net bir yerde olamamaktır. hiç olup dünyada. gerçek özgürlük müdür yoksa hayata dair acımasız bir ceza mı? kimse seni görmüyor. görse bile görme duyusunun ötesine geçemiyor. aman diyor, bana ne diyor; bir tek onun mu derdi var diyor, zaten 5 saniye sonra unutuyor. tıpkı zap yapılan kanal gibi.
sen böyle kalabalıkların arasından yalnız olarak geçiyorsun. tüketim yaptığında yani parayı kullanınca varlığın görülüyor. veya beklenmedik bir anda, mesela arabanın önüne pat diye çıkınca görülüyorsun. görevin doğarken verilmiş gibi:
her şeye rağmen yaşamak
3 aylıkken meme bekleyeni
2 yaşında altını pisleteni
7 yaşında okuma yazma bilmeyeni
15 yaşında aşık olan
20 yaşında askere gideni
24 yaşında apar topar evleneni
30 yaşında çocuğu olanı
40 yaşında geçim sıkıntısını daha çok hissedeni
50 yaşında iken daha sık emekli olma hayalleri kuranı
60 yaşında torun seveni
70 yaşında ağrılar çekip daha sonrasında ölüp gideni
kim umursar? kuralına göre yaşanan hayatın boktanlığında kimse umursamaz. ölünce anca nüfus idaresi senin adına bir kişi düşer. ayrıca umurda olmak için yalakalık yapılacak insan mı olmalı? köprü geçilesiye kadar dayı olmak umurda mı olmaktır? hayır, herkes yalancı. esas degerlerini bir çırpıda unutabilirler.
yaşamak dediğin uykular arası çirkin dünya. başka insanların atalarının koyduğu kurallarla kurulu dünyada, kurallar yanlış olsa da yaşamak ve kimsenin umurunda olmamak. dünya çirkin geliyor çünkü bir tek uyurken mutlusun. uyurken sen, sen oluyorsun. hayallerini orada yaşamak yasak değil ya? bu dünyayı, illa sonuna kadar yaşamaya gerek var mı?
yaşamak, hem de her şeye rağmen. hem de herkese rağmen. boş versene, kimin umrunda ki?
hayata küstüren durumdur. davranışlarınızı sorgularsınız bu insanlar niye kabul etmiyor beni diye düşünürsünüz. sonra bakarsınız sizden bin kat öküz insanlar pohpohlanırken siz dışlanmaktasınızdır. sikerim böyle hayatı der bildiğiniz gibi yaşamaya devam edersiniz. fakat en çok ailenizin umursamamsı üzer sizi. diğerleri işleri düşünce umursarlar belki ama aile umursamıyorsa bir yerde hata yapıyorsunuz demektir.
Allah'a yürekten teslim olmayanların başlarına gelen sondur. zira Allah'a gerçekten teslim olan, iman edenler herkes tarafından dışlansa da Allah tarafından kabul görülüp, sonsuz bir nimetle ödüllendirilirler. allah'a iman edene Allah yeter.