kimse okumasa da

entry365 galeri2
    39.
  1. Yaşamak için yaşama umudunu yitirip kendini ararsın eskiden geçtiğin yollarda.
    Her şey bir şeyleri hatırlatır.
    Karın ağrısı gibi baş ağrısı gibi çöker umutlarına.
    Hava karardı zannedersin güneşli yalnızlıklarında ama sadece yağmur yağacaktır.
    Sen başına gelebileceklerin en kötüsünü düşünürken bir anda güneş açar.
    Bir zamanlar gittiğin yol üstü meyhanelerinde gözlerini ovuşturup hayatı fark edersin.
    Sonra hatırlarsın her şeyi.
    Hatırladıklarını unutup içmeye devam edersin.
    Unuttukların zehir gibidir ve ne kadar hatırlarsan hatırla panzehirini bulamazsın.
    Bir kere terk edilip bir kere sevmişsen eğer balık burcu yeteneklerinle beraberYaşamak için yaşama umudunu yitirip kendini ararsın eskiden geçtiğin yollarda.
    Her şey bir şeyleri hatırlatır.
    Karın ağrısı gibi baş ağrısı gibi çöker umutlarına.
    Hava karardı zannedersin güneşli yalnızlıklarında ama sadece yağmur yağacaktır.
    Sen başına gelebileceklerin en kötüsünü düşünürken bir anda güneş açar.
    Bir zamanlar gittiğin yol üstü meyhanelerinde gözlerini ovuşturup hayatı fark edersin.
    Sonra hatırlarsın her şeyi.
    Hatırladıklarını unutup içmeye devam edersin.
    Unuttukların zehir gibidir ve ne kadar hatırlarsan hatırla panzehirini bulamazsın.
    Bir kere terk edilip bir kere sevmişsen eğer balık burcu yeteneklerinle beraber düşen jetonun kerametini anlamak için bir ömür harcarsın. düşen jetonun kerametini anlamak için bir ömür harcarsın.
    5 ...
  2. 38.
  3. Tanıdık bir ses kendi ekseni etrafında turlar atıyordu.
    Uğultular yerini bulduğunda son arzu niteliğinde kelimeler teker teker gökyüzüne yükseliyordu.
    Dinleyerek büyüdüğüm musikiler altmış dakika boyunca konuşarak ve susarak adam olmam için bana fırsat vermişti.
    Sentezsiz algılarımın olduğu gibi görünen yeni doğan ünitesinde yatan insanlığımın;
    Gen gibi çeken karamsar yalnızlığını kendime ışık kabul edip yürüyorum.
    Gelip giden henüz gitmemiş kimseler adına yaşayacaklarımı ve hatırladıklarımı deniz feneri kabul ediyorum.
    Dalgalı denizlerde köpük olmayı arzulayan bedenimin özgür ruhsal hareketlerinde iyi bir şeylere şahit olmak için son dakika kararları veriyorum.
    Doğru anlara dokunmak doğru olmak kadar güzel.
    O tanıdık ses yazma yeteneksizliğimi sarsıyor ve sevdiğim enstrümanların gövdesinde bana bir şeyler hatırlatmaya devam ediyordu.
    1 ...
  4. 37.
  5. Hikayenin başladığı yerde olağan üstü bir şeyler gerçekleşmiş mi?
    Bilmiyorum.
    Kenara köşeye not alınır ya bazı şeyler,
    Geriye dönük bir araştırma yapıldığında elde veri toplanmıyorsa eğer bir ansiklopediye bakılmalı.
    Henüz kitaplar veri anlamında değer ifade ediyorken ve bulunma çabaları boşa çıkmıyorken.
    Alfabenin ilk harfiyle başlayıp soldan sağa ilerleyen kültür hareketinin başlarında çocuk olmadan önce bebektik.
    Sonra bize adam dediler.
    Adam olabilme kıstaslarını tanımadan adam yerine koyuyorduk kendimizi.
    Yaşam boyunca çalıştıklarımız kafamızın içinde yankılanır.
    Kulaklarımız yankılarla beraber uğulduyor.
    Eskiden olsa biri bizi konuşuyor denirdi.
    Ölümüne çalışırken ölmeye hazırdık.
    Gelin alın canımızı.
    Erken ölüm kendimize dileyeceğimiz en güzel dua.
    Belki o zaman cesedimiz bir işe yarar.
    Yada bir işe yaramanın saadetinde kendini bir bok zanneder.
    Kendini kendi kenarında bir yere koyup sonunu boyalaman güzelde;
    Hikayenin başladığı yerde sana dair bir iz bulamadık.
    Kimse seni anlatmıyor.
    Kimse seni okumuyor.
    itiraz etme kardeşim.
    Savunduğun ansiklopedi yıllarında bile senden bahsedilmiyor.
    2 ...
  6. 36.
  7. Kendi kendimle kavga edip kendi kafamın içerisinde uydurduğum düşmanlarla uğraşırken gönül gözümün kapandığını ve görme yeteneğimin önüne perdeler indiğini söylüyorlardı.
    Bana hiç bir şeyin yaramadığını giriştiğim işleri kuruttuğumun farkındaydım.
    ilaçlar bile beni tanımıştı bünyede alışagelmiş rolü yaparak beni es geçiyorlardı.
    Teşhisi koyuyordum ama bir şekilde reçeteye yazdıklarım tedavülden kalkıyordu.
    Kafayı takıyordum.
    Aklım karışıyordu.
    Alkol mahsulü gece yazdıklarımın sabahında bana cevaplarını verebileceğim sorular soruyorlardı.
    Henüz ayılmadan ince sesli cümleleri bir araya getirip ev tümcesi haline getirmek çok zor olsa da bir kere girmiştik bu yola.
    Çıkmak olmazdı.
    Kafatasımın içerisinde ki salatası yapılabilen düşünmeye yarayan organ beni hapis etmişti.
    Tutsaktım aslında.
    Tüm saçmalıklarım bundan işte.
    0 ...
  8. 35.
  9. Her şeye kötü tarafından bakma,hayatı negatif yönlerinden algılama yeteneği vardı bende.
    Bir şeyin renkli reklamları dönüyordu siyah beyaz televizyon yıllarında.
    Ben ta o zaman söylemiştim bir bok olmak için başka bir hayata sahip olup başka şeyler yapmalıydın.
    Şanslı bir kaderin içerisinde doğum öncesi uykuya yatıp senaryosu belli ezberi bol bilindik hikayelerden birine sahip olmak.
    Hikayelerimiz tek düze.
    Yaşam hikayelerimizi anlatsak millet ezbere biliyor.
    Heyecanlarımızı yitirdiğimizden beri anlattıklarımıza kulaklarımız bile inanmıyor.
    Yaşlı statüsüne giren yaş aralığımız üzmüyor da bizi yarı yolda bırakan bel kaslarımız yıkıyor hayal ettiğimiz kalelerimizi.
    Sabahları yataktan kalkarken aklımıza ilk gelen sevgilimiz değilde bel kaslarımız gelirse buna algıda seçicilik denir.
    Bunca yıl çalış ama emekli olma ihtimalin bastonlu zamanlarına kalsın.
    Genetik ve sonradan olma hastalıkların kapını çalıp seni rahatsız etsin.
    Baston taşıma ihtimalin senin saçlarını kesme ihtimalin kadar.
    Düşünsene saçlarını kestiğini.
    Yok değil mi?
    Bu kadar zaman alanı kapsıyor.
    ister tersinden ister düzünden bak.
    Aşık olma özgürlüğün var ama mutlu olma şansın kendin kadar.
    1 ...
  10. 35.
  11. Bir işe yaramadığımı ve bir işe yaramayan işlere kafa yorduğumu söylüyorlardı.
    Hayatın su götürmez geçekliğinde durmaya çalışmak güneşe karşı dondurma olmaktı.
    Külahın senaryoda yeri garanti olsa da pek bir değeri yoktu.
    Üzerinde taşıdığı dondurmayı taşımak bir yana erisin de başrol bana kalsın derdindeydi.
    Kamera etki alanı dağıldığında paydos etmişti ve külah piç gibi ortada kalmıştı.
    Ne pişmanlık ne vicdan azabı bir işe yaramıyordu.
    Heyecan ve para getirmeyen yavaş işleyişler kimsenin işine yaramıyordu kısa vadede.
    Sonuna baktıkları gibi film boyunca ne olduklarına değer veriyorlardı.
    Değer yargıları ve kıstaslar arasında sana sıkışman için bombardımanlar yapıyorlardı.
    Değersiz ve anlamsız hisset kendini.
    Karanlığa mahkum yaşamında azıcık ışığı görüp öne fırlayıp kendini açık et diye oynanıyordu oyunlar.
    Ağır aksakta olsan kısa yolu değil güvenli uzun yolları tepip bir gün yeniden güneş açacağına inanman beyhude hayaller sayılsa da;
    Hayat bir oyun olsa da bir ağırlığı var.
    Rol aldığımız film drama gibi gözüküp,gülmeniz için komedi olarak tasarlanmadı.
    Anlattıklarımdan bir şey anlamadığınızın farkındayım.
    Sanat filmi tadında.
    Ne bir çıkarım nede size anlama anlamında faydam dokunabilir.
    4 ...
  12. 34.
  13. işte sayın seyirciler gecenin bu vakti her gece içmek zorundaymışım gibi bir şeyler yazmak zorunda hissediyorum kendimi.
    Sizi sevmiyorum.
    Size katlanmak istemiyorum ama belki size karşı içimde bir kaç sevgi duygusu vardır.
    Ama ben en çok kendimi seviyorum.
    Biliyorum tek başıma yaşayamam.
    Size ihtiyacım olabilir ama ben ıssız bir adada tek başıma yaşayabilirim.
    Sanki eğitimini almış gibiyim tekdüzeliğin.
    Telefon açayım size mesela bildiğim bir konuyu sırf siz mutlu olun diye size sorayım.
    Siz konu hakkında methiyeler düzün ve ben vicdan azabıyla kendim arasında kalayım.
    Sayın seyirciler size ve sizlerin bana katlanma gerçekliğinde canımın sıkıldığını ve artık yorulduğumu söylemek istiyorum.
    Bazen yaşamak istemiyorum,içmek istemiyorum,yazmak istemiyorum.
    istediklerim zaten olmuyor onlara olabilme ihtimalleri sunmak gerçeğe aykırı davranışlar.
    Çok param olsaydı terk ederdim hepinizi.
    Tek başıma hayallerini kurduğum kendi dünyamın üzerinde kafamı karıştıran düşüncelerimle beraber kendimi iyi zannetmek için yine sabaha kadar içerdim.
    2 ...
  14. 33.
  15. Gerçekten oluyorlar mı diye kendime soruyorum.
    Arada bir büyümelerini takip etmek için fotoğraflarını çekiyorum.
    Bakımlarını yapmaya çalışıyorum.
    Su veriyorum,üşümesinler diye battaniye ile ısınıp soğuk gecelerde onlarla oturuyorum.
    Onlarla çok fazla konuşmuyorum ama sanırım onlar beynimi okuyor.
    Ben onları seyrederken kendimi yaşadığım zannettiğim büyülü ormanlarda zannediyorum.
    Yapraklarının genleşme hareketlerini izlemek o kadar eğlenceli ki bu yarı anlamsız yaşantımda.
    Büyük yeşil yapraklar kendini daha iyi ifade ettikçe ben yaşam alanımda dostlarımla beraber daha mutlu daha kaygılı muhabbetler kuruyorum şarabı bol zihinsel anlarda.
    1 ...
  16. 32.
  17. Yağmurların yağdığı ıslak kaldırımlı terk edilişi bol yufka yürekli hikayeler anlatılabilir aslında.
    Siyahlara bürünmüş gençliğinin serin üzerine yağan yalnızlığın buğusunda daha yalnız kalmak için kendini sanatsal uçurumlara itmek mesela.
    Uçurum kenarlarında korkmadan ve pişman olmadan ben bu kareyi çekebilirim olmadı resmedebilirim demen aslında.
    Terk eden sevgilimize kızmazdık aslında.
    Yaşattıklarından çaresiz hoşlanıp acı çekerek bir şeylerin altına görünmez imzalarımızı atardık.
    Sanatsal kafiyelerle kendi tarzımızı oluşturmaya çalışırken hedefe ulaşamasak ta mutluyduk.
    Fark edilmek için yaşamıyorduk.
    Fark etmediklerini umursamadan kendi çapımızda takılıyorduk.
    Sevgili tarafından terk edilmiş bir sürü ağlamaklı ama bir o kadar dik durduğu yerde kendini baştan yazmış hikayelerimiz var elbet.
    Ama yazmak gelmiyor içimden işte.
    0 ...
  18. 31.
  19. Yağmurların yağdığı ıslak kaldırımlı terk edilişi bol yufka yürekli hikayeler anlatılabilir aslında.
    Siyahlara bürünmüş gençliğinin serin üzerine yağan yalnızlığın buğusunda daha yalnız kalmak için kendini sanatsal uçurumlara itmek mesela.
    Uçurum kenarlarında korkmadan ve pişman olmadan ben bu kareyi çekebilirim olmadı resmedebilirim demen aslında.
    Terk eden sevgilimize kızmazdık aslında.
    Yaşattıklarından çaresiz hoşlanıp acı çekerek bir şeylerin altına görünmez imzalarımızı atardık.
    Sanatsal kafiyelerle kendi tarzımızı oluşturmaya çalışırken hedefe ulaşamasak ta mutluyduk.
    Fark edilmek için yaşamıyorduk.
    Fark etmediklerini umursamadan kendi çapımızda takılıyorduk.
    Sevgili tarafından terk edilmiş bir sürü ağlamaklı ama bir o kadar dik durduğu yerde kendini baştan yazmış hikayelerimiz var elbet.
    Ama yazmak gelmiyor içimden işte.
    1 ...
  20. 30.
  21. Para dedikleri şeyin anlamı bazen çok hafif bazen ağır çoğu zaman kutsal.
    Eve ekmek götürmek mevzu bahis ise amaç olmaktan çıkıp araç suretine bürünür.
    Satın almak deyimi takas alışverişi zihniyetini andırıyorsa eğer içimize siniyor.
    Satın alma cümle içinde kullanıldığında başka anlamlar barındırıyorsa insanlık onuru sarsıldığı için kanımızı da dokunuyor zihnimize de takılıyor.
    Paranın tarihini biliyoruz insanlık için önemini hafife almıyoruz.
    Resmi anlamı taşıyan kağıdın ekmek ettiği aşikar.
    Fazlasına karşıyız desek ya bizi çok zengin zannederler yada deli diye içeriye tıkmak isterler.
    Para fazlası hükmetme gerekçesi sayılmamalı.
    Para ara sıra uğrar bize.
    ihtiyaçlarımızı karşıladıktan sonra elde avuçta pek bir şey kalmaz.
    Oda tiyatroya,sinemaya ve kitaba gider.
    Kalan ömrümde çalışmayacak kadar param olsun isterdim aslında.
    Ekmek satın alma kaygısı olmadan kendi alanlarımıza eğilsek kendimizi daha güzel ifade edebilirdik.
    1 ...
  22. 29.
  23. Para dedikleri şeyin anlamı bazen çok hafif bazen ağır çoğu zaman kutsal.
    Eve ekmek götürmek mevzu bahis ise amaç olmaktan çıkıp araç suretine bürünür.
    Satın almak deyimi takas alışverişi zihniyetini andırıyorsa eğer içimize siniyor.
    Satın alma cümle içinde kullanıldığında başka anlamlar barındırıyorsa insanlık onuru sarsıldığı için kanımızı da dokunuyor zihnimize de takılıyor.
    Paranın tarihini biliyoruz insanlık için önemini hafife almıyoruz.
    Resmi anlamı taşıyan kağıdın ekmek ettiği aşikar.
    Fazlasına karşıyız desek ya bizi çok zengin zannederler yada deli diye içeriye tıkmak isterler.
    Para fazlası hükmetme gerekçesi sayılmamalı.
    Para ara sıra uğrar bize.
    ihtiyaçlarımızı karşıladıktan sonra elde avuçta pek bir şey kalmaz.
    Oda tiyatroya,sinemaya ve kitaba gider.
    Kalan ömrümde çalışmayacak kadar param olsun isterdim aslında.
    Ekmek satın alma kaygısı olmadan kendi alanlarımıza eğilsek kendimizi daha güzel ifade edebilirdik.
    1 ...
  24. 28.
  25. Pervasızca akustik gitarın tellerine vurmaktı özgürlük.
    Gözlerinde gördüğün senin yüzyıllar öncesinde dilediklerindi.
    Hikayesi olan yaşamının aklından hiç çıkmayan kendine sayıkladıklarındı.
    Sandalye masa taşıyordun,beyaz gömlek siyah kumaş pantalon giyiyordun.
    Yemeklerini bekleyen masada oturan müşterilere tabaklarını taşıyıp kendin için bir gün her şeyin güzel olacağını söylüyordun.
    Amaçların ve hayallerin vardı.
    Bir zamanlar sende gençtin.
    Bir zamanlar kendine bile inanıyordun.
    Yazdıklarını kimse okumuyordu.
    Okuduklarında kimse hiç bir şey anlamıyordu.
    Pervasızca akustik gitarın tellerine vuran masal kahramanı geldi .
    Seni ve anlattığın hikayeleri gerçek yaptı.
    1 ...
  26. 27.
  27. Üzerlerine peri tozu serpiştirilenlerin masal ve hikayelerini okuyup yönümüzü ışığa doğru çevirmiştik.
    Gözlerimiz kamaşa kamaşa adım adım yürüyorduk.
    Yazarken beslendiğimiz karamsarlıklar aslını inkar etmeden ruhumuzun yapı taşlarına hakim olduğunu alenen belli ediyordu.
    Ne zaman bahar gelse sürgün veren dallar özgür kelebekleri seyredip bir gün yeniden denize yakın banklara oturup yanaşan gemilerin gelip gitmelerini seyretmek için dinlenecektim.
    Kafamın içerisinde taşıdıklarımı kağıda kaleme dökme çalışmalarına iştirak etmiş,teknolojinin ilerleyişine şahit olmuştum.
    Kıymetini bimemezlikle suçladığımız geçen yılların hesabını kendi hesabımıza yıkarken hesap yapamaz duruma geldik.
    Hesap yapmayı hala öğrenememişken hesap yapma zorunluluklarında hesap yapmadan yaşamaya çalıyorken;
    Yeteneksizliklerimize yüklediğimiz sorumluluklar bize ağır yükler yüklerken bu arada dünya kendi ekseni ve güneş etrafında dönmeye devam ediyordu.
    Yerin dibine soktuğumuz varlığımız yok olan varlıkların arasında hiç bir anlam ifade etmiyordu.
    Ölen milyonlarca hücrenin içersin de hala yaşama inanıyorduk ya o da bizim ahmaklığımız.
    Yazılası hayallerin buğusunda inanırken kendimizi hayallerimizin sığınaklarında bulmak hayal kırıklığı.
    Peri tozlu hayaller ve yaşamın idealleri alabora etmesi.
    1 ...
  28. 26.
  29. Yazılası hayallerin buğusunda inanırken kendimizi hayallerimizin sığınaklarında bulmak hayal kırıklığı.
    Peri tozlu hayaller ve yaşamın idealleri alabora etmesi.
    3 ...
  30. 25.
  31. ben yazıyorum. belki de kimse okumayacak. çaresizliğim dibe vurdu. bekliyorum aylardır tek bir haber yok. sesini duyamıyorum yüzünü göremiyorum. her gece kabus yaşıyorum. öfke pişmanlik hasret her türlü duygunun en yoğununu yaşadım. acı içindeyim.
    1 ...
  32. 24.
  33. 23.
  34. Uludağ sözlük'te entry tamamlanıp ekle butonuna basmadan önce zihinde oluşan düşünce kalıbı.
    2 ...
  35. 22.
  36. antidepresan dahil hiçbir şey, iyi de demiyorum, herhangi bir şey hissetmemi sağlamıyorsa daha ne yapmam gerek bilmiyorum. yarından çok bir beklentim kalmadı. her gün uyanmamın tek nedeni evdeki kediye birinin mama verdiğinden emin olmak. house'ı tekrar tekrar izlerken gözüme taub'un söylediği bir şey çarptı. "tıp fakültesinin ağırlığını kaldıramayan bir tek benmişim gibi hissediyordum, ben dışında herkes başa çıkabiliyormuş gibiydi." o kadar yakın geldi ki bu söz... o kadar uzaklaştım ki var olma hissinden, başa çıkmam gerekiyormuş gibi bile gelmiyor. akışına bıraktım her şeyi, elimi ayağımı çektim. çalışmıyorum, uyumuyorum, uyursam uyanmıyorum, ya çok yiyorum ya günlerce yemeyi unutuyorum, insanlarla konuşmuyorum, odamdan çıkmıyorum, çöplerimi atmıyorum, notlarım umrumda değil, büte kaldım ama düzeltebileceğime inanmıyorum, ne olursa olsun 10 saniyeden fazla motivasyon kazanamıyorum, sanki robot gibiyim. beni ne mutlu ederdi, ne gerçekten heyecanlandırırdı, zorlukları nasıl aşardım, nasıl yaşardım bilmiyorum. yaşamak yerine hayatta kalıyorum. bitkisel hayatta olsam bu kadar bir şey değişmezdi.

    geçen kış bulabildiğim son zihin sağlığı kırıntısını psikiyatriste gitmek için kullandım, yapmasam "bari gömüleyim de bitkilere gübre falan olup bir işe yarayayım" modunda bitirirdim hayatımı. şimdi neden bitirmiyorum bilmiyorum. sanırım içimde bir yerlerde kalan cılız bir enerji var. kafamdaki tek düşünce "ne gerek var?" yaşamaya ne gerek var? ölmeye ne gerek var? dümdüz geçiyor günlerim, herkese yardımım dokunuyor ama kendime nasıl yardım ederim, nereden başlarım, başlayacak enerjiyi kendimde nasıl bulurum bilmiyorum. başlamasam da çok bir şey değişmez gibi. kardeşim üzülmesin, bir de kedi aç kalmasın diye buradayım. hayat amacım, gelecek planım bu. herkes hayatın anlamını arar ya, benimkinin anlamı bu. bulmak da beni mutlu etmiyor ya neyse.

    kimse okumasa da bunu buraya bırakıyorum. bu gece de hayattayım. muhtemelen yarın da. önümüzdeki hafta için söz veremem ama burada olurum muhtemelen. ölsem şimdi millete iş çıkar temizlik cenaze filan, ne gerek var.
    7 ...
  37. 21.
  38. ben burdayım, yalnız, berbat, mutsuz,2 metre çukuru asıl evini deli gibi özleyen.
    2 ...
  39. 20.
  40. Muhtemelen buraya yazdiklarimi kimse okumuyor. Benim kim oldugumu da burda kimse bilmiyor. Onun icin rahat rahat yaziyorum. Icimden geldigi gibi. Baskalari uzulur diye cok kayıran bir insanimdir ama burda beni taniyan olmadigi icin rahat rahat hayatimdaki insanlar hakkinda gercek dusuncelerimi ifade edebiliyorum.
    3 ...
  41. 19.
  42. Gerilen sinir hücrelerimden başka bir şey yapma ihtimali artık mümkünken;
    Sinirlerimi destekleyen aklımın kiracısı düşünceler henüz hiç bir şeyin farkına varamamışken.
    Farkına varamamasına kızarken kendi farkına varamama yaşlarımı anımsadığımda klavuz yetersizliğinden dolayı hayallerimin altına kimsenin göremeyeceği silinmez imzalar atmıştım.
    Küsme kapris yapma zamanı değildi.
    Sıraya dizilen beklentilerin kuyruğunda yerini başkasının alması ihtimallerden öte gerçekti.
    Sen kibar zihniyetinle önüne başkalarının geçmesine izin verirken kendi sayısal loto ihtimalini aza indirgiyordun.
    Bilemezsin ki öldükten sonra sana ne yapacaklarını?
    Konserve olup tazeliğini korumak istersin.
    Konserve şişesine sığmazsın.
    Yaşına uygun farkına varma durumundasın.
    Boşa sinirlendiğimiz öylesine anlardan ip atlayacak oyuncaklar üretirler.
    Sen kendini bir bok zannettiğinle kalırsın.
    1 ...
  43. 18.
  44. Gerilen sinir hücrelerimden başka bir şey yapma ihtimali artık mümkünken;
    Sinirlerimi destekleyen aklımın kiracısı düşünceler henüz hiç bir şeyin farkına varamamışken.
    Farkına varamamasına kızarken kendi farkına varamama yaşlarımı anımsadığımda klavuz yetersizliğinden dolayı hayallerimin altına kimsenin göremeyeceği silinmez imzalar atmıştım.
    Küsme kapris yapma zamanı değildi.
    Sıraya dizilen beklentilerin kuyruğunda yerini başkasının alması ihtimallerden öte gerçekti.
    Sen kibar zihniyetinle önüne başkalarının geçmesine izin verirken kendi sayısal loto ihtimalini aza indirgiyordun.
    Bilemezsin ki öldükten sonra sana ne yapacaklarını?
    Konserve olup tazeliğini korumak istersin.
    Konserve şişesine sığmazsın.
    Yaşına uygun farkına varma durumundasın.
    Boşa sinirlendiğimiz öylesine anlardan ip atlayacak oyuncaklar üretirler.
    Sen kendini bir bok zannettiğinle kalırsın.
    1 ...
  45. 17.
  46. Gerilen sinir hücrelerimden başka bir şey yapma ihtimali artık mümkünken;
    Sinirlerimi destekleyen aklımın kiracısı düşünceler henüz hiç bir şeyin farkına varamamışken.
    Farkına varamamasına kızarken kendi farkına varamama yaşlarımı anımsadığımda klavuz yetersizliğinden dolayı hayallerimin altına kimsenin göremeyeceği silinmez imzalar atmıştım.
    Küsme kapris yapma zamanı değildi.
    Sıraya dizilen beklentilerin kuyruğunda yerini başkasının alması ihtimallerden öte gerçekti.
    Sen kibar zihniyetinle önüne başkalarının geçmesine izin verirken kendi sayısal loto ihtimalini aza indirgiyordun.
    Bilemezsin ki öldükten sonra sana ne yapacaklarını?
    Konserve olup tazeliğini korumak istersin.
    Konserve şişesine sığmazsın.
    Yaşına uygun farkına varma durumundasın.
    Boşa sinirlendiğimiz öylesine anlardan ip atlayacak oyuncaklar üretirler.
    Sen kendini bir bok zannettiğinle kalırsın.
    3 ...
  47. 16.
  48. Sen oku istemiştim..
    Tam da Umutlarının tükendiği anda..
    Dünyaları yerinden oynatamayacak belki ama kalbine dokunacaktı..
    Gözlerine bakarak söylediğim her kelime , seni düşünüp de hayallere daldığım her gece..

    Hayat tabi neler getirir bilinmez..

    Ama ben Gülmek daha da çok gülmek istemiştim seninle iyi günlerde ,

    Bazense uzulmek,seni sevdiğimi kulağına fısıldamak sadece sarılıp biraz düşünmek istemiştim..
    Aslında en kötü günlerde gözyaşlarını silebilmek istemiştim ..

    Seni sevmek sadece bir ömür sevmek istemiştim..

    Kimse okumasa da sen okursun zannetmiştim..
    15 ...
© 2025 uludağ sözlük