kilis'e kendi arabasıyla gideceklere bir tavsiyem var; gözünüzü dört açın. Herkes motosiklete biniyor ve trafik kurallarından bihaber. bir anda önünüze fırlayıp başınızı derde sokabilirler.
roket atılmayan, roketle vurulmayan, roket isabet etmeyen bir şehir.
roket düşüyor.
sürekli düşüyor durdurulamiyor. roket düşmeyen bir gün olsa, bizimkiler hemen, sınırın ötesindeki, öfkeli gençleri arayıp hâl hatır soruyor. roket mi bitti, roketçi başı hasta mı oldu, noldu diye.
roket lan bu!
zikredilen sayı kadar tabanca mermisi sıksan rastgele, en az 20/30 kişiyi vurursun. ama ışidli müslüman gençler, 50'den fazla roket (füze gibi bonba yani) atıp kimseyi vuramıyor. ha iyi ki vurulmuyor kimse, ona şükür ediyoruz ayrı. ancak "kitle imhası" amacıyla yapılan bir silah nasıl oluyor da, hep bos arazilere, yıkık eski virane binalara denk gelip can alamıyor?
olay şu,
türkiye'nin suriye'ye kara harekatı için neden üretiliyor. ama, artık bu tür haberleri kanıksamış halde olan yurdum insanı, her gün gelen şehit haberleri gibi bunu da umursamıyor. iş bu halde, olayın vehametini göstermek için, canlı yayında roket "düşüyor" artık. bu da umursanmayınca, korkuyorum, roket atışları ımalat amacı doğrultusunda, yani kitle imha maksadıyla kullanılacak, olan gariban kilis halkına olacak.
bir hükümetin ülkeyi savaşa sokması için halkın desteğini alması şarttır. değil %50, 80 bile olsa, olay savaşsa iş değişir. hâlâ savaş peşinde koşanlar umarım yıkılan suriyeden alacakları inşaat ihalelerinin, insan hayatından daha kıymetli olmadığını anlarlar.
sahipsiz şehir. yetim şehir. piç şehir. artık her neyse. bombalar istanbul'a, ankara'ya yahut büyük bir şehire veya siyasi propaganda malzemesi yapılabilecek güneydoğu'daki bir şehre düşüp her allah'ın günü insanları öldürseydi eğer bu kadar sakin karşılanmazdı. insanlar ölüyor lan ölüyor her gün sözde savaşta olmayan bir ülke sınırına füze yağıyor. valisi bile çıkmış espri kasmakla mesgul gevsek.
genç kızlarının değil gece, gündüz bile yalnız başına sokağa çıkmadığı,
üniversitesinde türkçe öğretmenliği okuduğum,
adıyla bütünleşmiş (bkz: kilis tava)sını bi türlü sevemediğim,
yemeklerinden acı ve ekşinin eksik olmadığı,
türkiyede kişi başına düşen motosiklet sayısının en fazla olduğu,
hemen her aileden en az bir kaçakçının yetiştiği,
kilit taşının ana yollara döşendiği ve her gün şehrin ayrı bir yerinde bu taşların sökülerek yenilendiği,
adnan menderes parkının perşembe pazarı yerine kullanıldığı,
çeşmelerinin üzerinde "içilmez" yazıldığı,
öğrenci sayısının artmasına bağlı olarak yeni kafelerin açıldığı,
türkiyeden birtek adana, gaziantep, hatay, ankara ve istanbuldan direkt otobüs seferleriyle ulaşabileceğiniz,
türkiyenin fiziksel özürlü sayısının en fazla olduğu***,
halkının siyasi görüşünün sürekli değişiklik gösterdiği,
polat alemdar özentisi gençlerin çok olduğu,
uzak kaldığımda "ne oluyor bana, kilisi mi özlüyorum ne?" dedirten şehir.
hayalet şehir olmuş, akp, devlet, yandaş basın insanları susturma derdinde! ama bunları unutup hala akpye oy vermeye devam eden kilisli'nin en büyük günah! gelecek seçimde yine vereceksiniz, soma'dan biliyoruz!
ancak kilis sıfır noktasında olduğu için dışarıda kalıyor sanırım.
emin değilim ancak o koruma alanı girintili çıkıntılı ayarlanabilen bir şey değil galiba.
mesela reyhanlı ve ceylanpınar'da kilis gibi bu şekilde olması lazım.
koruma çemberinin içinde kalan yerler antakya, gaziantep, maraş, adana, urfa gibi yerler sanırım.
